Hükümetin 16 Temmuz'a kadar Genel Kurul'dan geçirmeyi planladığı taş atan çocuklarla ilgili düzenleme, Adalet Komisyonu'ndan geçeli üç hafta oldu, yasa tasarısı hâlâ TBMM Genel Kurulu'nda görüşülemedi. Yapılan düzenleme bu hafta sonuna kadar Genel Kurul'da kabul edilmezse yasa çıkmayacak ve çocuk dramı sürecek. Pek çok çocuk okula gitmesi gerekirken hapiste tutulacak.
Bu çocuklar niye hapiste tutuluyor?
Çocuk Koruma Kanunu'na göre, 18 yaşın altındaki tüm vatandaşlar "çocuk" olarak kabul ediliyor. Terörle Mücadele Yasası'na göre ise 15-18 yaş arası çocuklar, yetişkin olarak yargılanabiliyor. Dolayısıyla okula gitmesi gereken çocuklar, polise taş attığı gerekçesiyle hayatlarının önemli bir kısmını hapiste geçiriyor.
Avrupa Komisyonu da bu uygulamaya itiraz ediyor ve çocuklara verilen cezaların objektif kanıtlara dayanmadığını belirtiyor. Hatta AB Komisyonu 2009 Yılı İlerleme Raporu'nda, "taş atan çocukların polis memurlarının somut kanıtlarla desteklenmeyen ifadelerine dayanılarak uzun hapis cezalarına çarptırıldığı" ileri sürülüyor.
Meseleyi genel hatlarıyla böyle açıkladıktan sonra gelelim 10 Temmuz'da Milliyet'te yayınlanan ilginç bir habere... Mehveş Evin, "Taş atan Hakkârili çocuklar" başlıklı yazıda aynen şöyle diyor: 'Polisin, zarar gördükleri her olay karşısında (devletten) 150 lira aldıkları için, küçük çocuklara para karşılığı taş attırdığı rivayetini sıkça duydum.' Doğru veya yanlış, halk arasında böyle bir iddianın varlığı bile insanın kanını donduruyor. Politikacılar hemen harekete geçmeli ve bu rivayetin doğru olup olmadığı soruşturulmalı.
Bu noktada insanın aklına şu soru da geliyor tabii... Çocukların attığı taşlarla ölen ya da yaralanan bir polis memuru var mı? Basında çıkan haberlerden bildiğimiz kadarıyla yok. O halde bekleyen yasal düzenleme hapisteki tüm çocukları salıverecek şekilde hemen değiştirilip TBMM Genel Kurulu'ndan geçirilmeli. Ayrıca taş atan çocuklara kesinlikle hapis cezası verilmemeli.
Sadece demokrasi, hukuk, insan hakları, çocuk hakları yönünden değil, ekonomik açıdan da taş atan çocuklar sorununun hemen çözülmesi gerekiyor. Çünkü günümüz dünyasında ekonomik gelişme için teknoloji ve sermaye kadar eğitimli emek de en belirleyici unsurlar arasında yer alıyor.
Ekonominin hızla gelişmesi ve refahın artması için eğitimli insan sayısının ve eğitimin süresinin yükselmesi şart. Oysa Türkiye'de ilköğretime kaydolma oranı yüzde 96.5 iken bu oran orta öğretim kayıtlarında yüzde 58.5'e geriliyor. Böylece eğitim süresi birdenbire kısalıyor. Hapisteki çocuklar bu eğitim süresindeki gerilemeye iyi bir örnek. Çünkü bu gencecik beyinler orta öğretim sürelerini hapiste geçirecek.
O halde ne yapmalı? Bütçeyi IMF vesayetinden kurtaran, demokratik açılımı başlatan, anayasayı asker ve yargı vesayetinden kurtarmaya çalışan AK Parti Hükümeti'nin bu ülkenin çocuklarını da hapisten kurtarması gerekiyor.
Bu çocuklar, ister bu eylemlere, Johan Huizinga'nin Homo Ludens'de anlattığı gibi içgüdüsel bir oyun olarak girmiş olsunlar, ister bazı oluşumların, hatta bizzat ailelerinin yönlendirmesiyle bu eylemleri yapmış olsunlar, bu durum, devletin ve toplumun onlara olan mesuliyetini ortadan kaldırmaz. İşte bu nedenle TBMM'de çoğunluğu olan AK Parti hükümetine büyük sorumluk düşüyor. Bürokratik oligarşi tarafından düne kadar halkın önüne konan engelleri teker teker kaldıran AK Parti Hükümeti'nin bu engeli de acilen aşması şart.