"Türkiye'de demokratik açılım artık bitti" diye sevinenler var. Kim bunlar? AK Parti karşısında oluşmuş bir statükocu ittifak. Onların isteği, Hükümet demokratik açılımdan vazgeçsin, Türkiye yine olağanüstü hal rejimine geri dönsün ve demokratik haklar daha da kısıtlansın...
Ergenekon'un bütün derin planlarında "ekonominin" özel bir yerinin olduğunu, ülkede ekonomik istikrarsızlık yaratarak darbe ortamını oluşturmayı amaçladığını hatırlayıp bir de şu soruyu sormakta fayda var: Açılım biterse ekonomi ne olur? Demokratik açılımın bitmesi ekonomik duruma, piyasalara nasıl yansır?
Demokratik açılımı bitirmek ilk önce ekonominin gelişme hızını düşürür, işsizliği çoğaltır. Çünkü Türkiye'de demokrasiye vurulan her darbe bugüne dek kalkınma hızını hep düşürdü ve işsizliği artırdı.
En son 27 Nisan 2007'de bu yaşandı. 27 Nisan muhtırası, Türkiye'de ekonomik büyümeyi durduran en önemli etkenlerden biri oldu. Ekonominin büyüme hızı 2007'de yüzde 4.7 iken, 2008'de yüzde 0.7'ye geriledi. Daha önce de 28 Şubat 1997 darbesinin ardından ekonomik büyüme 1997'de yüzde 8.3 iken, 1998'de yüzde 3.9'a gerilemişti.
Anlayacağınız bu ülkede açılım olmadan ekonomi de açılmıyor. Demokrasiye her darbe, ekonomiyi de küçültüyor. Her demokratikleşme adımı ise tam tersine ekonomiyi büyütüyor.
12 Eylül darbe rejiminden 1983'te seçimler yapılıp da Turgut Özal Hükümeti dönemine geçildiğinde, büyüme hızı 1983'te yüzde 4.2 iken 1984'te yüzde 7.1'e fırladı. Dediğimiz gibi demokrasi büyüme hızını yükseltirken, müdahaleler büyüme hızını düşürüyor.
Tekrar gelelim açılımın bitmesi meselesine... Taraf'ta Neşe Düzel'e verdiği röportajda eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş "Bu küresel koşullarda açılımı hiç kimse bitiremez. Demokratikleşme için yeni adımlar atmayan bir siyasi parti seçilemez" diyor.
İşte Başbakan Tayyip Erdoğan da bu gerçeği gören bir siyasetçi olarak, "açılım bitti" diyenlerin karşına dikildi ve saldırıların ve ölümlerin giderek arttığı bir ortamda, cesaretle "Açılımdan vazgeçmek de, açılımın karşısında durmak da bu ülkenin evlatlarına ihanet olur. Biz bu ihanetin içinde olmayacağız" dedi.
Başbakan Erdoğan, ekonomik gelişmeleri iyi gözleyen bir lider. Açılım bitip de demokratikleşmeden vazgeçildiğinde, ekonominin sendeleyeceğini, gelişme hızının düşeceğini, vatandaşın cebindeki paranın azalacağını, ülkede yoksulluğun ve işsizliğin artacağını iyi biliyor. Dolayısıyla 27 Nisan'da muhtıraya direnen Erdoğan, bu kez de statükocu ittifakın "siyasi ve ekonomik kaos planları"na karşı da direnecek ve demokratikleşmeden vazgeçmeyecek gibi görünüyor.