Bir teknik direktör için en önemli ilkeler, genel disiplin ve futbolculara adaletli forma dağıtmaktır. Tabii ki bazı önemli isimlerin bir derece öncelikleri olur. Ama bu öncelikler kesinlikle sınırsız olmaz. F.Bahçe'de Zico döneminden beri görev alan teknik direktörler belli isimlere sınırsız ayrılacak tanıyorlar, bunun son örneği de Aykut Kocaman.
Bu yüzden de bazı oyuncuların hakları yeniyor. Emre Belözoğlu maçlarda kendisini kaybediyor, bu da hem kendisine hem de takımına ciddi zararlar veriyor. Emre de saha dışında bu davranışlarından dolayı büyük üzüntü duyuyor. 'Kendime yakıştıramıyorum' diyor. Ama bu yanlış davranışları da gitgide artıyor.
Eğer bir teknik direktör bu tür bir oyuncusuna sürekli taviz verirse tüm otoritesini kaybeder. Bir takımın önemli isimleri sürekli oynayacak veya maç sırasında düşüş gösterdiklerinde yine devam edecek diye bir karar yok.
Alex Ferguson'dan örnek vermek istiyorum. En önemli isimlerini gerektiğinde hemen çıkartabiliyor veya baştan oynatmıyor. Bu sene çok önemli Liverpool deplasmanında idmanlarda istediği gibi bulmadığı için Rooney, Nani ve Vidic'i yedek soyundurdu. 38 yaşındaki Giggs'i de 90 dakika oynattı.
İŞLER İYİ GİDERKEN..
Aykut Kocaman, Eskişehir maçında Uğur Boral'ın da moralini bozdu. Uğur zaten forma şansı bulamıyor.
Ziegler sakat, bir daha da sakatlanabilir. Caner önde iyi oynuyor, bekte iyi değil, uzun maratonda Uğur'a her zaman ihtiyaç olabilir. Eskişehir 10 kişi Uğur Boral da iyi oynuyor. Önünde Caner iyi, madem Stoch'u oyuna alacak, ofansif yönü zayıf M.Topuz'un yerine sağ taraftan alıp iki kanata birden hareketlilik getirebilirdi.
Hatta hazır olmayan moralsiz Gökhan Gönül'ü çıkartıp Mehmet Topuz'u sağ beke çekmek de diğer bir alternatifti. İşler iyi giderken içeriden fazla ses çıkmaz. Ama bu sezon uzun. Esas iş playoff'ta bitiyor. Kocaman'ın gidişatı doğru değil. Beşiktaş'ın hocası Carvalhal da derbide gereken hamleyi yapamadı. G.Saray orta sahası tek presçi Selçuk'a kalmış ama bu elverişli ortam Quaresma ve Simao'nun fiziki tükenişi i l e değerlendirilemedi. Eğer ikisinden birinin yerine taze kuvvet sprinter Holosko'yu alsa çok şey olabilirdi. Büyük takımların başında senelerdir bir tek Fatih Terim otoritesini cesurca hissettiriyor. Bir de Şenol Güneş. Derbi çok sıkıntılı geçtiği halde, üst üste toplar kaybeden en önemli ismi Melo'yu çıkartıp Baros'u aldı. Bu aslında çok büyük bir riskti. Ama kaybetse dahi yine Terim kazanmıştı. Zaten UEFA Şampiyonluğu döneminde takımın yıldız isimlerinden, taraftarın sevgilisi Hagi'yi yedek soyundurduğu da oldu, defalarca oyundan çıkardığı da...