Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER ÜRÜNDÜL

Orta saha sancısı bitince...

Fenerbahçe sezonun en yüksek tempolu, etkili presli, en önemlisi de en organize futbolunu Eskişehir maçının ilk yarısında sergiledi. Arka arkaya gelen galibiyetler ve bir hafta evvel liderliği ele geçirmek, takıma hem moral hem de özgüven kazandırmıştı.
Finişe girildiği için de futbolcular kendilerini fiziksel ve zihinsel olarak üst düzeye çıkarmış durumdalar. Güiza ve Santos hariç. Son 9 maçta 25 puan kazanıldı. Bunların çoğunda pozisyon zenginliği sağlanamadı. Çoğu maç, golleri hazarlanmamış pozisyonlardan oluşan 1-0'lık skorlarla kazanıldı.

TAKIM SAVUNMASI ŞART
Bu önemli serinin oluşmasında en büyük artı takım savunmasındaki başarıydı. Ben her zaman söylerim. Günümüz futbolunda da aynı basketbol gibi başarı için iyi takım savunması şart. En son örnek de 65 dakika 10 kişi oynayarak zoru başaran Inter örneği. Fenerbahçe uzun zamandır gol yemediği gibi çok da az pozisyon verdi.
Bu olumlu tablonun bir numaralı nedeni Selçuk'un takıma girmesiydi. Sezon başında Cristian'ı 6-7 maç izledikten sonra görüşümü açıklamıştım "Cristian belli metre karenin dışına çıkmayan, ileriye desteği olmayan geri dörtlünün bekçisi bir ön libero. Eğer Selçuk bu görev yerinde oynarsa ikili mücadelelerde etkili olur. Ve topun olduğu bölgelere yardım götürür. Hücuma destek verir. Kazanılan duran toplarda ön direkten gol yapabilir. Bunların yanında da Emre'nin randımanını yükseltebilir" görüşünü birkaç defa vurguladım. Ama değişen birşey olmadı. Eğer Cristian sakatlanmasa Selçuk hala kulübedeydi.
Selçuk, presi ve devamlılığıyla deneyimli geri dörtlüyü rahatlattı. Ali Sami Yen derbisinde attığı golle takıma hayat verdi. Beşiktaş derbisinde Alex'in golünün asistini yaptı. Eskişehir maçında da 2'nci golün hazırlayıcısıydı.
Emre'nin performansı arttı. Mehmet Topuz fiziki olarak çok güçlenince önemli düşünce eksiklikleri en aza indi. Galatasaray maçıyla başlayan çıkışı artarak devam ediyor. Özer de çok koşarak, içe katederek, rakip ataklarda da pozisyona göre içe sıkışarak faydalı işler yapıyor. Eğer Santos düşük performans göstermese Özer daha da iyi şeyler yapacak. Fenerbahçe'nin en sancılı yeri orta dörtlüydü. Selçuk'un girmesinden sonra da, bilhassa son haftalarda tam tersi, orta dörtlü olumlu bir görüntüye girince işler rayına oturdu. Koşmadan oynayan Alex, bu sayede teknik yeneteklerini daha fazla sergileme şansı buldu. Bir benzetme yaparsak Hagi'nin Galatasaray'ın o zamanki kadrosunun müthiş dar alan presinden yararlandığı gibi.
R.Carlos'un gidişi de Fenerbahçe için bir şanstı. Takıma katkısı yoktu, üstelik Daum, ona yer bulma mecburiyetinde olduğu için Santos'u yapısına ters düşen orta sahanın soluna monte etti. Bu kulvardaki hem defansif hem ofansif yetersizlik, baş ağrıtmıştı.

GÜİZA MANTIKSIZLIĞI
Gelelim Güiza konusuna...
Sezon başından beri yazıyorum: İyi bir santrafor ama çok güçsüz. Güçlenmek için de hiçbir çabası yok. Bir teknik direktörün bir oyuncuya inanıp ona daha fazla şans vermesine bir itirazım yok. Ama bu oyuncu sürekli düşük performans sergiliyorsa, elinde de kendini kanıtlamış gol kralı olmuş, milli takımın santraforu Semih varken, bir de üstüne ara transferde Gökhan Ünal alınmışken, Güiza'ya sınırsız kredi tanımak mantıkla bağdaşan bir durum değil.
Daum moralman bitirdiği Semih'e hiç olmazsa son haftaları düşünerek en azından Eskişehir maçının devre arasında oyuna almalıydı. Çarşamba günü çok zorlu bir kupa finali var. Ardından da 4 gün sonra çok önemli bir lig deplasmanı var. Güiza yine kötü oynarsa, skorda sıkıntı olursa bu moralle Semih ve Gökhan'dan ne randıman alınacak?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA