Barcelona-Inter maçının ilk karşılaşmadaki skor nedeniyle çok gergin geçeceği beklenen bir gerçekti. Mücadele bu atmosferde başladı.
İtalyan ekibi sahanın dörtte üçünü rakibine bırakarak, Barcelona'nın hazırlık paslarına hiç engel olmadan 18'leri civarında çok sağlam bir gömülü alan savunması uyguladı. Ayrıca Messi'ye de adeta bir tedbirler paketi vardı. Barcelona bir türlü bu katı savunmanın yerleşmiş düzenini, her çareyi denediği halde bozamıyordu. Hakemin biraz da ağır bir kararla Motta'ya kırmızı kart çıkartmasından sonra Inter için maçın zorluk derecesi üst düzeye çıktı. Çünkü Barcelona gibi dünyanın en iyi pas trafiğine sahip takımı karşısında deplasmanda sayısal eksikliğe düşmek çok büyük handikaptı. Buna rağmen devreyi istedikleri gibi bitirdiler.
İkinci devrede 10 kişilik Inter, 18'i önünde takım halinde müthiş bir duvar ördü. Barcelona ne yaptıysa bu duvarı sallayamadı. Sahalarda ender görülen yüzde 80'lik topla oynama üstünlüğüne rağmen pozisyon bulamadı. Messi, değil oyuna katkı yapmak nefes bile alacak fırsatı bulamadı. Guardiola kenarda çaresiz kaldı. Oyunun şeklini değiştirecek bir müdahaleyi düşünmek ancak son 10 dakikada aklına geldi ve Pique'yi santrafora çekti. Ve o da bitime 5 dakika kala takımı ümitlendiren golü attı. Bu golden sonra kalan süre de nefesleri kesen bir maça sahne oldu. Sonuçta Inter, Barcelona gibi bir takıma 65 dakika bir kişi eksik oynadı ama inanılmazı başardı.
GÖMÜLÜ ALAN SAVUNMASI
Benim çok eskiden beri sırası geldikçe kullandığım 'gömülü alan savunması' diye bir futbol tabirim var. 'Böyle şey olur mu' diye bu güne kadar çok eleştiri aldım. Dünkü maçta Inter'in uyguladığı tam anlamıyla bir gömülü alan savunmasıydı. Maçtan sonra Interli futbolcuların, en önemlisi de sahanın içine girip karşı tribüne kadar giden Mourinho'nun sevinci görülmeye değerdi. Bu sevinç haklı bir sevinçti.