Bu haftaki köşe yazımı teknik direktörler hakkındaki analizlerime ayırdım. Rijkaard Antalya'da Sabri ve Gökhan'ın sakatlığında Uğur, Servet, Hakan Balta ve Caner'den oluşan bir defans bloku sahaya sürdü. Bu riskli bir geri dörtlüydü. Bir duran topta en uyumlu defans bloklarının bile rağbet etmediği bir çağdışı ofsayt taktiği sergilendi. Sonuçta bir gol hediye edildi. Buna ilaveten rakibin pas olarak kullandığı kornerde yine bir ofsayt taktiğiyle ikinci bir gol yendi. Maçtan sonra Rijkaard "Ben böyle bir taktik vermedim" dedi. Eğer doğruysa durum daha da vahim.
Galatasaray iki farklı skor dezavantajından zoru başarıp, üç gol bularak öne geçti. Baros'un yokluğunda eldeki tek santrfor Nonda. Hollandalı hoca Nonda'yı formsuz bulduğu için Kewell'ı ileride son adam rolüne soyundurdu. Saygı duyarım. Üstelik Kewell da başarılı oldu. Ama ikinci yarıda skor avantajını yakalamışsın. Uğur sakatlanıyor, yerine Barış geçecek. Sahaya girecek tek isim var, tartışmasız Ayhan. Rijkaard defansif katkıları yetersiz, devamlılığı olmayan Arda, Kewell, Keita, Elano dörtlüsüne Nonda'yı ilave ederek, sarı kartlı Mehmet Topal'ı orta sahada tek presçi bıraktı. Ama direkten dönen bir top ve rakibin bu hatayı cezalandıramayışı başa iş açmadı.
FARKLI BİR ÖZDİLEK
Mehmet Özdilek futbolcularını iyi motive ediyor ve saha içinde üst düzeyde mücadele etmelerini sağlıyor. Ama bunlar yeterli değil. Ben Özdilek'ten çok farklı şeyler bekliyorum. İki farklı skor avantajı yakalamışsın. Galatasaray'da Hakan Şükür tipi bir santrfor yok. Arda formsuz, Keita uzun süredir yedek. Yapılacak tek akılcı iş var. Takım halinde geride gömülü bir savunma uygulayarak alanı daraltacaksın. Kazandığın toplarda da karşı alandaki genişliği çabuk çıkışlarla değerlendireceksin. Hatta 2-0'dan sonra fizik gücü yeterli görülmeyen ve pres özelliği olmayan Necati'yi çıkarıp, presçi bir orta saha daha oyuna alacaksın. Aslında bu alan daraltan savunma kurgusu Antalyaspor için bütün riskleri alarak üstüne gelecek Galatasaray karşısında çok önemli bir hücum planıdır. Üstelik de Djiehoua gibi kuvvetli, Servet'i bozacak bir santrforun da varken. Ama Mehmet Özdilek takımını öne doğru oynatarak G.Saray'a geniş alanlar bıraktı. Takımın en iyisi Ertuğrul'u çıkarması da taktik hataya tuz-biber ekti. Sonuç da ortada.
DAUM'A ŞANS YARDIM ETTİ
F.Bahçe hakkında geçen hafta vurguladığım bir görüşüm var: "Eldeki orta saha oyuncularının yapıları itibarıyla Alex'li çift forvet oynamak, takım savunmasını ciddi arızalara uğratır." Zico ve Aragones'ten sonra Daum da aynı görüşte: Kasımpaşa maçından sonra "Alex, Semih, Güiza üçlüsünü futbolcular istediği için oynattım. Demek ki yanlışmış" dedi. A.Gücü maçında 2-2'den sonra Fenerbahçe hırsla rakibinin üstüne gidiyor. Ankaragücü ileriye çıkamıyor. Son 15 dakikada Semih oyuna alınıyor. Çıkması gereken Güiza, ama Daum Selçuk'u çıkarıyor. O dakikadan sonra Ankaragücü'nün 3 net gol pozisyonu var. Bunlardan biri gol olsa Daum'un artık koltuğu sallantıdaydı. Fenerbahçe son dakikada Güiza ile kazanıyor. Bana göre Daum yanlış yaptı ama şansı yardım etti.
KAFKAS NASIL DAYANDI?
Belediye ve Kayseri kıran kırana bir maç yaptılar. İkinci devre skorda ve oyunun gidişatında denge var. Kayseri çalışıyor ama Belediye'ye üstünlük kuramıyor. Abdullah Avcı sakatlıktan yeni çıkan İbrahim Akın'ı sahaya sürüp gol bulmak istiyor. Doğru bir tercih ama en büyük presçisi Slyya'yı çıkarıyor. Bu yanlışın da faturası yenen gol. Başarılı Tolunay Kafkas pazar günü güçsüzlükten takıma katkı sağlamayan Emreciksin'i o kadar süre nasıl sahada tuttu anlam veremedim.
DENİZLİ'NİN PLANI TUTMADI
Beşiktaş-CSKA maçından sonra Mustafa Denizli kurduğu takım tertibi ve taktik anlayışıyla eleştirildi. Ben tam ters düşüncedeyim. CSKA Avrupa Ligi değil, Şampiyonlar Ligi'ne kalabilme hırsıyla İstanbul'a geldi. Beşiktaş'ın ligdeki performansı ortada. Gol yollarında sıkıntı çekiyor. CSKA'ya fazla gol atabilmesi o günkü futbol mucizesine bağlı. Üçüncülük şansı için gol yememesi gerekiyor. Rakibin iki etkili silahından bir tanesini Denizli Toraman ile kilitledi. İlk yarıda da kora kor bir mücadele oldu. Eğer Tello o golü atsaydı her şey Beşiktaş lehine dönecekti. O kaçırıp Krasic atınca iş orada bitti. Eğer maç 0-0 devam etseydi o zaman Denizli son 20 dakikada yapacağı değişikliklerle risk alacaktı.