Yarın gece Bosna'yla deplasmanda mutlak kazanmamız gereken çok önemli bir maça çıkacağız. Kendi sahalarında oynayacak olmaları ve aramızdaki 4 puanlık farkın rahatlığıyla maç öncesi avantajlar onların lehine... İnanarak takım ruhuyla bütünleşerek zoru başarmamız tüm ülkenin ortak dileği. Estonya maçı çok ilginç geçti. Estonya dirençli vücutlarını da kullanarak yaptıkları sert ikili mücadelelerle rakiplerini bozan, önce önde basan atakların olgunlaşma döneminde topluca 18 yerinde kümelenen bir takım. Son 5 maçlarında 3 gol yemişlerdi. Rakiplerin biri de Brezilya'ydı. Bize baktığımızda belli bir sistemimiz ve kadro istikrarımız olmadığından takım oyununu her zaman sahaya yansıtamayan bu tip rakipler karşısında da çoğu zaman sıkıntılar yaşadığımız bilinen bir gerçek. Bir de bunlara üstlük hem erken skor dezavantajına düştük. Hem de fark bulduktan sonra tam rahatladık derken bir gol daha yiyerek işimize yine zora soktuk. Bütün bu gelişmelerin görüntüsünde 90 dakikasının genelinde pozisyon zenginliği yaşadık 4 de gol attık.
Bunda birçok faktör de vardı. Takım halinde mutlak kazanma arzumuz, mükemmel bir Arda, hırsına çabukluğuna teşebbüslerine her zaman saygı duyduğumuz Tuncay'ın, bazı temel eksiklerini de mümkün olduğunca gidererek sergilediği başarılı performansı, son zamanların en iyi Emre'si. Ve de arkadaşlarıyla uyum sorunu yaşasa da Sercan'ın bitmek tükenmek bilmeyen çapraz seri koşularla savunmanın yerleşme düzenini bozması...
SARP'A ŞANS VERMELİ
Bu maçta 2 olumsuz tablo vardı. Biri hücumda sağ kulvarın çalışmaması, ikincisi de bu tip bir takımdan sahamızda 2 gol yememiz 2 de tehlike atlatmamız. Yeri geldikçe sık sık vurguladığım gibi Kazım'ın arkasında görev alan oyuncunun kanat ataklarında etkinlik sağlaması mümkün değil. Kazım bireysel olarak da bir şey yapamayınca bu kanat ancak Kazım- Halil değişikliğinden sonra hareketlendi. Bosna kopuk kopuk futbol oynuyor. Takım savunmalarında da arızaları var. Ancak hücum girişimleri hem planlı programlı hem de golcü, zeki önemli bireysel yeteneklere sahip oyuncuları var. Duran topları da oldukça tehlikeli. Benim bu zor maçtaki en büyük endişem eldeki kadrodan sakatlıklar ve formsuzluklar yüzünden rakip ataklarda doğru yer seçen hamle zamanlamasını bilen, defans bloğuyla yakın bağlantı kurma özelliğine sahip bir ön liberonun olmayışı.
Hamit-Emre ikilisi ne kadar iyi oynasalar da ikisinin de gerçek ön libero özelliği yok. Bu zayıf Estonya karşısında dahi görüldü. Tahmin ediyorum. Bu maçta Fatih Terim, Hamit'i gerçek yeri sağa çekip Ceyhun'u ortada görevlendirecek. Aslında Ceyhun da tam bu özelliklere sahip değil, hem de maç eksiği var . Bana göre bu maç için Mustafa Sarp'tan yararlanılsa iyi olur diye düşünüyorum. Yarın geceki zor sınavda Fatih Terim ve talebelerine en içten dileklerimle başarılar diliyorum