Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü dolayısıyla özel ve kamu tiyatrocularıyla bir toplantı yapmış ve çok ama çok önemli bir şey söylemiş..
"Devlet Tiyatrosu Genel Müdürlüğü'nün 65 yaş üstü sanatçılara koyduğu, 'Konuk olarak dahi sahneye çıkma yasağı' mayıs ayında büyük olasılıkla kalkıyor.."
Bu haberi hemen hiçbir gazetede görmedim.. Bir sanatçı kardeşim telefon edip "Müjde" deyince, internette aradım. Benim gazetem, 25 Şubat'ta vermiş haberi.. Vermiş ama, "Sabah. com. tr"de vermiş.. Sevgili yazı işlerim, konuyu günlerce manşetinden eleştiren ve kaldırılması için savaşan kendi yazarına rağmen, bu haberi yazılı verme gereği duymamış. En azından bana bir telefon açıp "Hıncal ağbi, Mustafa Kaya kardeşimiz şimdi böyle bir haber yazdı (O mu yazdı, yoksa İHA'nın haberine imza mı attı, o da ayrı)" dememiş.
Benim vergilerimle sizden maaş alan Bakanlık Basın Bürosu da bi zahmet arayıp "Hıncal Bey, Sayın Bakanımız, sizin ağır eleştirdiğiniz konuda açıklama yaptı. İşler düzeliyor" dememiş, iyi mi?
Önce, Sabah okurunun haberdar bile edilmediği sözlerinizi yazalım.
Bir gazeteci, "65 yaş üzeri sanatçıların konuk oyuncu olarak dahi sahneye çıkarılmaması kararı konusunda ne dersiniz?" diye sormuş. İşte Kültür Bakanı'nın yanıtı:
"Kovid-19 pandemisinde ağırlıklı olarak can kaybı 65 yaş üzerinde olduğu için, tiyatro yapısı gereği maskesiz ve sosyal mesafeye uygun olmadığı için bu karar alındı. Bu geçici bir uygulama. Vaka sayıları da aşağı doğru iniyor. 1 Mayıs'a kadar herhalde bu uygulamaya son verilecek diye düşünüyorum. Zaten bizde kadrolu olan 60 yaş üstü oyuncularımıza da çok nadiren izin veriyoruz. Ama 1 Mayıs'a kadar bu uygulama devam edecek, vaka sayılarının aşağı düşmesiyle tekrar eski uygulamaya dönülecek!."
Yani mesele, 65 yaş üstündekilere sahne yasağı getirmek değil, 65 yaş üzerindekiler, Kovid'e yakalandıkları zaman en büyük tehdit altında oldukları için, amaç onları, maske ve mesafe kurallarını uygulamaları mümkün olmayan tiyatro sahnesinden uzak tutmak.. Kovid'le mücadelede önemli mesafeler alındığı için, bakan yasağın mayıs ayında kalkmasının mümkün olacağını söylüyor.
Ben tabii, yakından tanıma şansına sahip olduğum Bakan'a inanmayı tercih ediyor ve kafamdaki soruyu, bu yasağı koyan Devlet Tiyatroları Genel Müdürü'ne sormasını diliyorum..
"Sayın Müdür, sanatın yaşı olmaz. Bu yasağı koyarken, sebebin Kovid salgını olduğunu neden söylemediniz de, devleti, adeta sanata ihanet eder duruma düşürdünüz, bakanlığı da zor durumda bıraktınız?."
Sayın Bakan,
Sanat adına, Devlet Tiyatrosu'nun çok ama çok değerli sanatçıları adına size teşekkür ediyorum. Genel Müdür'ünüzü de koruma adına bir çözüm yolu bulmuş olsanız dahi, teşekkürler ve saygılarımla..
***
YAZILI MEDYAYA ALKIŞLAR!..
83 yaşındaki bir emektarı, yazılı medya adına çok mutlu eden bir hafta sonu geçirdim. Gazetelerim o kadar uzun elimde kaldı ki?.
Okunacak o kadar çok, hem meraklı, hem lezzetli yazı vardı ki..
"İstenirse oluyor" dedim içimden..
İstemeliyiz dostlar.. İnternet, "Gazete yapmaya devam eden" ülkelerde yazılı basını öldürmedi.
Yenilmeyelim. Savaşalım.. Başaracağız..
***
***
Gazetemden başlayalım, seçtiklerime..
Pazar Sabah'ta bir Rusya- Ukrayna savaşı sayfası var. "Postmodern Çar'ın Çernobil intikamı" demiş Ferhat Ünlü.. "Savaş her yerde kötü" demiş Selçuk Eren.. İki yazı da okunmaya değer..
Gene pazarda Göksan Göktaş, bu gece AKM'de anılacak Alaeddin Yavaşça'nın eşi Ayten Yavaşça ile söyleşi yapmış. İlginç sorular ve meraklı yanıtlar..
Gene Pazar Sabah'ta bayıldığım bir haber/yazı.. İMÇ ilk açıldığında, Ankara'dan gelmiştim. Bu modern mimari eserindeki Kuzgun Acar, Bedri Rahmi ve Füreya Koral gibi büyük ustaların, İstanbul'un ilk AVM'si denebilecek çarşısını süslemek için yaptıkları eserleri görmeye. Zamanla çarşı leşe döndü. O süslemeler de perişan. Olkan Özyurt yazmış ki, hepsi elden geçecek ve kurtarılacak.. Kültür Bakanlığı'na bir teşekkür daha.. Tabii Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'ne de..
*
Funda Karayel. Yazmamış, yazılanı tanıtmış, Pazar Günaydın'da.. Engin Gençtan, "İnsan Olmak" diye bir kitap yazmış.. "İki tür insan var..
Yaşayanlar ve yaşayanları seyredip eleştirenler" diye başlık koyup anlatmış Funda da.. O başlık yeter, kitabı alıp okumaya.
*
..Ve Haşmet.. Hem de nasıl özlediğim Haşo dönüyor galiba.. Pazar Sabah'taki "Penceremi özlüyorum" yazısı enfes bir yazıydı.
*
Daily Sabah.. Ülkenin en iyi gazetesi. İngilizce çıkıyor ne yazık ki..
Moda'da tarihi bir lokanta.. Ama yeni açılmış.. "Zevk Lokanta", Matt Manson yazmış.. Enfes yazı.. Lokanta da enfes olmalı.. Mutlak gideceğim ve yazacağım..
*
Hürriyet'te haftanın kahramanı İlber Ortaylı Hocam.. Mülkiyeli kardeşim aslında. Bir Rusya, Ukrayna ve Putin yazmış ki, ne olup bittiğini ve biteceğini anlamak için birebir..
Güliz Aslan da İlber Hoca ile söyleşi yapmış, "İnsan Geleceğini Nasıl Kurar" adlı yeni çıkan kitabı üzerine.. İkisi de Hürriyet Pazar'da..
İkisi de okunmaya layık..
*
Cumartesi Milliyet.. İki önemli yazar yan yana.. Solda Melih Aşık.. "Açık Pencere" 40 yaşında..
Kırk yıldır ayni köşeyi sürdürüyor Melih.. O da Mülkiyeli kardeş... Nice nice yıllara Melih!. Sağda, adeta ikinci gençliğini yaşayan Güneri Cıvaoğlu.. "Satranç tahtası devrildi" başlıklı..
"1994 yılında Ukrayna elindeki tüm nükleer silahları Rusya'ya teslim ediyor. Karşılığında Rusya, Ukrayna'nın sınırları ve egemenliğine saygı duymayı taahhüt ediyor. Ve 2022" diye başlıyor yazı.. Hadi gerisini okumayın bakalım..
Yaşa Güneri!.
***
SEVDİĞİM LAFLAR
Çocuklarınızın yaşayabilecekleri bir tek çocuklukları vardır. Onu unutulmaz yapın! Regina Brett
***
TEBESSÜM
İki yaşlı arkadaş bir moda defilesini izliyorlardı..
Biri sordu.. "Bir asansörde bunların hangisiyle kapalı kalmak isterdin?."
"O asansörü çalıştırabilecek olanıyla" dedi öteki.. "Yaşlıyım, yorgunum ve dakka başı çişim geliyor.."