Nisan ayında, dünya modasının merkezi Milano'da, en ünlü markaların ve mankenlerin katılımıyla Moda Günleri var.. Tüm dünyanın en ünlü moda yazarları, fotoğrafçıları orda olacak. Yığınla kanal, canlı yayınlayacak. Yığınla TV haberi hazırlanacak. Tüm dünyanın gözleri oraya çevrilecek..
"Bu sene hangi yenilikler var?. Neler giyeceğiz" merakında olan herkes izleyecek, okuyacak..
Sadece İtalyan markalarına açık olan fuara, bu sene Kiğılı da katılıyor.. Çünkü fuarın "Yerli Firma" kısıtlamasını bilen Abdullah Kiğılı, İtalya'da "Kiğılı" adıyla bir şirket kurdu. Fuara "İtalyan Kiğılı" katılıyor yani..
Güzel haber değil mi, ülkem için.. Geçen sene 20 milyar dolarlık ihracat yapan tekstil sektörümüz için..
Kiğılı, 2001 küresel krizinde, zamanın başbakanı "Dünyanın en büyük bankaları batıyor, Amerikanlar başta. Bu kriz bizi de vuracak. Yok olmamak için küçülmeli, küçülerek büyümeliyiz" derken, Kiğılı tam tersini yapmış, gidip Çin'de Kiğılı mağazası açmıştı.. O mağazaların sayısı giderek 11'e yükseldi. Pandeminin çıktığı ve yayıldığı ülke Çin, kapılarını kapayınca, o dükkânlar şimdi askıda ama..
Ama bugün dünyanın 51 ülkesinde 56 mağaza, 86 da franchise Kiğılı bayisi var!.
Toplam 142 satış noktası. Yüz kırk iki Kiğılı var, yurt dışında..
Dünya moda merkezi İtalya'da Milano, Roma başta 17 kentte Kiğılı markası karşınıza çıkar.
Almanya'da 2.. Balkan ülkelerinin hemen hepsi.. Haritada yerini arayın bakalım kaç dakikada bulacaksınız.. Yorulmayın, söyliyim..
(Tarkan'a saldıranlar, hadi bu deyişime de kıyamet koparsınlar.. Hey linççiler size sesleniyorum..) Orta Afrika'nın Atlantik kıyısındaki ülkenin Malabo kentine giderseniz, orda bulursunuz.
Orta Asya Türk cumhuriyetlerinin hemen hepsinde var. Var ki var.. Ama Abdullah durmuyor.
Büyük düşünmeye devam ediyor. "Daha da yayılacağız" dedi bana.. "Yeter ki, şu pandemi az biraz nefes aldırsın.." Pandemi, yasakları ile kalmamış, hammadde fiyatlarını da çok fazla artırmış.
Sohbetimizde, moda merkezi İtalya başta 51 ülkeye yayılmasını şöyle özetledi..
"Hammaddelerimiz en iyisinden. Tasarımcılarımız mükemmel. Birinci kalite mal yapıyoruz. Hani içerde 'Abdullah Kiğılı' markası ile sattıklarımız. Dışarıda hepsi Kiğılı. Adam ünlü markayla Kiğılı'yı mukayese ediyor. Görünüm farkı yok. Ama Kiğılı ucuz.. Yani gittiğimiz ülkelerin özellikle orta kuşağını bu ucuz fiyatlarımız etkiliyor."
Örnek alın işadamlarımız!. Büyük düşünmeyi örnek alın. Cesur olmayı örnek alın.. Yabancı dev markaların daha adları önünde ezilmeden "Bunu ben de yaparım. Hem de daha iyisini, halk için daha uygununu yaparım" deyin ve açılın!.
Dünya sizi bekliyor!.
51 ülkede 56 mağaza, 86 franchise bayi, toplam 142 satış noktası ile Kiğılı örneği önünüzde dururken, dünya sizi bekliyor..
Felaket tellallarını boş verin. İyi örneklere, güzel örneklere, bugün hepimize mucize gibi gelen mükemmel örneklere bakın..
Krizde büyüyen, pandemide yayılan Kiğılı'ya bakın..
Çıkın çayıra!. Başlayın peşreve!.
***
GAZETEMDE TAKILDIKLARIMDAN NOTLAR!..
Gazetelerin en okunan yerleri köşeleri oldu artık.. Eee.. Haberciliği unuttuk. En rakip gazetelerde bile haberler, ayni resim, ayni yazılarla çıkıyor, çünkü ayni ajanstan geliyor hepsi.. Altlarındaki değişik imzalara da kimse kanmıyor zaten. Ben düzgün anlatım ve doğru Türkçe ile "Yeniden yazılma/Rewrite"a bile razı oldum artık.
Gazete tercihinde, siyasi tercihler bir, köşe yazarları "Filanca bugün ne demiş, ne yazmış merakı" rol oynuyor, iki..
İkinci guruptakiler, ayni yazarı internette iki tıkla buldukları için, ordan bedava okumayı tercih ediyorlar..
Ama ben "kâğıtçıyım!." Kâğıttan okumayı seviyorum. Kâğıt baskıyı durdurduğu için eski patronum ve dostum Turgay Ciner'e de çok kızıyorum.
E-futbol yayıldıkça, Kasımpaşa'yı da e-takım yapar mı dersiniz?.
Neyse, sabah sekizde kapımda para ile aldığım gazetem asılı oluyor.. Az sonra çocuklar gazeteden tam takımla bedava sabahı da getirecekler ama, ben hayat boyu gazetemi bedava almak için beklemedim. Sabah ilk okuduğum şey, benim gazetem, benim yazım olmalı.
Bu sabah da öyle oldu.
*
Ön sayfada "Ünlü sosyoloğa parolalı tuzak" diye bir büyük haber var..*
Haşmet, "Nükleer savaş felaketine inanan yok dünyada" diyor. Kendi de inanmıyor güya.. Ama biz geri kalanlara da sormadan edemiyor..*
Yüksel Aytuğ, "Trampolin Dünya Şampiyonası'nda altın madalya kazanan kızlarımız Elçin Karakaş ve Sıla Karakuş'u kutlamış ve eklemiş: "Trambolin diye bilinen aletin doğru adının trampolin olduğunu hepimize öğrettiler.."*
Mevlüt Tezel, "Messi futbolun tanrısı, ama yeni kral Mbappe" demiş.. Sevgili Mevlüt, böyle genellemeler yapmak için yaşın çok geç..
"Benim izlediğim yıllar içinde.." diye başlarsan, seninle tartışırız. Messi arkasında Iniesta ve Xavi, yanında Suarez ve Neymar varken ve bunların hepsi ona çalışırken Messi idi. Şimdi nerde, bu bir.. İkincisi.. Messi takımı için oynaması gereken milli forma ile Arjantin için ne yaptı?. Oysa Ronaldo zirvede iken hep takımı için oynadı. Real ve Portekiz için. Takım Ronaldo için değil. Bu bir.
Messi bence Ronaldo bile etmez..
Maradona ve Pele'yi görmeden, bilmeden, Messi'yi futbol ilahı ilan etmen ne kadar doğru olabilir, bu da iki..
Hele Arjantin'e 1986 yılında, Sinyor Can Bartu ile yan yana izler ve "Tanrı'nın Eli" ile atılan gole Sinyor anında "El var" diye bağırırken orada ya da ekran başında değilsen ve o Maradona'nın tek başına Arjantin'i şampiyonluğa nasıl taşıdığını görmediysen, onu nasıl "Futbol Tanrısı" ilan edersin Sevgili Tezel!. Tez elli ol, ama tez canlı olma, bu meslekte..
***
TEBESSÜM
Anne- Ekmeğini ye!.
Küçük Can- Ama ben ekmek yemeyi sevmiyorum. Niye sevmediğim şeyi yiyeyim ki?.
Anne- Güçlü kuvvetli olasın diye!.
Küçük Can- Niye güçlü kuvvetli olacakmışım?.
Anne- Yarın ailenin ekmeğini kazanabilesin diye..
Küçük Can- Ama ben ekmek sevmiyorum ki!.
***
SEVDİĞİM LAFLAR
"Ben deneylerimde başarısızlığa uğramadım. Ben 10.000 şeyin işe yaramadığını buldum." Thomas A. Edison (Sayısız deneyden sonra ampulü bulan mucit)