Profesör Süreyya Yiğit, babası sevgili Nuyan Ağbimiz'den miras olarak girdi, salı gurubumuza.. Ortalama 20 kişiyi her öğlen buluşturan yemeğin en tatlı adamıydı.
Çünkü tatlı servisini kimseye bırakmazdı..
Şimdilerde Semerkand Üniversitesi'nde hocalık yapıyor olmalı, Sevgili Süreyya.. Perşembe günü ondan bir mail geldi..
Dün, cuma öğleden sonra Tokyo 2020 Oyunları açılış törenleri vardı ya.. Onu yazmış önceden.. "Mahşerin Dört Atlısı" üzerinden.. Biz dört Olimpiyat âşığı, 1980 Moskova'dan 2000 Sydney'e dek tam altı Olimpiyat'ı yan yana izleyen, gazetelerinde yazan, TRT yayınlarına katılan dört kişiye, "Mahşerin 4 Atlısı" derlerdi, arkadaşlar..
Cüneyt Ağabey (Koryürek).. Nuyan Ağabey (Yiğit).. Kenan Onuk ve ben..
Mahşerin 4 Atlısı'ndan üçü şimdi Mahşer'deler.. Aşağıda bir ben kaldım..
Süreyya anlatıyor, Tokyo 2020 açılışı ve "Mahşerin 4 Atlısı"nı.. Biraz duygusal.. Ya da ben artık iyice yaşlandım. Gözlerim nasıl yaşardı, okurken..
Bayram dün bitti. Bugün hüzünlü bir yazının tadına varmanızda mahzur yok.
Teşekkürler Süreyya!.
***
Sevgili Hıncal Ağabey, Zaman ne kadar da çabuk geçiyor. Olur olmaz, akla hayale gelmeyecek şeylerle karşılaşıyoruz.
Kovid-19 diye bir virüsü kim hayal edebilirdi?
Kim Olimpiyatların bir sene erteleneceğini bilebilirdi? Yüzyılı aşmış modern olimpiyat tarihinde oyunlar harp sebepleri ile iptal olmuş ama hiç biri bir sene ertelenmemişti. Demek ki bunu da görüp yaşayacakmışız.
Rio oyunlarını 3.6 milyar kişi takip etmişti ekranlarda.. Cuma akşamı Tokyo Olimpiyatları'nın açılış törenini sen, ben ve milyarlarca insan televizyon ekranlarından izleyeceğiz.
Seninle tamamlanan Mahşerin Dört Atlısı'nın diğer üyeleri ise mutlaka stadın tam üzerinden kuşbakışı pürdikkat seyredecekler.
Eminim ki ilk önce hayıflanan Kenan Abi olacak. Açılışta, beklenen 68 bin şanslı seyirci yerine sadece bir avuç ülke temsilcileri bulunacak. O zaman her olimpiyat stadının içindeki o muhteşem elektrikli atmosfer eksik kalmış olacak. "Hiçbir tezahüratı olmayan, alkışsız, ıslıksız ve de haykırışsız açılışı acaba televizyon sunucusu izleyicilere nasıl aktaracağım?" diye kara kara düşünecek sevgili Kenan Abi.
Cüneyt Amca ise hiç olmazsa oyunların iptal olmayıp gerçekleşmesi ile avunurken olayın mali tarafını mutlaka masaya yatıracak.
Amerikan NBC televizyon kanalı Tokyo'yu yayınlamak için 4.38 milyar dolar ödedi ve şu ana kadar da 1.25 milyar dolarlık reklam geliri elde etti.
Seyircisiz ve büyük ihtimalle heyecansız bir olimpiyat ne kadar sürdürülebilir? Umarım bu sonuncusu olur Cüneyt Amca.
Babam Nuyan Yiğit ise Kengo Kuma'nın tasarladığı stada gıpta ile bakacak.
İlk Tokyo Olimpiyatı'nı radyodan ve gazetelerden 1964'te takip ederken orijinal stadyumu sadece fotoğraflarda görürken şimdiki haline kesinlikle şaşacaktır.
Stadın dış kısmında kullanılan ahşap tahtalar geleneksel Japon mimarisine vurgu yaparken, çok sayıdaki bitkilerden ötürü de binanın gerçekten yaşayan bir ağaç olduğunu varsayacak.
Eminim kafası 47 rakamına da takılacak. Niye?
Çünkü stadın yüksekliği 47.4 metre, etrafına 47 bin ağaç dikilmiş ve inşaatta Japonya'nın 47 vilayetinden getirilen ahşap tahtalar kullanılmış.
Bakalım Paris bunu aşacak mı baba?
Tabii ki açılıştan sonra her üçü de tahminlere ve yeni spor dallarına odaklanacaklar.
Yeni mesafe olarak eklenen Erkekler 800 metre serbest yüzme ve Bayanlar 1500 metre serbest, Kenan Abi ve Cüneyt Amca için çok ilginç gelirken kürek hastası ve seni de kürek meraklısı yapan babam kuşkusuz yeni kabul edilen Bayanlar Dört Tek Dümencisiz yarışlarının elemelerini bile kaçırmayacaktır.
Kenan Abi kar beyazı ipek mendili ile gözlüklerini parlatırken zannederim ki sporda amatör ruhunu değerlendirecek. Haksız da değil tabii ki. Brooklyn Nets'de bu sene başarıyı kaçıran Kevin Durant basketbolda üçüncü altın peşinde. Dört yılı kapsayan 164 milyon dolarlık kontrata imza atan bir sporcu, acaba ne kadar amatör yarışma ruhu taşır?
Babam 1976 Montreal oyunlarında ahbap olduğu Ed Moses'ın 400 metre engelli yarışlarını hiç kaçırmamıştı. Şimdi ise 21 yaşında Amerikalı Sydney McLaughlin'i yakından takip edecektir. Bu kadın atleti nerdeyse yarım milyon kişi Instagram'da takip ediyor, milyonlarca dolarlık ayakkabı sponsorluğu var, saat reklamından tutun spor kıyafetleri ve içeceklerinin reklamlarında da en ön planda. Ed her mania arasında 13 adım atmayı başarırken, Sydney bunu 15 adımda yapan ilk kadın olma çabasında.
Babam merak içinde, acaba bu hayal gerçek olur mu?
Cüneyt Amca her zamanki gibi 100 metre yarışına odaklanacak. Ama bir farkla. Bu sefer erkekleri değil bayanları yakın markaja alacak.
Piposundan göklere doğru buharlı lokomotiften çıkmış halka halka dumanlara bakarken Jamaikalı Shelly-Ann Fraser-Pryce mı, yoksa İngiliz Dina Asher-Smith mi finişi ilk geçecek diye düşünecek.
Yine de takvim 1 Ağustos'u gösterdiği gün Cüneyt Amca için Olimpiyatlar sona erecek..
Çünkü erkekler 100 metre finali o gün koşulacak.
Zannederim Cüneyt Amca ile babam, Amerika'daki üniversite tahsillerinden dolayı yeni olimpik spor dalı olan ve Amerika'da yaygın olan sörfe ve de beyzbola bir göz atmak isteyeceklerdir.
İlk defa Tokyo'da yapılacak yeni spor dallarından Kenan Abi için merak uyandıranlar daha ziyade karate ve tırmanma olacaktır herhalde.. Ve son olarak 8 Ağustos'ta Tokyo kapanış yaparken yine bir ilke rastlayacağız.
Bayrak Paris'e devredilirken tarihte ilk defa Olimpiyat aralığı üç sene olacak. Sporcular için nispeten kısa bir süre.
Dilerim, bu oyunlar süresince tüm devletler antik Olimpik barış ruhunu sahiplenir, şiddetten uzak durup, ara verip sadece ve sadece sporu yüceltirler.. Ama herkesin, tabii Mahşerin Dört Atlısı'nın kafasında bir soru var. Olimpiyat Şartı'nın 50.
Maddesi, sporcuların oyunlar boyunca siyasal, dini, ırkçı gösteri yapmasını yasaklıyor.
Oysa Amerikan Olimpiyat Komitesi, geçen sene "Bundan böyle barışçıl gösteriler cezalandırılmayacaktır" kararını aldı. Şimdi bizim 4 atlı "Bu iki zıt karar, Tokyo'da bakalım nasıl yan yana gelecek" diye düşünse haksız mı olur?.
Ne diyelim.. Gene de keyifli seyirler Hıncal Ağabey.
Sonsuz sevgilerle, Süreyya
***
GÖNEN KAVUNU...
Çocukken Manyas Çavuşköy'de sık sık Kocaçay'a giderdik. Hem yüzerdik hem de açlık ve susuzluğumuzu dere boyu uzanan bostanlardan kavun, karpuz koparıp avuçla yiyerek giderdiğimiz için, favori eğlence yerimizdi Kocaçay!.
Bizim kavunlar da iyiydi ama Gönen kavunları efsaneydi. Tatları ve dayanıklılıkları ile.. Babam dönüşte çuvallarla Ankara'ya getirirdi. Bütün kış kavun yerdik.
Bizim Caner, Gönenli.. İlk izne gitti.
Dönüşte kavun bekledik. Yok. İkincide sipariş verdim.. Gene yok.. Caner "Gönen'de kavun yok" demez mi?.
Neymiş, Gönen artık çeltik ekiyormuş..
Yahu o kavun bostanlarına çeltik ekilir mi?. Dere boyları, o hafif kumlu çakıllı araziler, kavun-karpuz bostanı için birebirken..
Hafta başı bir haber okudum, resmiyle beraber ki, Caner'in günahını almışız.. İki sahilinde yapılan sanayi tesisleri, tüm kirli, yağlı, zehirli sularını arıtmadan Gönen Çayı'na salmışlar.
Kimse de denetlememiş. Yıllardır simsiyah akıyormuş. Kaz Dağları'ndan Erdek'e kadar 143 kilometre zehir..
Çeltik yetiştiğine şükretmek lazım!.
***
VEDA!..
Haberi bir tek Hürriyet, hak ettiği değere uygun vermiş, "Veda" başlığı ile.. Başka yerde de rastlamadım.
Prof. Abdurrahman Kılıç'ı 70 yaşında kaybetmişiz.. Bu köşeyi yeni açtığım yıllarda tanışmış, çok da yakın dost olmuştuk.
İstanbul İtfaiye Müdürü idi. Bir yangında bana göre bir ihmali yazmıştım, sabahın köründe aramıştı. Okur okumaz.. Anında arayan bir devlet adamı.. Hem de üst düzey görevlisi.. Şimdi, koca basın büroları boş oturup benim vergilerimle maaş alırken, müdür, hem de sekretersiz, bizzat arıyor, anında..
"Ben İstanbul İtfaiye Müdürü Abdurrahman Kılıç" demişti. Sonra olanları öyle anlatmış, izah etmişti ki?. Baktım..
Adam birinci sınıf uzman..
Sonra öğrendim. Malatyalı.. Liseyi otobüslerde bilet satarak, İTÜ'yü Tekel Fabrikası'nda işçilik yaparak bitirmiş.
1987'de Japonya'da açılan yangın kursuna başvurmuş, çağrılmış. İki yıl süren kursu bitirince, İstanbul İtfaiyesi'nin başına getirilmiş.
Türkiye'nin belki de ilk, belgeli yangın uzmanı itfaiyecisi.. Resmen yangın kültürüm arttı, bu dostluk sayesinde..
Sık sık buluşur olduk.. Sonra İTÜ'de hoca oldu, biz de pek karşılaşamaz olduk.
70 yaş çok genç değil mi?. Hürriyet'teki onu ve eserlerini çok iyi anlatan yazı olmasa, vedalaşamayacaktık bile..
Yaptıklarınla ne kadar cennetlik olduğunu biliyorum, dostum....
Ama zaten senin gibi bir "Yangın Uzmanı"nı kim cehenneme atar ki?.
***
ANNABEL LEE!..
"Edgar Allen Poe'nun Bütün Şiirleri.." Bu kitap yeni çıkmış.. Bir yandan en korkunç öykü ve romanları yazarken, öte yandan dünya edebiyatına en ölmez romantik dizeleri kazandıran muhteşem adam Poe'nun şiir kitabını alın, evinizde bulunsun. Siz okumasanız bile, bir okuyan çıkar..
Mesela Annabel Lee..
Babam "Aslı bu kadar güzel miydi acaba?" diye Melih Cevdet Anday'ın çevirisini okumuştu, bir kış akşamı soba başında otururken Bandırma'da.. Dinlerken bayılmış, gazeteyi saklayıp şiiri ezberlediğimde ilkokul ikideydim. Yedi yaşında..
Annabel Lee'nin öyküsü öyle dokunmuş, öyle içime akmıştı ki..
Büyüyüp İngilizce öğrenince aslını da okudum.. Babam haklıydı. Melih Cevdet aslından iyi çevirmişti, bence de..
İşte o Annabel Lee!.
***
Seneler, seneler evveldi;
Bir deniz ülkesinde Yaşayan bir kız vardı, bileceksiniz İsmi Annabel Lee;
Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten Sevmekten başka beni.
O çocuk ben çocuk, memleketimiz O deniz ülkesiydi, Sevdalı değil karasevdalıydık Ben ve Annabel Lee;
Göklerde uçan melekler bile Kıskanırdı bizi.
Bir gün işte bu yüzden göze geldi, O deniz ülkesinde, Üşüdü rüzgârından bir bulutun Güzelim Annabel Lee;
Götürdüler el üstünde Koyup gittiler beni, Mezarı ordadır şimdi, O deniz ülkesinde.
Biz daha bahtiyardık meleklerden Onlar kıskandı bizi, Evet! bu yüzden (şahidimdir herkes Ve o deniz ülkesi) Bir gece bulutun rüzgârından Üşüdü gitti Annabel Lee.
Sevdadan yana, kim olursa olsun, Yaşça başça ileri Geçemezlerdi bizi;
Ne yedi kat gökteki melekler, Ne deniz dibi cinleri, Hiçbiri ayıramaz beni senden Güzelim Annabel Lee.
Ay gelip ışır hayalin erişir Güzelim Annabel Lee;
Bu yıldızlar gözlerin gibi parlar Güzelim Annabel Lee;
Orda gecelerim, uzanır beklerim Sevgilim, sevgilim, hayatım, gelinim O azgın sahildeki, Yattığın yerde seni.
***
SEVDİĞİM LAFLAR
Yasaların bittiği yerde zulüm başlar!.
William Pitt
***
TEBESSÜM
Birada mutlak kadın hormonları var. Ne zaman birkaç şişe içsem, saçma sapan konuşmaya başlıyor, arabamı da bir türlü park edemiyorum.