Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

“Gençlerbirliği’nin ikinci golü ofsayt mıydı?..”

Gece saat 9'da maç bitince, bizim pandemi günlerinde 3-4'e düşen maç ekibi çekilir, ben de NTV'ye dönerdim, "Bakalım Rado ne diyecek" diye.. Fenerbahçe maçları hariç (Zaten kaç defa yazdım, "Rıdvan, Fener'i eleştirme" diye) bu ülkenin en iyi maç analizcilerinden Rıdvan'ı ilgi ve merakla dinlerdim, çünkü.
O Rıdvan, iğrenç sosyal medya yüzünden istifa etti. Yani gâvura kızıp oruç bozdu.. O rezil troller, o ana-bacı bırakmayıp sinkaflı söven alçaklar yüzünden böyle şey yapılır mı?.
İt ürür kervan yürür!. Sen okumazsan, aldırmazsan, ha Avustralya'nın bitmez tükenmez çöllerinde biri sana sövmüş, ha sosyal medya..
Ne var ki sosyal medyaya göre yazan, sosyal medyaya göre gazete ve televizyon yönetenler yüzünden, bu itleri "medya padişahı" yaptık.. En özgür olduğunu sanan yazarlar bile, sosyal medya itlerini doğrudan karşılarına alamıyor ve kıvırıyorlar, her gün acı ile okuyorum.
Neyse..
Rado yok.. "Yüzde 100 Futbol" yok, bende vakit var.. Döndüm bizim aSpor'a..
Ender Müdürümün yönettiği, sabahın erken saatlerine dek süren ama reyting düşmesin diye Erman Hoca'yı en sonra bırakan bir yapım.. Orda Reha Kapsal Hoca var.. Bana sorarsanız, bugün bu ülkenin 1 numaralı maç analizcisi..
Tıkladım o konuşuyor.. Ve günün gerçek, reel, asıl konuşulması gereken sorusunu cevaplandırıyor..
"Fenerbahçe neden kaybetti?.."
Ama o sırada ekrana Reha Hoca'nın laflarından vurucu cümleler düşmüyor alt yazı olarak.. O yazı sabit duruyor..
"Birazdan.. (Yani en az iki saat sonra) Gençlerbirliği'nin ikinci golü ofsayt mıydı?."
Aslında maçı, daha doğrusu Fener Hocası Erol Bulut'un çıkardığı takımı, oynattığı futbolu ve maç içinde yaptığı feci derecede hataları sıralayan Kapsal Hoca, Fener'in o maçı niye kaybettiğini anlatıyor.
Ama asıl suçlu Erol Bulut mu?.
Hangi limit, hangi bütçe ile nasıl yapıldığı karanlık 26 yeni transferle yedeklerine dek yepyeni bir Fenerbahçe kurarken, takıma bir golcü almayı beceremeyen Ali Koç değil mi mesela, o maçta asıl yenilen..
Onca yanlış ve araştırılsa kimbilir altından neler çıkar, o limitleri nasıl aşmadığı, Finansal Fair Play'e nasıl uyduğu bilinmeyen transferleri, Fenerbahçe için değil, nefret ettiği Galatasaray'a entegre olarak yapan Ali Koç baş suçlu değil mi?.
Galatasaray kime talip, onu kap.. Fener'e yarar mı, Fener'in ihtiyacı var mı, boş ver..
Kimin geçmişinde Galatasaray var, onu kadroda, yönetimde başköşelere getir.. Erol Bulut'un başına futbol direktörü, ağabey sıfatlarıyla bir yığın horoz dik. Sen de takımdan elini ayağını çekme.. Soyunma odasından ve kulislerden eksik olma.. Sonra o zavallı Erol Bulut'tan başarı bekle..
Erol Bulut kim?. Ali Koç'un iki senede, suçu üzerinden atmak için önce tribünlerin, maçlar seyircisiz olunca sosyal medyanın önüne attığı beşinci kurban.
Cocu ile başladı. Sonra Koeman.. Sonra Ersun.. Sonra Tahir Karapınar.. Nihayet geçen sezon 20 Ağustos'ta, kadro kurulduktan sonra göreve gelen Erol Bulut..
Yanına iki, tribüne bir, şeref locasına da bir, toplam 4 horoz dikilen Erol Bulut.. İşler iyi gitmediği anda, kellesinin gideceğini en iyi bilen Erol Bulut..
Söyleyin bakalım, o hocadan hayır gelir mi?.
O zaman sorumuza dönelim..
"Fenerbahçe neden kaybetti?." Bu sorunun cevabı "Ali Koç" mu oluyor, şimdi..
Gerçek yanıt, reel yanıt, asıl yanıt bu mu?.
Hayır sevgili okurlar.. Hayır.. Bin kere, milyon kere hayır..
Yukardan beri yazdıklarımın hepsini bilen, ama reyting ve tiraj için Fener yalakası olan, işin içine Koç Holding de girince gözlerini gerçeklere yuman ve Gençlerbirliği'nin gol atacak adamı olsa, en az beşleyeceği maçın ardından, hem de Reha Kapsal gibi bir süper analizci, "Fener neden kaybetti" diye o maçın şifrelerini anlatırken, ekrana alt yazı diye, Kapsal'ın sözlerindeki tokat gibi cümleleri değil, Ali Koç gündeme gelmesin diye, başlıktaki soruyu atan "Medya" yüzünden kaybetti, dostlarım.
"Gençlerbirliği'nin ikinci golü ofsayt mıydı?.." O maçın sorusunu skoru belirleyen gole şüphe düşürerek Ali Koç'u temize çıkarma yarışında "birinci olmak" için çırpınan medya, bu başlığı bulmuş maça, bir de reyting için!.
"Eeee!. Gol ofsayt.. Ali Koç ne yapsın?.."
Aziz Yıldırım'ın "Tarihin en çok Galatasaray şampiyonluğu gören Fener Başkanı" olmasında başrolü oynayan, gerçekleri yazmaktan korkan, elini masaya vurup "Suçlu ayağa kalk" diyemeyen..
Türk Spor Medyasıdır, GERÇEK, REEL, ASIL SUÇLU, Fener bozgununda!.

***


ÖNCE BİR CEVAP LÜTFEN KASAPOĞLU BAKANIM!..

Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu bir haftadır hemen her gün neler yaptıklarını anlatıyor, gazete manşetlerinde..
O konuşurken, Melih Aşık, ki spor yazarı değildir, bir soru sordu, Milliyet'te tiryakisi olduğum köşesinde.. Diyor ki..
"Türkiye 84 milyonu aşan nüfusuyla artık Avrupa'nın Rusya'dan sonra nüfusça en büyük ülkesi.
Avrupa şampiyonasında 2 milyon nüfuslu Slovakya, 5 milyon nüfuslu Norveç madalya aldılar. İsviçre, Yunanistan gibi ülkeler madalya çıkardı. Biz nal topladık.
Acaba bu sporun sorumlularını kimse kenara çekip:
- 84 milyonluk ülkeden bir tek bronz madalyalı atlet bile çıkaramıyor musunuz? diye sorar mı?"
Spor basınından kimse sormadı. Zaten pek yazmadı bile..
Ama ben soruyorum Sayın Bakan..
"Niye bir bronz bile çıkaramadı Türkiye?."
Karagümrük'ün maçlarını oynadığı "Olimpiyat (!) Stadı" başta, hemen her ay bir tane açtığınız il statları dahil, hiçbir stadımızda "Atletizm Pisti" yapmadığımız, olanı da dolmayan futbol tribünleri uğruna yok ettiğimizden olmasın sakın?.
Bir cevap lütfen!.

***


AH TAYLAN AH!..

1967 Ekim'inde tezkere aldım ve Cüneyt Ağbimin (Koryürek) Delta Ajansı'nda işe başladım. Kızılay İnkılap Sokak'taydı ofis. O ofisin tam karşısında da bir mütevazı apartman büyüklüğünde bir şehir oteli vardı. Gül Palas!.
Taylan Bilgel ile işe girer çıkarken karşılaşa karşılaşa arkadaş, dost, kardeş olduk. 68 desek, yarım asrı aşan bir dostluk..
Bu yarım asır içinde, bir işadamı, bir dost, gazeteci arkadaşından bir şey istemez mi?. Hayır.. İstediği tek şey "Hadi Hıncal bir yemek yiyelim, sohbet edelim, dertleşelim" oldu. Hepsi o.. Hafta sonunda uzun yazacağım bu muhteşem kardeşimi..
Daha birkaç hafta önce aramış, "Nasılsın" demişti. Meğer kanserlerin en kötüsünden, pankreas kanserinden yatıyormuş. Onu bile söylemedi üzülmeyeyim diye.. Böyle dost kaldı mı acaba, dünyada..
Eşi başta bütün yakınları ve sevenlerinin başı sağolsun.
Hele bizim o solcu 60 gençliğini yerli sinema düşkünü yapan yönetmen Ertem Göreç (Otobüs Yolcuları, Karanlıkta Uyananlar) de geçen hafta 89 yaşında aramızdan ayrıldı.
Hafta Sonu'nda da İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu, annesini toprağa verdi.
Hepsine ışıklar yağsın!.

***


TİGER'IN KIRMIZI SİYAHI!..

Hafta sonu izlediğim Jimmy Fallon Şov'da, Rory McIlroy konuktu. Dünyanın sayılı golfçülerinden McIlroy, Profesyonel Golf Birliği'nin (PGA) Amerika Turu açılışında, dünya sıralamasının tepesinde bulunan bütün arkadaşlarının parkura kırmızı tişört ve siyah pantolonla çıktıklarını söyledi.
Bu, gerçek hayatlarında en büyük rakipleri, ama en yakın dostları, şu anda hastanede alçılar içinde yatan, Türkiye'nin de iyi tanıdığı, gelmiş geçmiş en büyük golfçü kabul eden Tiger Woods'a bir "Geçmiş olsun" çağrısı, bir "İyi ol, aramıza dön. Bak hepimiz Tiger Woods'uz" jestiydi. Hemen 1988 Seul Olimpiyatları'ndan beri yakın arkadaşım, Olimpik Spor Yayıncısı olarak Son Mohikanlar'dan, can kardeşim Barbaros Talı'yı aradım.. "Tiger'a ne oldu, yaz bana" dedim. İkiletmedi.
İşte o yazı..

*

PGA Avrupa Turu final serisinin üçüncü ayağına katılmak üzere 2013 yılında ülkemize gelen, köprü üzerinde Asya'dan Avrupa'ya gösteri vuruşları yapan Tiger Woods, Los Angeles'de geçirdiği kazanın şokunu atlatmaya çalışıyor.
Aracının kontrolünü kaybedip şarampole yuvarlanan; sağ dizinin alt kısmındaki kemiklerde açık ve parçalı kırıklar oluşan Woods, acil olarak yapılan ortopedi ameliyatının ardından iyileşme döneminde.
Tiger Woods, 25 yıllık profesyonel golf kariyerinde 15 major turnuvanın yanı sıra 82 PGA Tur turnuvası kazanmış; golf dünyasının "Şöhretler Müzesi"ne (Hall of Fame) seçilmiş bir golfçü. Bir milyar Amerikan Doları gelire ulaşan ilk sporcu olarak biliniyor. Basketçiler, Amerikan futbolcuları ve beyzbolcular da dahil.
20 yaşındayken kurduğu TGR (TiGeR) Vakfı ile farklı bilim dallarındaki öğrenci ve eğitimcilere destek olan; golf sporunun gelişmesi için eğitimler veren, geniş kitlelere yayılabilmesi için çaba harcayan Woods, cömertliği ile tanınıyor.
İnişli çıkışlı yaşamında başarılar kadar sıkıntılar da yaşayan Tiger Woods; 2008 yılında, dizindeki çapraz bağı kopuk halde, neredeyse tek bacak üzerinde 2008 US Open turnuvasını kazanıp herkesi şaşırtmıştı.
2017 yılında, 40 yaşındayken geçirdiği beşinci sırt ameliyatının ardından, artık major turnuva kazanamayacağı söylenmesine rağmen 2019'da Augusta Masters'i kazanarak dikkatleri çekmişti.
Elde ettiği bu başarıyı, tüm zamanların en büyük geri dönüşü olarak kabul edenlere, 1949 yılında arabasına otobüs çarpan, artık yürüyemeyeceği söylenen, kırık kemiklerinin iyileşmesinden sonra major turnuva kazanan Ben Hogan'ı örnek gösterip kabullenmemişti.
Yıllar sonra Hogan'a benzer bir durumda olan Woods'un iyileştikten sonra neler yapabileceği son günlerin merak konusu.
"Biz sporcular bedenimizin ve aklımızın sınırlarını zorlayan insanlarız. En uç noktalara kadar gidebiliyoruz. Sorun yaşadığımız zaman da modern bilimler bizi toparlıyor ve geri dönebiliyoruz" diyen Tiger Woods; bu kez, yaşamının en önemli mücadelesini verecek.

*

Barbaros'un "Tiger Woods'a ne oldu" anlatımını görüntülü bir belgesel tadında izlemek isterseniz, "Barbaros Talı" yazın Youtube'a. Hemen sitesi karşınıza çıkar. En tepede de 8 dakikalık Tiger Woods.. Girmişken öbür başlıklara da göz atın.
İlginizi çekenler olabilir.
Örneğin ben "Spor yayıncılığında dünyanın çok gerisinde kaldık" başlığına takıldım. Arman Talay, Çetin Çeki ve Kenan Onuk döneminde, TRT'nin o kıt imkânlarına rağmen, dünyaya meydan okuyan, bütün özel kanallara "Spor Yayıncısı Okulu" gibi çalışan TRT Spor şimdi niye futbolda bile adını geçiremez oldu, hem de kamu televizyonu olarak paraya boğulurken, merak etmez misiniz?.

***


TEBESSÜM
Avukat, aileyi etrafına toplamış, Amerikalı milyonerin vasiyetini okuyordu.
"Bütün ömrünü beni mutlu etmeye adayan Sevgili Karım Mary'ye Florida'daki yalı villam ve 20 milyon dolar.. Özellikle hastalandığım andan itibaren başucumdan ayrılmayan ve gençliğini bile doğru dürüst yaşayamayan kızım Amy'ye yatım ve 1 milyon dolar" dedi. Sustu, bir nefes aldı ve devam etti..
"Hayat boyu benimle tartışan, cesur kararlarımı yerden yere vuran ve yüzüme karşı 'Bana öyle kızıyorsun ki, vasiyetinde adım bile geçmez' diyen kardeşim John'a.. 'Yanıldın John..' İşte geçti. Hem de iki defa!."

***


SEVDİĞİM LAFLAR
"Kaybetmekten korkma. Bir şey kazanmak için bazı şeyleri kaybetmelisin. Ve unutma!. Kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin!." Che Guevara

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA