Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Teşekkürler dostum, bakanım Berat Albayrak!.

Ahmet Çalık, 1957'de başladığım gazetecilik yaşamımda, unutamadığım patronlarımdan biriydi. Onunla SABAH günlerimizi hep mutlulukla anarım. Çalık'a en büyük teşekkürlerimden biri de Berat Albayrak'la tanışmama ve çok yakınlaşmamıza sebep olmasındandır.
Berat Albayrak, Çalık Holding'in CEO'su, dolayısıyla SABAH'ın yürütücü patronuydu.
Gerek toplantılarda, gerek baş başa çok bir araya geldik o süre içinde..
İnsan Berat'ı tanıdım ve sevdim. İş adamı Berat Albayrak'ı ise hep takdirle ve saygıyla anarım.
Albayrak, Kasım 2015'ten, Kasım 2020'ye, tam beş sene Türkiye için çalıştı. Önce Enerji, sonra Maliye ve Hazine Bakanı olarak..
..Ve ülkem için çok ama çok önemli işler yaptı.
Ne yazık ki, muhalefet, onun, önce Başbakan, sonra Başkan olarak ülkenin lideri Erdoğan'ın damadı olmasına taktı.
Sadece ve sadece buradan vurdu durdu, 5 yıl boyunca..

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Ölümünde tüm Türkiye'nin yas tuttuğu John Kennedy'nin ABD'yi, en yakınları, kardeşleri Robert ve Edward başta, Kennedy soyadı taşıyan 13, damat ve gelin olarak eklenenlerle 20'yi aşan bir klanla yönettiğini akıllarına bile getirmediler..
Başarıdan ve başarısızlıktan tek sorumlunun "lider" olduğu sistemde, iktidara gelen liderin, takımını seçiminde, liyakat kadar, "güven"in de başrol oynadığını görmezden geldiler..
Berat Albayrak, yurt dışında fevkalade başarılı olmuş Çalık Holding'in CEO'suydu. Öyle başarılıydı ki, Holding Orta Asya Türk Cumhuriyeti'ndeki başarılarıyla, Ahmet Çalık, mesela Türkmenistan'da önce Onursal Vatandaş ilan edilmiş, sonra Bakan yapılmıştı.
Berat Albayrak, inşaat ve özellikle enerji konusunda devleşmiş bu uluslararası holdingin yürütücü yöneticisiydi işte..
Yani, ekonomi bakanlığına getirilmesi için gerekli "liyakat ve güven" şartlarının ikisine de sahipti.
Ama bizde, bizim medyada olaylara hep, bir gözünü kapayıp, tek gözle bakmak âdeti olduğu için muhalefet "Damat da damat" deme dışında bir şey yapmadı. Amaçları bir algı operasyonu yaratmaktı, çünkü.
Peki, AK Parti eğilimli medya ne yaptı?.
Bir şey diyeyim mi?.
Onlar, iktidarın yaptığı çok başarılı işleri anlatmak yerine, kolayı seçtiler.. Muhalefete saldırdılar haberlerde, küfrettiler köşelerde..
Benim gazetem bile, Berat Albayrak'ın, enerji ve ekonomi konusundaki kalıcı başarılarını anlatamadı, doğru dürüst..
Türkiye'nin bir Hıristiyan topluluğu olan Avrupa Birliği'ne alınmayacağı başından beri belliydi. Albayrak onlarla uğraşmadı bile..
Yüzünü Doğu'ya döndü. Çin'e gitti.. Tarihi İpek Yolu'nun başladığı yere..
İpek Yolu boyunca, Avrupa Birliği ile mukayese dahi edilmeyecek ölçüde büyük bir nüfus ve ekonomi yatıyordu.. Güneyden Çin, Hind, Pakistan üzerinden. Kuzeyden ise, Orta Asya Cumhuriyetleri ve Azerbaycan yoluyla..
Kuzeyden demiryolu, Güneyden karayolu ile iki İpek Yolu birden. Harika anlaşmalarla, büyük adımlar attı..
Ama biz, Azerbaycan'ı Kars'a bağlayan demiryolunun açılmasının ne demek olduğunun farkına bile varmadık nerdeyse..
Enerjide durum daha da göz önündeydi. Karadeniz ve Akdeniz'de yapılan petrol ve gaz araştırmalarının, başta Azerbaycan, Orta Asya Türk Devletleri'nin ürettiği petrol ve doğalgazı Avrupa'ya taşıyacak boru hatları anlaşmalarının arkasındaki adamdı Berat Albayrak..
Gidişi ile ilgili tartışmalara girmek istemiyorum.
Ben bu yazıyı, teşekkür amacıyla kaleme aldım.
Bir Türk vatandaşı olarak, ülkem için yaptıklarına teşekkür ediyorum, Sevgili Berat Albayrak!.

***


Doğru karar, Cengiz Başkan!.

Mustafa Cengiz'i, Galatasaray'ı kongreye götürme kararı için yürekten alkışlıyorum..
Bu kararı ile, Galatasaray hakkında karar verme hakkını Galatasaray düşmanlarının elinden aldı. Galatasaray Kongresi'ne verdi.
Dileriz, Kovid, yeni yasaklar getirmez, kongre yasakların bittiği tarihten sonraki ilk hafta sonu olduğu için seçilen 19 Aralık'ta, nisaplı, olmadı, 26 Aralık'ta nisapsız toplanır.
Efendim, Başkan Mustafa Cengiz ile, onun sözleşmeli ve maaşlı elemanı Fatih Terim arasında buzlar erimiş de, her şey tatlıya bağlanmış da..
Geçin.. Her şeyi ile Fener sözcüsü iki gazete Hürriyet ve Milliyet'in başı çektiği bu palavraya kanmayın sakın..
Eriyen buz falan yok..
Bunlar, tarihin en kötü Sivas'ı önünde güç bela kazanılan maçı bir zafer gibi sunup, sahte destanlar yazdılar.. Mustafa Cengiz'i yıkmak için elinden geleni yapan Fatih Terim'in, Başkana nasıl kafa tuttuğunu kanıtlamak için ilk 11'de sahaya sürdüğü Feghouli ve Belhanda'yı ise, Messi ve Ronaldo kıvamında sundular.. "Onlarsız olmaz" manşetleri attılar.
İstedikleri bu iki belanın kalması ve takımı karıştırmaya devam etmesiydi.
Sadece Fenerli gazeteler değil tabii..
Medyadaki Fatih Terim'in askerleri, güya Galatasaraylılar da, aldıkları talimatla ayni şeyleri yazdılar.
Bardağı taşıran da bu oldu işte..
..Ve Mustafa Cengiz bu Ali Cengiz, daha doğrusu Fatih Terim oyununa gelmedi ve kongre kararı aldı.
Aralık kongresi seçim yapacak.. Adaylar kim, henüz belli değil.. Listeler Divan Başkanlığı'na verildiği gün her şeyi göreceğiz ancak.
Bugünden bildiğim, bu kongrede üyeler şu seçimi yapacaklar..
"Hayatı pahasına Galatasaray için çalışan ve kulübü kuyudan çekip çıkaran Başkan Mustafa Cengiz mi, yoksa, canları istediği zaman, canlarının istediği kadar oynayan ve hoşlanmadıklarını takımda yaşatmayan Belhanda ve Feghouli adlı ruhsuzları mı?."

***


Kafkasya'da Rusya mı?.

Azerbaycan ile Ermenistan arasında Rusya'nın aracılığıyla ateşkes imzalandı. Anlaşmaya göre, iki taraf da, şu andaki sınırlarda kalacaklar. Ancak Ermenistan, aralık sonuna kadar, Laçin koridoru başta, bazı bölgeleri Azerbaycan'a teslim edecek.
Savaşı kimin kazandığını merak ediyorsanız, tarafsız haber kanallarını izleyin.
BBC, CNN İnt, France 24 mesela..
Anlaşma açıklanır açıklanmaz, Erivan'da halkın Meclisi nasıl bastığını, toplantı salonu ve parti odalarını nasıl darmadağın ettiğini, Meclis Başkanı'nın nasıl üstü başı parçalanarak çıplak sokağa sürüklenip yerlerde tekmelendiğini görün, anlarsınız.
Öfkenin sebebi, savaş boyunca, devlet yayın organlarının halkı yalan "Zafer" haberleriyle kandırması..
Şimdi önemli bir şey var..
Anlaşmaya göre, imzalanan şartların yerine getirilmesini, bölgeye yerleşecek bir Rus askeri gücü denetleyecek. Rakamlara bakılırsa, bu zırhlı bir tümen. Yani önemli bir birlik..
Yani..
Rusya, Sovyetler Birliği çökerken çekildiği Kafkasya'ya bir şekilde dönüyor gene.. Türkiye jeopolitik açıdan çok önemli bir coğrafyada, Avrupa ile Asya arasında bir geçiş, Orta Doğu'nun tam göbeğinde bulunuyor..
Orta Doğu'da tüm dünyanın gözü var. Tabii Rusya'nın da.. Suriye savaşıyla, güneydoğumuza yerleştiler. Karabağ savaşıyla da kuzeydoğumuza.. Kalırlar mı, yoksa barış olunca giderler mi?. Ya da barış olmasını isterler mi gerçekten..
Başkan Erdoğan'la Putin'in arası iyi.. Bu güzel..
Ama diplomatlarımız ve istihbaratımız gene de çok ama çok dikkatli olmalı..

***


Atilla Gökçe gerçeği!.

Galatasaray'ın bugünlere gelmesini hızlandıran, belki de istemeden hayırlı olan, Atilla Gökçe'nin nedense (!) yalan yanlış bir yazısı oldu. Gökçe'ye "Gerçeği yaz" dedim.. "Bir dostumdan duydum, diyorsun, kim o dost" diye sordum..
Üç defa sordum. Cevap vermedi.
Veremezdi. Çünkü yazdığı "Yalan"dı.
Ortada "Dost" falan yoktu.
Mustafa Cengiz'le konuşan Atilla Gökçe'nin bizzat kendisiydi.
Peki niye böyle bir yalana başvurmuştu, Gökçe?.
Çünkü Mustafa Cengiz, kendisini arayan Gökçe ile dostça dertleştiğini sanıyordu ve bunu ona açıkça ifade etmişti. "Yazma sakın" demişti.
Atilla bu konuşmayı bir de saptırarak yazarken, işte bu sebeple "Dostum" yalanını ortaya atmış, yarattığı hayali adamı kaynak gösterip kurmaca bir yazı hazırlamış ve yazarken de çok önemli saptırmalar yapmıştı.
Mesela Mustafa Cengiz "Fatih Hocam randevularında fevkalade dakiktir. Bugüne dek, 2 dakika geciktiğini görmedim" demiş, Atilla Gökçe ise şöyle yazmıştı:
"Ne zaman çağırsam, 2 dakikada koşar gelir."
Bu ikisi arasındaki anlam farkını 10 yaşında çocuklar anlar.. Hele son zamanlardaki gergin ortamda, ipleri koparır, o fark..
Nitekim koparmada başrolü de oynadı..
Hürriyet ve Milliyet başta, Demirören grubu gazeteleri Gökçe'nin bu satırlarını her fırsatta deştiler de deştiler.. Atilla çıkıp da, "Hayır arkadaşlar.
Öyle değil, beni alet etmeyin" demedi. İpe sapa gelmez, ne dediği anlaşılmaz bir özür yazdı.
Bu özür yazısına bile Fatih Terim'in kızdığı iddia edildi. "Özür'den önce bana gelmeli, danışmalıydı" demiş Fatih. Öyle dendi.
Yani bir "Terim/ Gökçe tezgahı" algısı yaratıldı. Gökçe gene sustu.
Şimdi artık sormama gerek yok. Çünkü artık cevap verse de kıymeti kalmadı.
Ama gene de yazayım..
"Elinde o konuşmanın bandı var mı, Gökçe?." Fatih Terim için, Mustafa Başkan gerçekten 'Ne zaman çağırsam, koşar 2 dakikada gelir' dedi mi?.
Başkan sana, 'Yazılmamak üzere..' dedi mi, demedi mi?.
Demediyse "dostum" yalanını niçin uydurdun ve Milliyet Spor'a bomba gibi manşet haberi yapma fırsatını neden kaçırdın?.
Cevapları ben biliyorum. Sen biliyorsun. Mustafa Cengiz biliyor..
Aslında herkes biliyor Gökçe..
Herkes biliyor..

***


TEBESSÜM
Dünyanın en büyük eczacılık şirketlerinden Pfizer, Kovid-19 aşısı araştırmalarında son aşamaya gelindiğini açıkladı.
Uzmanlar "Bu firma ölüyü dirilten Viagra'yı bulmasıyla ünlü.. Diriyi çok daha kolay ayağa kaldıracaklardır. Artık telaş etmeyin" diyorlar.

SEVDİĞİM LAFLAR
Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeyi başaracağız. Bunun Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e en büyük armağan olacağına inanıyorum. Recep Tayyip Erdoğan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA