Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Cumhuriyet Bayramı’nı yaşamak...

İlk unutulmaz Cumhuriyet Bayramım, Bandırma'daydı.. 40'lı yıllar.. O günün unutamadığım duygusu da, kıskançlık.. Evet.. Evet.. Aynen öyle..
Ağabeyimi kıskanmıştım. O izciydi. Pırıl pırıl izci elbiseleri içinde nasıl çarpıcıydı..
Yetmezmiş gibi, bir de trampet takımındaydı, okulun.. Şehri ana caddeden boydan boya yürüyen okulun en önünde, atılan adımlara ritm vererek yürür ve yürütürdü trampet takımını.. Karşılıklı kaldırımlara doluşmuş insanlar da nasıl çılgınca alkışlarlardı onları..
Nasıl hasetle bakardım aralarındaki ağbime..
O yıllarda bütün bayramlar aslında çocuklar içindi sanki.. Dini, milli her bayramda, "Bayram" yapardık.. Ve öğrenirdik.. Neler neler öğrenirdik.. Eğitimdi aslında, bayramlarımız..
Hıncal'ı Hıncal yapan eğitimlerin en kalıcılarını farkında bile olmadan, Şeker, Kurban, Cumhuriyet, Gençlik, Çocuk ve Zafer bayramlarında aldım ben.

Aile, büyük aile olmaktan başlayıp, ulus olmaya giden düşünceleri, sevgiyi, bir ve beraber olmanın önemini, moralini, coşkusunu hep o bayramlarda öğrendim.
Beynimize daha çocukken çakıldı hepsi ve öyle büyüdük..
Gittiğimiz hemen her Anadolu kasabasında Cumhuriyet meydanları vardı.. Ulusal bayramların kutlanma alanlarıydı oralar..
Tüm okullar, askeri birlikler ve Kurtuluş Savaşı başta, gazilerimiz o meydanda toplanırdık.
Konuşmalar yapılırdı, sivil asker, öğrenci..
Günün anlamını beynimize kazan konuşmalar..
Şiirler okunurdu..
Coşturan, ağlatan şiirler..
Sonra meydana toplanan herkes marşlar söylerdik..
İlkokul öğrencisi olarak katıldığım ilk Cumhuriyet Bayramı için okulda bize Cumhuriyet Marşı'nı ezberletmişlerdi..
Nasıl coşkuyla katılmıştım o muhteşem koroya..
Sesim kısılana dek haykırmıştım..
"Türkler bugün cumhuriyet temeli kurdular O temelin hamurunu kan ile yoğurdular Hem sultanları kovdular hem düşmanları boğdular Kutlu olsun ey ulus varlık bayramımız bugün Tarihte yoktur böyle gün, en büyük bayram bugün Boz kurtlara örnektir dernektir Atamız, Karanlıktan kurtulduk biz aydınlığa hakimiz Kutlu olsun ey ulus, varlık bayramımız bugün Tarihte yoktur böyle gün en büyük bayram bugün!" Ne kadar önemsemiştim kendimi "En büyük bayram bugün" diye bağırır, "Cumhuriyet" diye haykırırken..
Sonra resmi geçit başlardı.. Önce okullar geçerdi, Cumhuriyet Meydanı'na kurulu tribünün önünden.. Sonra gaziler, sonra askerler..
Türk olmayı, ulus olmayı, Cumhuriyet'i öğrenmekle kalmaz, ezberler, içimize sindirirdik, o bayramlar sayesinde.
Sonra Ankara'ya geldik.. O koskoca Hipodrom'da saatler süren geçit töreninde "Ulusal gururu" yaşadık.. Tankları, topları, füzeleri ile geçen ve Türkiye üzerine kötü niyeti olanlara gözdağı, biz Türk ulusuna da güven ve gurur veren geçit törenleriydi onlar.. Hele o dört nala geçen süvariler ve sırada tam Hipodrom üzerinde alçak uçuş yapan, Dünya Şampiyonu pilotlarıyla solo ve filo uçan jetlerimiz..
Hipodrom'dan dönerken Atam gibi düşünürdüm..
"Gelecekleri varsa, görecekleri var.."
Milli bayramlar, ulusal duyguları, dini bayramlar, aileyi, dostluğu, komşu, mahalleli olmayı, paylaşmayı, sevmeyi ve saymayı öğretti bize yıllarca..
"Biz" olmayı öğretti. Bayramlarımız!..
O bayramları özlüyorum..
O bayramları istiyorum.
Cumhuriyet Bayramı'mız kutlu ve mutlu olsun!..

***


İşte Amerikan rüyası!.. Yoksa kâbusu mu?

Netflix'te bir film dolaşıyor.. İşte üç gün tatildesiniz.. Vakit bulun ve mutlak izleyin..
Adı "Chicago Yedilisi'nin Yargılanması!." Ya da "The Trial of the Chicago 7!."
Tamamen yaşanan gerçeklerden alınan ve içinde yer yer o zaman çekilmiş haber filmlerinden gerçek sahneleri de siyah beyaz olarak seçip kullanan film, dünyada yaratılan "Amerikan Rüyası"nın aslında nasıl bir kâbus olduğunu gösteriyor..
Demokrasi.. Özgürlük.. Adalet..
Eşitlik.. Kardeşlik.. Fırsatlar ülkesi değil mi Amerika..
Gerçek, izleyenlerin yüzüne tokat gibi iniyor..
Vietnam'da binlerce Amerikan gencinin durup dururken ölmesine, ölüme gönderilmesine karşı çıkan gençler Chicago'da "Demokrat Parti Kongresi" öncesi, savaş karşıtı bir gösteri yapmak isterler..
Başkan Nixon'ın talimatı ile polis gençlere vahşice saldırır. Olaylar büyür.. Nixon'ın Adalet Bakanı, ibret olsun diye 7 genci seçer ve mahkemeye sevkeder.
Film o mahkemede geçer işte..
Yargıcı, savcısı, güya tanıklarıyla tam bir utanç mahkemesidir, orası..
Ben ki, Amerika'yı iyi bildiğimi sanırım.. Gördüklerime inanamadım..
Siz de inanamayacaksınız.. "Bu kadarı da olmaz" diyeceksiniz ama hepsi oldu. Hepsi gerçek..
Sakın ama sakın kaçırmayın!..

***


Ve... G.Saray'ın kara gecesi...

Salı günü varılan ateşkes anlaşmasından sonra bu hafta pişmiş aşa soğuk su katmamak için Galatasaray yazmamaya karar vermiştim ya..
Ben durdum ama, Fatih Terim'in en yakın dostu, ondan son ana dek desteğini çekmeyen Öcal Ağabeyim, Türkiye'de yazdı.
Yukardaki başlık benim değil, onun.. Aşağıdaki yazı da onun..

*

Bana göre, Galatasaray 24 Ekim 2020 Pazar gecesinde "tarihinin en kara gecelerinden birini" yaşadı; unutulmamalı!..
"Galatasaray Kulübü ile, başkanından yönetimine, hocasından futbolcu arkadaşlarına kadar" herkesle oynayan... "Saha içi" futbol ihanetine, "hak etmediği çok büyük paralar" ortada iken, bütün arkadaşlarının "Evet" dediği indirim talep ve uygulamasına ihanet eden "vurdumduymaz" bir oyuncunun...
"Hagilere, Drogbalara bile layık görülmeyen" bir mertebeye...
"Kolunda 'kaptanlık pazubendi' ile çıkarılması" eğer "Galatasaray'ın gecesini" karartmayacaksa...
Söyler misiniz bana, Fatih Terim hocam ve de Mustafa Cengiz başkanım, başka "hangi hata" karartacaktır?..
Yazıklar olsun!..

***

Belhanda bu hafta da kaptan çıkartılırsa Fatih Hocam tarafından şaşacak mısın, Öcal Ağabeyim?.
Benim için asıl o pazubendi takmazsa sürpriz olur.. Dönen bütün dümenleri, hazırlanan yapboz komplosunun parçalarını bir araya getirdim.
Tabloyu buldum. Ama susuyorum.
Şimdilik!.
Ateşkes bittiği an, o tabloyu gözler önüne sereceğimden kimsenin şüphesi olmasın!.

***


İlahi Ömür!..

Hürriyet'te Savaş Özbey tiryakisi olduğum yeni bir soru cevap dizisi başlattı. Konuğuna cince seçilmiş ikilemler soruyor.. "O mu, bu mu" diye. Bayılıyorum.
Geçen hafta sonu, ülkenin en çok okunan yazarlarından Dr. Haydar Dümen'e (Posta) "Yangında bir yavru kediyi mi, yoksa Mona Lisa'yı mı kurtarırsınız" demişti. Dr. Dümen düşünmüş düşünmüş dümeni kırmış..
"İkisi de ufak zaten o zaman ikisini de kurtarırım!" Ömür Gedik kardeşim, hani artık Panter Emel'i solda sıfır bırakan Ömür, köşesinde "Ben olsam, Mona Lisa insanlık mirasıdır falan filan diye düşünmez, direkt yavru kediyi alır, koşa koşa çıkardım oradan" diyor.. "Haydar Dümen de öyle yapardı ama kıvırmış" diyor hatta..
İlahi Ömür?.
Şimdi sen bana cevap ver..
Yangın her tarafı sarmış.. Sen ahşap evin daracık odasındasın ve yaşam için birkaç saniyen var. Aşağıda çarşaf açmış komşuların tepesine çatıdan yanar ahşaplar düşüyor. Onların da birkaç saniyesi var çünkü, kaçmak için..
Tam atlayacakken, kenarda yavru kediyi görüyorsun. Ya içeri koşup onu camdan aşağı fırlatacak ama sen yanacaksın, ya da atlayıp hayatını...
Hangisini yaparsın?.
Üstelik sen Mona Lisa gibi bir insanlık mirası, dünya durdukça durması gereken bir eser de değilsin. Seçimin çok kolay olmalı..
Bu soruyu sormam bile hata ya?.
Gene de cevap ver, ama..
Yavru kediyi mi, canını mı?.

***


Atatürk'ten bir anı...

Öğretmenler Cemiyeti Ankara'da bir kongre toplamıştı..
Birkaç kadın öğretmen, salonda onlara ayrılan yerlere oturtulmuşlardı.
Açış konuşması için gelen Mustafa Kemal salonu görünce kızdı.
"Kimmiş Muallimler Cemiyeti reisi? Çağırın onu!" diye bağırdı.. Mazhar Müfit Bey koşarak geldi.
Gazi, gürleyen bir sesle ona çıkıştı..
"Siz Muallimler burada ne yapmışsınız ? Ne ayıp şey bu?" Mazhar Müfit şaşırdı. Gazi, ayni tonda devam etti..
"Olur şey değil, olur şey değil!" Mazhar Müfit Bey, ne diyeceğini şaşırmış bir halde cevap vermeye çalışırken Gazi gene bağırdı..
"Bırak bırak!. Ben her şeyi biliyorum. Toplantıya öğretmen hanımları da çağırdınız. Fakat onları niye ayrı sıralara oturttunuz?
Sizin kendinize mi itimadınız yok, Türk kadınlarının faziletine mi ? Bir daha öyle ayrılık gayrılık görmeyeyim, anladınız mı?"

***


SEVDİĞİM LAFLAR
Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin!.
Mustafa Kemal ATATÜRK

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA