40, gerçekten kırk yıllık dost Ertan Birinci'yi aradım dün. Kıbrıs'ın adı gibi gerçekten birinci televizyoncusu ve gazetecisidir..
"Neler oluyor oralarda" dedim. Neler olmuyormuş ki..
"Kıbrıs olarak kapalıyız" dedi ve başladı, anlatmaya..
*
Corona sonunda ambargo izolasyon falan dinlemedi, geldi ve dünyanın tanımadığı KKTC'yi hem tanıdı, hem de sarstı..
13 Mart'tan beri KKTC bu virüs ile savaşıyor...
Şu anda KIBRIS olarak KAPALIYIZ!.
Adamızda ilk coronavirüsü, Salamis Bay Otelde kalan, yaşları 65 yaş üstü bir Alman grubunda görüldü ..
Karı koca 2 kişi ilk vaka olunca otelde kalan yaklaşık 500 Alman turist karantinaya alındı.
Sonra Londra'dan gelen 2 vatandaşımız bu virüse yakalandı..
Cumhurbaşkanı ve hükümet derhal harekete geçtiler.
Başkan Olağanüstü Hal istedi .. Hükümet ise etkin önlem alma yolunu seçti ve sadece marketleri, benzin istasyonlarını, bankalar, eczaneler ve maliyeyi açık tuttu. Güney'le tüm sınır kapıları kapandı. Türkiye ile uçak seferleri durdu. Mağazalar kepenkleri indirdi.
Okullar, üniversiteler, herşey sonlandı.
Üniversiteler dijital dünyada eğitime geçtiler.
Herkes evine girdi.
Ama Hıncal ağbim, Kıbrıs Türkü'nün dayanışması süperdi...
Malpas, Palm Beach, River Side gibi en lüks oteller karantina otelleri oldu...
Bizim yönetimimizde olan Girne'deki Büyük Anadolu Oteli'ni de Sağlık Bakanlığı'nın hizmetine sunduk.
Müthiş bir yardım kampanyası başladı. İş adamları zorda kalan insanlara, işçi ailelerine gıda başta, ihtiyaç maddeleri ulaştırdılar.
Les Ambassadors Otel'in sahibi bir iş adamımız 50 bin dolarlık test kitini KKTC için satın aldı. İktisat Bankası'nın sahibi kendi kullandığı özel uçağı ile bu acil tıbbi malzemeleri Türkiye'den aldı getirdi.
İngiltere'de okuyan üniversite öğrencisi 500'e yakın genç, turizm şirketi sahibi iş adamımız ve hükümetimizin iş birliği ile getirilip karantinaya alındılar .
Hıncal ağbi, tüm oteller kapandı.
Karantinada olan o son turistleri de, aralarında hasta olup iyileştirdiklerimiz dahil dün özel uçakla Almanya'ya gönderdik.. Şu an virüs ile mücadele eden 2 Alman kaldı.
Merkel bile almamıştı kendi vatandaşlarını ve bu KKTC, o Almanları 14 gün burda karantinada tuttu....
Tabii, vaka sayısı şu an bizde de artıyor. Otelde onlarla temas eden yeni vakalar da var.
Geçtiğimiz gün de bir başka trajedi yaşadık Akdeniz'in ortasında küçük bir teknede Rum kesiminin girişlerine izin vermediği 70 çocuk 185 Suriyeli mültecinin gemileri Karpaz yakınlarında yan yatınca onları ölümden kurtaran KKTC Sahil Güvenlik ekipleri oldu. Bir spor salonuna yerleştirildiler.
Halkımız hemen onlara yardım etti. 2 saatte yiyecek giyecek yardımı yağdı. Şimdi hepsi iyi.
Tabii her yer kapalıyken, sağlık çalışanları gibi medya çalışanları da görevde.
Biz de Kıbrıs Genç TV olarak asgari personelle, azami hizmeti vermek için çalışıyoruz .
Haber montajı ve haber okumayı bile evden yapıyoruz.
Personel ve aileleri için her Türlü sağlık önlemini aldık. "Önce sağlık" dedik ve "Hayatı eve sığdırdık!."
***
Teşekkürler Bekir!.
Coronavirüs günlerinde en güzel yazıyı, kansere karşı yıllardır müthiş bir mücadele veren Bekir Coşkun yazdı. Onun yaşadıklarının yanında Coronavirüs nezle gibi kalır..
Onun için siz de okuyun istedim..
Teşekkürlerimle, okurlarıma sunuyorum, Bekir Dostum!. Can kardeşim.
*
Sabahları ilk güneş perdenin arasından içeri süzüldüğünde, korkularendişeler dünde kalsın...
"Düzelecek" deyin...
Mutfaktan gelen çaydanlığın tıkırtısı, kızarmış ekmeğin kokusu yıllarca eksik olmasın, dileyin...
Bir küçük belanın dünyayı esir alacağını, illa ki bizim canımızı yakacağını düşünmeyin...
Hiçbir aşının, ilacın, çarenin olmadığı çağlarda kolerayı, vebayı, tifoyu, veremi yok eden insanoğlu, bu zıkkıma teslim olacak değil...
Sevdiklerinizi uzaktan gözlerinizle öpün...
Güzel sözcüklerle yüreklerine sarılın...
"Kimseye bir şey olmayacak" diyerek, gülücüklerle evinize çiçekler serpiştirin...
Dileyin:
Kader hiçbirimizi sevdiklerimizden ayırmasın...
***
Orta Asya'dan, günümüze..
Bir şaman öğretisi şöyle der :
"Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz...
Nehirler kendi suyunu içemez...
Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez...
Güneş kendisi için ısıtmaz...
Ay kendisi için parlamaz...
Çiçekler kendileri için kokmaz...
Toprak kendisi için doğurmaz...
Rüzgar kendisi için esmez...
Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz." Doğanın anayasasında ilk madde şudur...
Her şey birbiri için yaşar..
Birbiri için yaşamak, doğanın kanunudur..
Eski çağlardan süre gelen bir anlayıştı bu..
Bütünlüğü anlatırdı..
Özü iki cümleydi..
"Ben biz olduğumuz zaman ben olurum." "Ben, ben olduğum için sen, sensin."
***
Beyaz Sayfalar!..
Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) başta tüm dünya uzmanları, coronavirüsün gazeteler yoluyla yayılmadığını ilan etti. Çünkü virüs gazete kağıdında yaşamıyor.
Buna rağmen Sözcü gazetesi "Halkın sağlığını düşünüyoruz" başlığı ile, gazeteyi "beyaz" iki yaprağın arasına koydu.
Böyle olunca el değmiyormuş, ne matbaada, ne dağıtımda..
Açıklama nerde yapılıyor peki?.
Güya beyaz ilk sayfada..
Bu saçmalıkla yapılmak istenen şey okuru korkutup, rakip gazeteleri almamasını sağlamak. Kağıt masrafı dışında "sıfır" maliyetli dört güya beyaz sayfa ile diğer gazetelerden tiraj çalmak..
Sözcü'ye yakışır mı bilmem.. Önceki gün yukardan aşağı bana takılan Soner Yalçın dostum, iki sütun değil, iki satır bu ayıba değinir mi? Onu da bilmem.
Bildiğim bir ara Amerika'da bazı yerel gazeteler beyaz sayfalarla çıkmış ve bayağı satmışlardı.
Jimmy Fallon anlattı. Ondan dinledim.
Efendim coronavirüs patlak verince, Amerikan halkı marketlere saldırmış, depolamak için. İlk tükenen şey de tuvalet kağıdı olmuş. Batı ülkelerinde olduğu gibi Amerika'da da bizdeki "taharet musluğu" yoktur. Onlar tuvalet kağıdı ile temizlenip çıkarlar.
Marketlerde tuvalet kağıdı kalmayınca nasıl temizlenecek millet!.
Uyanık bazı gazeteler çareyi böyle bulmuş.
Beyaz sayfalar eklemişler gazetelerine ve duyurmuşlar!.
"İşte size bedava taharetlenme kağıdı!."
***
Fener farkı mı?.
Dünyaca ünlü teknik direktör Fatih Terim, coronavirüs testi pozitif çıkar çıkmaz, kendisi açıkladı..
Tedavisine başlandığını söyledi.
Ardından Galatasaray İkinci Başkanı Abdürrahim Albayrak ve yönetici Mahmut Recevik hastalandıklarını kamuoyuna duyurdular.
Dünya medyası, özellikle Fatih Terim haberini büyüttü.
Fransa, İtalya ve İspanya'nın spor gazeteleri başta, pek çok Avrupa gazetesi Terim haberini yazdı.
Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, kendisine yapılan testin negatif çıktığını ve ikinci testi yaptıracağını açıkladı.
Bu coronavirüs ve Galatasaray..
Peki Fener farkı ne?.
Kulüpten yapılan resmi açıklama..
"Bir futbolcumuz ve bir görevlimizde coronavirüs tespit edilmiştir." Hepsi bu.. Kim bunlar, belli değil. Saklanıyor.
Başkan Ali Koç ve yöneticiler, hem de iki elemanları "pozitif" iken test yaptırmışlardır mutlak.
Peki sonuç ne?.
O da saklanıyor.
Galatasaray'da her şey açık. Fener'de her şey gizli..
Farkı görüyor musunuz?.
Bu farkı yaratan da, Galatasaray değil, bizzat Fener'in ta kendisi..
***
Sevdiğim Laflar
"Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif almayı değerli kılan."
Bernard Shaw
Tebessüm
Televizyon seyrederken birden hapşırdım. Köpeğim bana sert sert baktı.. Kalktı ve yatak odasına yürüdü. Şimdi, coronavirüs sona erene kadar, haberleri izlemesi yasak!.