Biz 65 yaş üstündekiler eve kapandık. Altındakiler de artık zorunlu olmadıkça çıkmıyorlar.. Yani hemen herkes evinde.. Hemen herkes evde olunca da, televizyon tek ortak eğlence aracı haline geldi.
Şimdi, özel kanallara hiçbir lafım yok.. Onların çoğu zaten yaşam mücadelesi içindeler.
Ama benim bir de kamu televizyonum var.. Anayasa ve yasalar gereği, benim yaşam düzeyimi geliştirmek, bana yardımcı olmakla görevli. Bu görevini yapmak için benden vergi alıyor. Yani benim paramla yaşıyor. Şu anda yazdığım bilgisayarın kullandığı elektrikten, çalışma odamı aydınlatan ışığa, ütüden, fırına, çamaşır makinesine kullandığım her elektrik zerresinden vergi alıyor.
Bunun üstüne reklam da alıyor.
Yani, adil olarak bakarsak, özel kanallarla haksız rekabet içinde. Çünkü özellerin böyle bir devlet geliri yok.
Sadece reklamla yaşıyorlar.
Ama bu "haksız rekabet" durumu aslında adil. Çünkü TRT kamu görevi yapıyor. TRT benim için var.
Bana yararlı olmak, böyle günlerde bana moral vermek, kendimi iyi hissetmemi sağlamak için var.
Ben vergilerimle desteklediğim için "Reyting" derdi, tasası da yok!.
Yani Sayın Başkanım, TRT, hele bu özel "Evde kal" sloganlı günlerde, "Özel görevli!." Özel görevi ne?.
Eve kapanmış halk kesimini oyalamak. Moralini yükseltmek..
Eğlendirmek ve neşelendirmek..
Peki TRT'yi, tüm kanalları ile TRT'yi yönetenler, bu özel günler için bir araya geldiler mi?.
"Bu koşullarda ne yapabiliriz" diye konuştu, tartıştılar mı?.
Ne gezer..
Çünkü, açın bakın..
27 Mart 2020 programları ile 27 Mart 2019 programları arasında fark göremeyeceksiniz.
Biz bambaşka bir yaşama girdik.
Eve hapsolduk. Gazete ve tv'lerimiz ve de sosyal medyamız sayesinde, çoğunluğumuz kötümser, ama nerdeyse hepimiz ekrana bağlıyken, yayınlar eski tas eski hamam..
Benim yaşamım eski tas eski hamam değilken, nerdeyse A'dan Z'ye değişmişken, benim paramla kurulan, bana hizmet için benden her yıl milyarlar alan TRT'de bu çekilmez ve izlenmez yayınlar, normal mi?.
Hadi TRT1'i geçtim. TRT2 zaten belli bir eğitim kesiminin üstü için kuruldu. Doğru seçim ve doğru işler yapıyor.
Ama mesela boş vakitlerimde açtığım TRT Müzik kanalı, evde kapalı kalan tüm aileyi bir araya getirmek, onlara ortak bir şeyler izletmek, hazır herkes evde kapalı iken, dededen toruna tüm aileyi ekran başına toplayacak, hepsini birden eğlendirecek, neşelendirecek ve aile birliğini sağlayacak eğlence programları yapmayı düşünüyor mu?.
Aile en küçük sosyal topluluktur.
Duygusal topluluktur. Ayni şeye üzülen, ayni şeye gülen..
Peki TRT, hazır ekran başındayken bizi aile yapmayı düşündü mü?
Hayır.. Asla.. Hiç düşünmedi zaten..
Ama yayınladıkları mesela "Hey Gidi Günler Hey", mesela "Siyah Beyaz" mesela "Dün Gibi" programlarında eski TRT'nin ellerinde bugünkü teknolojiler ve bugünkü arşiv yokken üstelik yaptığı "aile eğlence programları"ndan parçalar var..
"Aile" Sayın Başkanım..
Sizin en çok üzerinde durduğunuz, kutsal saydığınız ailenin her bireyi, günümüzde ayrı tellerden çalar ve ayrılır parçalanırken, her telden eğlenceyi içeren ve ailenin tüm bireylerini ekran başına toplayan eski program örnekleri bugün niye yok, TRT'de?.
Çünkü TRT'de sizi dinleyen yok. Çünkü TRT'de yasal ve anayasal görevini bilen yok.
TRT Müziği yönetenler, hiçbir şey yapamıyorlarsa, ellerinden bir şey gelmiyorsa, depolarında bir hazine var. TRT Arşivi..
Açsınlar o arşivi.. Utanmasınlar, seçsinler ve eski eğlence programlarını, komedyenleri, popçu, türkücü, şarkıcı ve harika sunucuları ile tekrar yayınlasınlar.
Bu kadar basit, Başkanım..
Bu basit şeyi bulmak için "Halkı, aileyi düşünmek" yeterli.
Ama bunlar düşünmüyorlar, Başkanım.
CİMER'e değil, vaktin darlığı ve konunun müstaceliyeti yüzünden, doğrudan size baş vurmak zorunda kaldığım için özür dilerim.
"Aile Birliği" düşüncesine nasıl yürekten bağlı olduğunuzu bilmek cesaretimi arttırdı.
Bağışlayın.
En derin Saygılarımla Başkanım.
Hıncal Uluç
Vatandaş.
***
Kimdir Bunlar?.
Hasan Basri Beken hazırlamış.. Dostum Abdullah Kiğılı da bana yolladı.. Evlerinden çıkmaları yasaklanan ve sokakta rastlanırsa hor görülen bizleri, 60- 80 yaşındakileri anlatmış "Kimdir bunlar" diye.. Beken'in yaptığı bir video gösterisi ama, gösteriye gerek yok.. Sözler önemli.. Onun için aynen buraya aldım. Herkes, hepiniz, okuyun diye..
60-80 yaşındakiler...
Düşündünüz mü hiç..
2020 yılında
Coronavirüsü ile hatırlanan
15-25 yaşların da iken de
En çok tehlike de olan.
Bu nesil...
Gelin..
O nesilden söz edelim..
Bizi bizden dinleyin.
Sonra ne derseniz deyin!
1940 ile 1960 yılları arasında
Bu dünyaya merhaba demiş
En genci 60,
En delikanlısı 80 yaşında!
Hâlâ 18'lik ideallerinin
Peşinden koşan hesapsız bir nesil!
Okulda ABD tarafından
Süt tozu içirilerek beslenmiş.
Bir garip nesil..
Bırakın renkleri resimleri
Pek çoğunun hiç resmi bile
Olmamış...
Hiçbiri kreş, dershane,
Özel okul görmemiş...
Üstelik hepsi..
Verem, tüberküloz, kızamık gibi
Pek çok bulaşıcı hastalıkları da
Görmüş bir nesil..
Bunlar..
Profesörlere ders verecek kadar
Bilgi sahibi olan tuhaf nesil..
Harp görmüş, darp görmüş..
Baskı, çatışma görmüş..
İhtilallerden, muhtıralardan,
Girişim ve ayaklanmadan
Sağ salim paçayı yırtmış...
En az 10 ekonomik krizden
Nasibini almış... Ama yılmamış...
Tecrübe abidesi
Yoklukla terbiye edilmiş.
Direnç abidesi bir nesil..
Bu nesil özel bir nesil.
Haklı ya da haksız birbirini
Vatan için katletmiş..
Vurmuş, vurulmuş..
Dövmüş, dövülmüş..
İftiralara uğramış bir nesil..
Bunlar..
O yılların Deli Tayları..
Bu neslin bir üretim harikası mı?
Yoksa üretim hatası mı olduğu..
Tartışılır ama..
Bu neslin istisnasız
Tamamı karşılıksız, hesapsız
"Bu Vatan"ı sevmiş..
1940 ve 1960 yılları
Arasında doğanlar..
Gerçekten özel üretim,
Kardeşlik ve paylaşma
Duygusu zirve yapmış..
Çok kitap okumuş,
En az liseyi bitirmiş,
Hayatı yaşayarak öğrenmiş
Bir çoğu okurken çalışarak..
Okul harçlığını çıkarmış..
Ne ailesine ne devletine
Ekonomik yük olmamış,
Geneli..
Bir baltaya sap olmuş. Ezilmiş..
Ama ezik kalmamıştır..
Eğilmemiş, el etek öpmemiş,
Aç yatmış, kuyruğu dik tutmuş...
Kan kusmuş, kızılcık şerbeti içmiş..
Şahsına münhasır
Özel bir nesildir..
Görevini, sorumluluğunu bilen..
Onuru için
Bir pireye bir yorgan yakan,
Öfkeli, hırçın bir acayip
Nesil bu..
1940 ile 1960 yılları arasında
Doğan bu dinazorlara iyi bakın,
Bu neslin..
Öfkesinden sakının.
Bunların kimi sokakta
Oyun arkadaşım,
Kimi ilkokul arkadaşım..
Kimisi de ömrümüzü adadığımız
Bir ideal uğruna
Mücadele vermiş yol arkadaşlarım..
Sizin evinizde bunlardan varsa
Onları korumaya alın..
Bunların nesli tükendi,
Üretimi sonlandı...
Neden bu nesil özel
Biliyor musunuz..?
Bu neslin üzerinden
Silindir gibi devlet,
Dozer gibi dünya milletleri
Ezdi, geçti...
Hayat bu nesli sınadı,
Öğüttü ama tüketemedi...
Bu çarktan kurtulabilen
Şükretmeyi, tevekkülü,
Sabırlı davranmayı, yaşamayı,
Yoldaşlığı, ülküdaşlığı öğrendi..
Hayatta kalmayı bildi...
Bu nesil, ihanetin acısını,
Dost hançerinin sancısını,
Son lokmayı paylaşmayı
Sadakati ve vefayı bildi...
Bu nesil..
Katı, aksi, deli, serttir...
Bir o kadarda merttir,
Hoş görülü ve merhametlidir.
Bu neslin...
Yaşarken öğrendikleri bilgi..
Kaybederken edindikleri
Tecrübe..
En büyük servettir.
Yani bu..
1940 ve 1960 yılları arasında
Doğan dinazorlar
Tam bir müzelik antika nesildir..
Onun için..
1940 ve 1960 yılları arasında
Doğmuş,
Hâlâ inadına yaşayan,
Ana, baba, amca, dayı, yenge,
Teyze, hala, dede,
Anneanne, babaanne...
Her neyiniz varsa değerini bilin!
Çünkü..
Bunlar elinizdeki son değerli
Hazinelerinizdir!
Oturun..
Onlarla konuşun, dinleyin.
Onlardan geçmişi öğrenin...
Sonra arar da bulamazsınız...
Çünkü onlar..
Yakın tarihin son canlı
Kaynak kişileri,
Her biri iki ayaklı,
Sözlü Yakın Tarih Kitabıdır...
Benden söylemesi!..
***
TEBESSÜM
Bugün Tebessüm kadim dost Ali Kestaneci'den..
Coronavirüs bir kesime kolonyanın abdesti bozmadığını, bir kesime de makarnanın gariban yemeği olmadığını öğretti.
SEVDİĞİM LAFLAR
"Bir insanın karakterini tanımanın en iyi yolu ne tip kişileri sevdiğine bakmaktır."
Jean- Jacques Rousseau