Dün yazmıştım. Dr. Mehmet Öz, Jimmy Fallon'un sunduğu Tonight Show'da bir kırmızı tablo gösterdi.
"Dr. Öz'ün Coronavirüs'ten Kurtuluş Tablosu!.."
Sonra "Bu tabloya internetten de ulaşabilirsiniz" dedi.
Ben ulaştım. İşte o tablo.. Aynen köşemde.. İngilizce bilenler okuyabilirler. Sayfayı hazırlayan tasarımcı arkadaşım dilerim okunacak kadar büyük koyar.
Ben İngilizce bilmeyenler için özetleyeyim.
***
Doktor, tablosunda, "Kurtuluş rehberi"ni beşe ayırmış. O sırayla yazıyorum.
"Yaşam Tarzı!."
1. Yeterli uyuyun. Günde 7 saat.
2. Düzenli egzersiz yapın. Gün aşırı yarım saati hedefleyin
3. Nefes aldığınız havayı geliştirin. Virüs nemli havayı sevmez. Nemlendirici cihaz kullanın. Havadaki parçacıkları emen filtreler kullanın.
4. Meditasyon yapın. Sessiz bir odada hiçbir şey düşünmeden, gözleriniz kapalı en rahat şeklinizde bir süre oturmak, bağışıklık sistemini güçlendirebilir.
"Hijyen!."
1. El sıkışmayın. El sıkışmak, yumruk tokuşturmaktan 10 misli fazla mikrop nakleder. Baş selamı ile yetinin.
2. Yüzünüze dokunmayı kaldırın. Coronavirüs çeşitli yüzeylerde 10 gün yaşayabilir. Parmaklar saatte düzinelerce defa ağzınıza, burnunuza, gözlerinize virüs taşıyabilir.
3. El yıkamanızı üç misline çıkarın. Nüfusumuzun sadece yüzde beşi ellerini su ve sabunla en az 20 saniye yıkıyor. En az yüzde 60 alkol içeren el sularını da kullanabilirsiniz..
4. Yüzeyleri dezenfekte edin. Silmek yerine dezenfekte eden spreyler kullanın. Yüzey, kurulamadan önce 3 dakika nemli kalsın.
"Hazırlık!."
Evinizde bazı esas şeyler yedekli olsun.
1. Tuvalet kağıdı. Sabun ve deterjan.
2. Rafta ve buz dolabında kalmaya dayanıklı yiyecekler.. İki haftalık 3. Reçeteleriniz el altında olsun
"Bağışıklık Desteği!."
1. Sebze ve meyve yiyin. Limon, çilek, böğürtlen, kivi gibi lifli gıdalar hemen bütün gerekli vitaminleri içerirler..
2. D Vitamini.. Günde 1200 ünite.
3. Grip aşısı yaptırın. Coronavirüs aşısı henüz yok, ama grip aşısı da genel bağışıklığı arttırır.
"Hastalanırsanız?."
1. Çinko hapı alın. Günde 80 mg.
2. C vitamini. Günde iki defa 250 mg.
3. Beta glucan.. Günde 250 mg
4. Eldeberry (Mürver/ Sambucol) 5 gün süreyle günde dört defa, şurup veya pastil)
***
Salgın ve inançlar!..
Okur Yüksel Durak diyor ki.. Hem de pek haklı olarak diyor ki..
"Salgın doğal.. Panik ve fırsatçılık şeytani. Sorulsa, Hiçbir şeyden korkumuz yok... Allah'tan başka. O'na da topu topu, Bir can borcumuz var.
Lakin gelince bir virüs, İsmi konunca; Corona... Karıştı çarşı, karıştı pazar, Kalmadı ne kolonya, ne makarna.
İmdi, Müslümanız diyorsak, İslam bizden utanır... Yok, İnsanız diyorsak, Babamız Adem utanır."
Yüksel Okur'a, Ahmet Hakan'dan başka itiraz eden çıkmaz sanırım.
Sevgili dostum Ahmet, Show TV Ana Haber sunucusu Ece Üner "Namaz 5 vakit, ahlak her vakit farzdır" lafından ne fitneler çıkarmış, kıza nasıl saldırmıştı geçen hafta da, kıyametler kopmuştu. Girin internete "Ahmet Hakan Ece Üner" yazın okuyun..
Yeri geldi, fikrimi söyleyeyim..
Ahmet!. Sen haksızsın. Hem de fena halde haksızsın. Bu lafı arkana alıp, laiklere saldırdın bir de.. Bu ülke anayasasına göre her Türk vatandaşı laiktir Ahmet.. Ben de laikim ve de Müslümanlığımı da, büyük din alimi, dedem Müftü Muharrem Efendi'den öğrendim.
"Namaz 5, ahlak her vakit farzdır" dinime de, laisizme de uygun bir laftır. Ne Müslümanı rahatsız eder, ne Yahudiyi, ne Hristiyanı, Budisti.. Ne de ateisti!.
Güzel, doğru, yerli yerinde laf kimi rahatsız eder, bir düşün!.
*
Bravo Tansu!..
Tansu Ceylan, Günaydın ekimiz yazarlarından. Bu eki çok eleştiriyorum biliyorsunuz. O zaman güzellikleri alkışlamam da farz oluyor..
Tansu Ceylan kardeşim, "Kadın kadına kavgada böylesi görülmedi" diye bir kocaman, resimli manşet haberi yazmış.
İki kadının kavgası. Biri ünlü, öteki değil. Böylesi durumlarda haber genelde tek taraflı ve ünlü aleyhine algı yaratacak şekilde yazılır. Öyle yazılırsa popüler olur, ama haber olmaz.
İki tarafı da anlatmadığı için haber olmaz..
Tansu olayda, "Ayağımı kırdı" diye itham eden kadını da, suçlanan ünlüyü de dinlemiş ve ikisinin sözlerini de ayrıntılı yazıp, bazı arkadaşlarımıza örnek olmuş.
Hem teşekkür, hem de tebriklerimi kabul et, Tansu kardeşim.
*
Biraz kendinden utan Cengiz!..
Cengiz Semercioğlu kardeşimin bana özür borçları artıyor.. Biraz utanması varsa dileyecek de..
Coronavirüs ilk başladığında, nerdeyse tüm medyamız, başta Cengiz bir panik havası yaratmak için ellerinden geleni yaptılar.
Kötü, en kötü haberleri, hatta sosyal medya palavralarını yazmak ve yorumlamak işe yarıyordu çünkü. Tiraj.. Reyting ve Sosyal Medyadan Tık..
Ben, her zamanki iyimserliğim içinde ve soğukkanlılığımızı muhafaza ederek, panik önleyici, sakinleştirici şeyler söyledim.
Almanya'da yaşayan doktor arkadaşımdan rakamlar naklettim.
"Bildiğimiz, hemen her yıl yakalandığımız, yani artık alıştığımız, umursamadığımız gripten, Dünya Sağlık Örgüt'nün (WHO) rakamlarına göre, yılda ortalama 400 bin insan ölüyor. Geçen yıl sadece Almanya'da 25 bin kişi, bu gripten öldü. Coronavirüs gribinden ölenlerin sayısı ise, şu an tüm dünyada dört bin bile değil. Yani paniğe gerek yok" dedim..
Cengiz, bu rakamlardan, örneklerden söz etmeden, benim amacımı zerre anlamadan, anlamazdan gelerek ağır suçlayan bir yazı yazdı. Mesaj attım..
"Saptırma.. Benim yazımın esası verdiğim istatistikler. Onlardan tek kelime etmeden saldırman ayıp. Bana bir özür borçlusun" diye. Tek satır yazmadı köşesinde.. "Hıncal Ağbi şöyle cevap verdi" bile demedi. Hürriyet okurları beni yaladı yuttu sanıyorlar yani.
Ama bana nasıl bilinç altı bir öfkesi varmış ki, salı günü bir daha saldırdı.
"Hıncal Uluç, ele talkını veriyor, ama kendi salkımı yutuyor"a getiren bir yazı daha kaleme aldı.
"Günlük hayatımızı eskisi gibi devam ettirelim diyen Hıncal Abi, baktım kendini eve kapamış, kitap okuyor.."
Yani ikinci "Çamur at, izi kalsın" saldırısı..
Hafta sonu evdeydim çünkü, hem cumartesi, hem pazar günü, üçer süper lig maçı arka arkaya idi. Saat 14.00'te başlayıp, gece 22.00'ye dek devam eden.
Hem köşesinde, hem de televizyonda, spor yazan ve konuşan, ayrıca spora çok meraklı bir gazeteci olarak zaten hemen her maçı izliyordum. Yani Cengiz'in saptırdığı hafta sonunda gene normal hayatımı yaşadım.
Sana salı günü ne yaptığımı anlatayım mı Cengiz?.
Sabah işe gittim, her iş gününde olduğu gibi. Evde bilgisayarım da var, Ipadim de.. Ama ben yazılarımı hep gazetemde yazarım. Eve iş getirmem, işi de eve götürmem. İlkemdir. Öğleden sonra da Metro City AVM'ye gittim.. Manikür ve pedikür yaptırdım. Bir iki mağazaya girdim çıktım. Purocuma uğradım.
Sonra eve döndüm.
Bizde her hafta sonu cumartesileri, yeğen Zeynep'te "Aile ve dostlar brunchı vardır. Mutfağa da ben girerim. Kahvaltı için iyi marifetlerim vardır. Zeynep ve eşi Tolga, hafta sonu Kartaltepe'ye snowboard yapmaya gittiklerinden, brunchı yapamadık. Salı akşamı ben onları bize davet ettim bu defa.. Ercan bir güzel çilingir sofrası hazırladı. Keyifle, neşeyle birlikte yemek yedik. Gittiklerinde saat onbire geliyordu..
Hadi adamsan bunu köşende yaz. "Hıncal ağbimden iki defa özür dilerim. Ona haksızlık etmişim" de de, görelim boyunu..
Bak Sevgili Cengiz,
Tüm bu saptırma ve iftiralarına sebep olan yazımdan o bölümü aynen bir defa daha yayınlıyorum ki, doğru dürüst oku, doğru dürüst anla ve doğru dürüst yorumlayıp, adam gibi özür dile..
***
***
3 Mart'ta yazdığım bu yazı, geçerliliğini hâlâ sürdürüyor. Günlük iş ve sosyal hayatımı "Devletime inanarak ve alınan önlemleri dinleyerek sürdürüyorum.
Ne paniğim var, ne de evde tek başına oturup kötü düşüncelere saplanma ve karalar bağlama eğilimim..
Tamam mı?.
Anladın mı?.
*
TEBESSÜM
- İnsanları nasıl merakta bırakırsınız?.
- Yarın söylerim.
*
SEVDİĞİM LAFLAR
Ayakta kalmasını bilen insanlar için kaybetmek büyük bir mesele değildir.
Charles Bukowski