Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Bir öfke depremi yaşıyorum ki...

Hafta sonu Ankara'ya gittim biliyorsunuz..
Asker arkadaşım ve sonra damat Fethi'nin 80'inci yaş günü.. Aile toplanacak, nasıl mutlu anlar yaşayacağız.. Yaşadık da.. Ama.. Ama işte o deprem..
Bir hüzündür karıştı ki mutluluğumuza hepimizin..
Ateş düştüğü yeri yakarmış.. İmkanı mı var, kışın ortasında en yakınlarını kaybedenlerin acısını aynen yaşamanın..
İmkanı var mı, enkazın başında, o enkazın altında kalan anne, baba, kardeş, çocuklarını bekleyenlerin hallerini aynen hissetmenin..
Bizimkisi, orada, o enkazın altında, içinde, yanında olanların milyonda biri değil.. Bu yüzden "Acı" bile diyemedim de "Hüzün" sözcüğünü seçtim zaten..
İlk deprem haberleri ve görüntüleriyle başlayan hüznüm, gelişmeleri izledikçe öfkeye dönüşmeye başladı..
Bir yanda siyasiler..
Yahu böylesi ulusal bir felakette, her ama her türlü ayrımcılık unutulur.. Unutulmalı..
Böylesi ulusal bir felakette ki, bu deyim bile yanlış.. Ne demek "Ulusal?." Depremden iki insanı ellerini kanatırcasına enkaz kazıyarak çıkartan Mahmud Suriyeli değil mi?.
Bir "İnsanlık" afeti yaşıyoruz.. Hepimiz de insanız değil mi?. O zaman "Bir"iz.. Bir olmamız gerekir.. Ama öyle olduk mu, olabildik mi?.

*

Bir yandan bu İnsanlık Afeti'nden anında oy çıkarma çabasına düşen siyasiler..
Öte yandan, bu İnsanlık Afeti dalga dalga yurdu sararken, utanmadan, sıkılmadan, yüzleri kızarmadan puan evet evet.. Puan hesabı yapan güya "Spor" adamları.. Sporun da, insanlığın da yüz karaları..
Ve bunlar kulüp başkanı, iyi mi?.
Biri felakete uğrayan Malatyaspor Kulübü Başkanı Adil..
Öteki, "Önce Fener, sonra Türkiye" diyecek kadar gözü dönmüş fanatik, - Ne yazık ki- Fenerbahçe Kulübünün Başkanı Ali..
Çıldırdım, inanın çıldırdım açıklamalarını duyduğum zaman..
Malatya'da deprem olmuş.. Binalar yıkılmış..
Ölüler, yaralılar.. Ambülans, itfaiye sirenleri..
Artçılar devam ediyor.. Sallanıyor durmadan Malatya..
Federasyon en doğru kararı vermiş.. Bu artçı sarsıntıların devam ettiği, acıların bire bir yaşandığı yerlerdeki tüm maçları ertelemiş. Bunların arasında, Malatya- Trabzon maçı da var..
..Ve ertelemeye ilk isyan eden gevrek gevrek federasyona saldıran Malatya Başkanı Adil..
Efendim, Federasyon Trabzon'un kulu ya..
Trabzon'u da devlet himayesine almış ya.. Hani Trabzon Stadı'ndaki locaları devletle iş yapan müteahhitlere zorla aldırtan devlet.. Eveleme geveleme itham ettikleri Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak.. Allah'tan yakından tanıdığım, güvendiğim, inandığım bir insan da..
Malatya'nın gevrek Adil'i, "Trabzon üç gün evvel 120 dakikalık kupa maçı oynamıştı.
Üstelik sarı kart sınırında 4 adamı vardı.
Biz onları böyle kolay lokma yakalamıştık.
Federasyon maçı erteleyip, Trabzon'u kurtardı.
Malatya erteleme falan istemedi" dedi..
O der demez de Fener'in Ali'si sazı aldı eline..
Düşünün.. Orada bir insanlık dramı, faciası yaşanıyor. Binlerce insan, yaşlısı, hastası, çocuğu, eksi 10 derecede sokakta yatıyor..
Enkazlardan hâlâ canlı, ceset, insanlar çıkarılıyor..
Durmadan artçılarla sarsılıyor, Malatya...
İnsanlar "Can", bu Ali de "Puan" derdinde..
"Gelecek hafta bizim Trabzon'la maçımız var. Trabzon'un ceza sınırında dört adamı vardı. Bunlar "Zorlu" hakemlerimiz sayesinde dördüncü sarı kartları görecekler, cezalı duruma düşecekler, biz de onları kolay yenecektik.
Trabzon'un emir kulu Federasyon onları kurtardı.." Yahu bu ülkede bu federasyon kulluk yapıyorsa, sadece Fener'e yapıyor.. Hele de Zorlu toplantısından sonra.. O toplantı ardından ilan edilmiş hakemler aniden değiştirilmedi mi?. Yeni atananlar maçı Beşiktaş'tan alıp 3 puanı Fener'e hediye etmediler mi?.
O Zorlu toplantısından sonra bütün ama bütün Fener maçlarına, o eski, o eyyamcı hakemler atanmadı mı?.
Gençler ötekilere verilirken..
Güya MHK Başkanı Zekeriya Alp "Genç hakemlere güveniyor, onlara görev veriyorum" diyen Zekeriya Alp, Zorlu'dan bu yana Fener'e tek, bir tek, gördüğünü cesaretle çalan "Genç" hakem atayabildi mi?.
Fener'i hep, eyyamcılarıyla kollamadı mı?.
İşte o "Zorlu" hakemleriyle, Malatya maçında, Trabzon'un kolunu kanadını kırma hesapları yapan Ali'nin oyunu, bu erteleme ile döndü ve 6222 savcısının göz yummasıyla, savaş naralarını her hafta arttırarak atan Ali, bu defa, bütün yurtta, sportmen Fener camiası dahil bütün yurtta öfke ve nefret uyandıran açıklamasını yaptı..
"Ölenler, evsiz kalanlar, acılar yaşayanlar umurumda değil. Ben puanıma, ben şampiyonluğa bakarım" diye, devlete savaş ilan etti..
Dün bizim gazeteye baktım.. Aslında güzel bir yorum yapmışlar.. Adil'in gevrek olanını yerden yere vurmuşlar.. Ama ötekinin adı bile geçmiyor. "Fener yönetimi.." Yani Başkandan habersiz bildiri yayınlamış Yönetim öyle mi?.
Allah'tan Erman Hocam var..
Allah'tan kimsenin gözünün yaşına bakmayan, Zorlu toplantısını da ortaya çıkaran korkusuz Erman Hocam içimi soğutan her şeyi söylüyor ve yazıyor..
Dikkat ettiniz mi, Sevgili Okurlar?.
Fenerli Ali'nin soyadını yazmadım bu yazıda hiç..
O soyadına sevgim, saygımdan ve "Koç" dostlarımdan ötürü..
Vehbi Bey, nasıl ama nasıl dostumdu..
Nasıl sevişirdik.. Ne nasihatleri, ne hayat dersleri vardır bana..
Koç ailesinden kimsenin, ne devlet ne özelde, sporun başına geçmesine izin vermezdi.
"Niye" dedim bir gün..
"Sporun fanatikleri çoktur. Onlara kendini beğendiremezsin, Koç adına saldırırlar. Beğendirmek istersin, bu defa çukura sen düşersin.. Başkanlığın altındaki yere kadar gelsinler, mesele yok. Ama 'Birinci adam' olamazlar" demişti..
Ne haklıymış, benim sevgili dostum, Vehbi Bey!. O müstesna, o adam, o "İnsan" Koç!.
Onun adına gölge düşmesin diye "Koç" lafı etmedim öfkemi anlatırken..
Rahmi Bey emekli olunca, Holding'in başına geçen Mustafa Koç, çok yakın arkadaşımdı üstelik.. O da Fenerli'ydi kardeşleri gibi.. Ama o örnek, o sportmen bir Fenerliydi. At binmeyi çok severdi.
Fenerbahçe'nin Atlıspor dalı olmadığı için, Konkurhipiklerde Galatasaray armasıyla yarışırdı.
Öyle Fenerliydi Mustafa.. Galatasaray Başkanı Alp Yalman da, resmi sporcusuydu Galatasaray Binicilik Takımı'nın. Mustafa ve Alp, ayni forma için yarışırlardı.
Hemen her hafta sonu, Ayazağa'da Galatasaray Binicilik şubesinde buluşurduk.
Alp, Mustafa, ben.. Ne güzel günlerdi onlar..
O Mustafa'ya bakın, bir de güya kardeşi Ali'ye..
Biri "Galatasaray" adına yarışıyor. Öteki Galatasaray'ı "Düşman" ilan ediyor.
Ali'nin arkasına "Koç" yazmak içinizden gelir mi şimdi, o iki unutulmaz adam, o ışıklar içinde yatan Koçlar, Vehbi Bey ve Mustafa'dan sonra..
..Neyse..
Ankara'daki, mutlu aile birliktelerini geçtik.. Hüznümü bile yaşatmayan ve öfkeye boğanları anlatabildim sanırım..
Aileye sahip olmak, dünyanın en büyük mutluluğu.. O mutlu saatleri de anlatacağım yavaş yavaş..
Öfkem geçsin de..
Oy ve puan hesapçılarına öfkem geçmez ya..
Birazcık hiç değilse, dinsin de..

***


Bir deprem daha...

Ankara'dayken bir deprem daha duyduk.. Dünyayı sarsan bir deprem bu defa.. Kobe Bryant helikopter kazasında ölmüştü..
Bazı insanlar vardır, öyle ölümsüzdürler ki onları "Ölmez" sanırsınız..
Ama ölüyorlar işte..
Efsane 8 numaralı formasını Los Angeles Lakers emekli etmişti. Kulübün arenasında asılı dururdu. Sonra gene oynadı. 24 numara ile. Onu da gene erken emekli etti..
Formasını iki kere emekli eden basketbolcu olarak da tarihe geçti.
Günlerdir, o kadar çok şey söylendi ve yazıldı ki, "Galatasaraylı Kobe" için, artık lafı uzatmama gerek yok..
2008'de bir röportajında ettiği laflar aklıma geldi.. Buldum internetten gene..
"İyi vakit geçir. Hayat bir bataklığa düşmek ve cesaretini kırmak için çok kısa.
Hareket etmeye devam et. Devam etmelisin.
Bir ayağını diğerinin üzerine at ve gülümse. Devam et.." Zaman zaman kendisinin de kullandığı helikopter merakının sebebi de buydu.
"Hayat çok kısa.. İyi vakit geçir.." Los Angeles'ta çok yaşadım, iyi bilirim. Karadan hareket ettin mi, o kentte ömrünün yarısı yollarda, o onlarca, hatta yüzü geçen kilometresiyle tıkalı trafikte geçer. Kısa hayatta iyi vakit geçirmek için yolu hızlandırman gerek. Nasıl olacak bu?.
Helikopterle!." Normal bir yaşam, 70, 80'ler için "Kısa" diyordu Kobe.. 41'de gitti.. Kısacık.
Ama "İyi yaşanmış kısacık" diye kendimizi teselli edebilir miyiz acaba?:

***


Tarkan'ın benzin istasyonu!..

Dünya magazincileri, gazete olsun, dergi olsun, satmak için "Star" ararlar.. Bulamazlarsa yaratırlar.. Biz ne yapıyoruz?. Zaten bir avuç yıldızımız var, onları da yok etmek için çırpınıyoruz.
Bir yandan genç Star Aleyna Tilki'yi "Ona mı kaldık" diye linç et, öte yandan, yıllardır star olan ve tahtından ineceğe de benzemeyen Tarkan'ı yok etmeye kalk.. Sonra da otur merak et..
"Biz niye giderek daha az okunuyoruz yahu?." Günaydın ekimiz, yazarı, muhabiriyle hem de "Mega Star" Tarkan'ı hemen her gün topa tutuyor.
Şimdi de Mustafa Kaya kardeşim "Benzinci yapılırsa bir patlamada mahalle havaya uçar" demiş, Günaydın'da..
Sevgili Mustafa.. Gel bana, seninle aşağı inelim, kapıdan çıkıp, yokuş yukarı bir kaç adım gidelim. Ne var orda?. Hem de Barbaros Bulvarı gibi, İstanbul'un en yoğun trafik ve yerleşimli yerinin tam göbeğinde ne var ha?. Hem de 40 yıldır?.
Benzin istasyonu..
Yani, benzin istasyonu mahalleyi yok edecek tehlike ise, mertek gözümüzün önü, avucumuzun içinde duruyor, yahu!..
Yapma Mustafa..
Bu gazeteyi satmak için çırpınıyoruz..
Satmanın ilk şartı inandırıcı olmaktır. Benzinci komşusu olan binada 7/24 çalışırken, "Tarkan benzinci yapıp mahalleyi uçurmak istiyor" dersek, Sabah okurlarından hangisi inanır bize?.
(Bu yazı geçen hafta perşembe için yazılmıştı. Reklamlar bir yanda, benim gevezeliğim bir yanda kaldı, bugüne..
Özürler..)

***


TEBESSÜM
Bugün ne tebessüm edecek halim var, ne ettirecek.. Özürlerimle, sevgili okurlar..

SEVDİĞİM LAFLAR
"İyi vakit geçir. Hayat bir bataklığa düşmek ve cesaretini kırmak için çok kısa. Hareket etmeye devam et. Devam etmelisin. Bir ayağını diğerinin üzerine at ve gülümse. Devam et.." Kobe Bryant

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA