Süper Lig falan değil.. Tam da sözlük anlamıyla bir "Sahtekarlar Ligi" oynadığımız daha ikinci haftada ortaya çıktı.
Dünyada futbolcuların en çok yere düştüğü, düşmekle kalmayıp yerde kıvranarak vakit çaldığı, oyunu soğuttuğu ve oyun kurulmasını önlediği bir lig yaşıyoruz.
Ne yazık ki, bu utanmazlığı, bu ayıbı, Türkiye Ligi'nin marka değerinin sıfıra inmesini, Türkiye Futbol Federasyonu seyrediyor.
Bu sahtekarlığı bıçak gibi kesme yetkisi ve gücünü ellerinde tutan hakemlerimiz seyrediyor.
Hayatlarını bu ligi, ama sadece bu ligi "Spor" diye yazarak para kazanan spor yazarlarımız da sadece seyrediyor..
Seyretmekle kalmayıp, bir de ezeli "Skor" yazarları oldukları için sonuca göre, hele kazanan 3 büyüklerden biriyse, övgüler de düzüyorlar.
Geçen sene sırf "Belki utanırlar" diye "Haftanın Sahtekarı" ilan etmeye başlamıştım.
Bu sene daha ikinci hafta "Haftanın Sahtekarları" diye liste yapmam gerekti..
Her maçta, en az üç dört büyük sahtekar ve bu sahtekarları "Uyarı bile yapmadan" izleyen Hakemler ve teşhir etmeyen medyamız var.
Yutturdukları zaman, faul kazanıyorlar.
Zaman kazanıyorlar. Rakibe sarı kart aldırıyorlar.
Yutturamazlarsa, aynen devam. O zaman sahtekar, her türlü sahtekarlığı inatla ve ısrarla yapıyor.
İşte, Jehoviç.. Göztepe'de hayran kaldığım "Bu nasıl satılır" dediğim adam, bu hafta hem maçı sattı, hem de Malatyaspor'u..
İşte Ali Turan.. Karşısında da Adem Büyük.. Karşılıklı "Hokkabazlık şovu"na çıktılar. Oysa ikisi de fevkalade yetenekli, oyunu güzelleştirecek vasıf, fizik ve beyinleri olan futbolcular. Ama akılları fesadın emrinde, futbolun değil..
Bein, yakında bu rezil ligi seyredecek insan bulamaz. 410 milyon dolar değil, 410 kuruş kazanamaz hale gelir, ya batar, ya sözleşmeyi feshedip çeker gider.
Bu Sahtekarlar Ligi'nin transfer ücreti, maaş, prim, her türlü ödemeleri Bein'den alınan paralarla yapılan futbolcuları da aç kalırlar.
Yani bu sahtekarlar aslında maçları izlenmez hale getirerek kendi bindikleri dalı kesiyorlar, farkında değiller..
Uyaranları da yok..
U-ya-ran-la-rı yok!..
Çünkü dedim ya, federasyonun umurunda değil, hakemlerin umurunda değil.. Kulüp yönetimleri ve teknik adamları, tersine teşvikçi..
Medya derseniz?.
Güldürmeyin beni..
Türkiye Futbol Ligi batıyor..
Kurtarmak için, futbolu bilen, seven, zamanında profesyonel olarak oynayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a mı başvurmamız gerek.
Bu ülkenin bütün sorunlarının çözümü ille de Başkan'da mı bitecek!.
Kendi kendimize uçkurumuzu bağlamaktan aciziz. Başkanı zorla, adeta zorla her çözüme davet ediyor, "Aman gel, bak, düzelt" diyoruz.
Sonra da sıkılmadan itham ediyoruz..
"Diktatör!."