İstanbul'da felaket bir sinek var, yaz başından beri.. Gözle görülmeyecek kadar küçük ve sokması felaket.. İğne deliğinin etrafı beşibiryerde büyüklüğünde kızarıyor ve de nasıl kaşınıyor..
Tuzla'da durum facia.. Orda kızkardeşim oturuyor biliyorum. Tüm ev halkı ve konukları perişan oldular.. Bizim Alkent felaket.. Okurlardan mektup geliyor..
Avcılardan, Kanlıca'ya.. Sineğin ulaşmadığı yer yok..
Oturdum yazdım..
"İstanbul'un sahibi yok mu" diye..
İki gün sonra belediyeden gelmişler, ben evde yokken. Yardımcım Fatoş anlattı.
Bahçede kedilerin su içtiği yarım metre çapında 5 santim derinliğinde bir havuz var. Bir de ufak kase.. İkisinde de larvalar bulmuşlar. Yıkamış, temizlemiş ve ilaçlamış, tavsiyelerde bulunup gitmişler..
Belediye hakkında 1990'da bu köşeyi açtığımdan bu yana yüzlerce yazı yazdım.
Basın Bürosu'nda oturup benim vergilerimle maaş alan onlarca insanın kılı kıpırdamadı. Geçin başkanı, vekilini, ilgili müdürleri..
Bu defa hem de üç günde, ekiple evime gelmelerini alkışladım.
Okudunuz, bu köşede Başkan İmamoğlu'na da teşekkür ettim.
Hafta sonu apartman kapımda bir yazı..
Tepesinde uzun bir "Makam" tarifi..
"İstanbul Büyükşehir Belediyesi/ Sağlık Daire Başkanlığı/ Sağlık ve Hıfzıssıhha Müdürlüğü Vektörlerle Mücadele Hizmeti." Buradaki "Vektör" uçucu haşere anlamına geliyor.
Onlar yazmışlar.
Okuyorum.
Efendim Alkent'in başbahçıvanı Çakır Uzun, benim ev adresimi vererek, "Sivrisinek" ihbarı yapmış. Muammer Çelik adlı belediye personeli de gelmiş, sivrisinek tespit etmiş ve ilaçlama yapıp gitmiş..
Yani..
İmamoğlu'nun ve belediyesinin İstanbul'u saran bu yepyeni ve korkunç sinek umurunda değil. Çakır Ustanın ihbarıyla benim bahçeye gelip, sivrisinek ilaçlaması yapmış ve gitmişler..
Oysa!. Oysa!.. Bakın, benim yazıyı benim belediyem okumaz ve aldırmazken, dünyanın öbür ucundan, Los Angeles'tan gelen, Safter Yılmaz dostumun emailine..
"Sevgili Hıncal, Canını acıtan İstanbul'un "meçhul" dediğin sineği öldürücü "West Nile/ Batı Nil Sineği" olmasın? İlk olarak 2003'te Kaliforniya Eyaletinde görülen Uganda menşeli bu sinek şimdiye kadar 7 bin kişiyi şiddetli ateşle hastanelere yolladığı gibi 300 kişiyi de öldürdü. Geçen yıl 11 kişi bu sinekten öldü. Ondan önceki yıl ise 44 kişi.. Bu yıl bir kişi ölürken 2 kişi halen hastanede tedavi altında.. West Nile sineğinin soktuğu 150 kişiden sadece birinde virüsü etkili oluyor, bilhassa 50 yaş üzerindekiler etkileniyorlar.. Bu sinek ayrıca soktuğu kuşları da öldürüyor..
Kaliforniya Sağlık Ekipleri buldukları ölü kuşlarda laboratuvar araştırmasında "West Nile" sineği virüsüne rastladılar.. Her türlü haşerat ilacına bağışıklı bu sinekten korunmak için ne yapmak lazım dersen, Amerika resmi makamları "Kısa kollu gömlek veya şort giymeyin" diyorlar..
Gerisi şansa kalmış. Öldürücü Kongo Kenesine karşı bizim Sağlık Bakanı zamanında "Pantolon paçalarınızı çorabın içine sokun" demişti de, alay etmiştik adamla...
Bir de tabii dugun su birikintilerini kurutmak ve bölgede ilaçlama yapmak gerekli.. Ne diyeyim.. Galiba "West Nile" sineği Kaliforniya'dan sonra İstanbu'lu da vurdu..
Selam ve sevgiler, Safter.." Şimdi İstanbul'da ne var, kimsenin haberi yok. Kimsenin de umurunda da değil..
Atanmışlar, Vali ve onun İl Sağlık Müdürü, Seçilmişler ve onun Sağlık Daire Başkanlığı, şikayetleri dikkate almıyor.
İncelemiyor, araştırmıyor. Tek kelime açıklama yapıp, vatandaşı uyarmıyor.
Şikayet olursa, sadece o adrese gidip, şişirme bir ilaçlama yapıyorlar. Laf ola, torba dola..
Yahu benim bahçemde larva tespit etmişsiniz. Benim bahçe Alkent'te.. Tüm Alkent'in ilaçlanması gerekmez mi?.
Alkent Yönetimi uyarılmaz mı?.
Benim bahçede larva öldü, peki komşu bahçelerdeki larvalardan çıkan sinekler benim bahçeye giremez, beni sokamazlar mı?. Bu ne aptal mücadeledir?.
Ey İstanbul Valisi!.
Ey İstanbul Belediye Başkanı..
Bu gaflet uykusundan uyanın..
O benim paralarımla maaş alan İl Sağlık Müdürü ve Belediye Sağlık Daire Başkanı'nı dürtün..
Bu sineği araştırsınlar..
Nedir, kökeni nedir, mücadele yolu nedir, sokulan vatandaş ne yapmalıdır, bi zahmet açıklasınlar..
Açıklasınlar ki, her gece kaşıntılar içinde kıvranıp uyurken, ertesi sabaha sağ salim kalkıp kalkmayacağımızı da bilelim..
Sevgili okurlar..
Ben, Amerika'nın tavsiyesini tekrar ediyorum..
Bahçelere şort ve kısa kollu gömlekle sakın ama sakın çıkmayın.. Mümkünse içerde oturun.
Kaşınmaya karşı, eczacınıza danışın.
Bir şeyler verir.
Hürriyet'te bir "Uzman Doktor" tavsiyesi okudum..
"Kaşınan yeri kaşıyın. Rahatlatır.
Ama kaşırsanız daha çok kaşınır.." Şaka değil, aynen böyle demiş uzman.
Aynen böyle yazmış gazete..
Bu yöneticiler ve bu medya ile daha çok kaşınırız.. Talihliysek de, kaşındığımızla kalırız..