164.9 milyar dolar.. Bu 136 metrelik yatıyla Datça'dan Marmaris'e doğru giden ama açıklarda demirleyen Jeff Bezos'un serveti..
"164.9 diyene kadar, 165 diye toparlasana be adam" diyenleriniz olacaktır.
Olur!.
O ekleyeceğimiz 0.1 var ya, hani hesabı toparlayacak, işte o 0.1, tamı tamına 100 milyon dolar demek...
Adamın parasını onda birle toparlamak için 100 milyon dolar gerek yani, anlayın ötesini..
Babasından falan kalmamış.
Hepsini kendi kazanmış.
İnternet üzerinden kitap satmaya başlamış..
Bakmış iyi gidiyor, başka şey de satmaya başlamış..
Şimdi her şey satıyor..
"S-400 de satıyor mu?."
Valla yakında onu da satarsa şaşmam.
Parasıyla değil mi?. Rusya'dan alırken Amerika ile kavga etmektense, Bezos'a bir mail, bitti gitti!.
Bezos'un içinde spor salonu, sauna, Türk hamamı bulunan yatı, bir de Airbus Helikopter taşıyormuş.
Peki, nerdeyse 10 gündür Türkiye sahillerinde dolanan adam kıyıya çıkmış mı?.
Tek haber Datça Belediyesi'nden..
"Belki çay içmeye gelir!." Ne kadarı şaka bilmem ama, ama tümü acı gerçek!.
Siz Bezos'un yerinde olsanız, nerde yemek yerdiniz?.
İzmir'den çıkın.. Selçuk'a doğru.. Ki orda Hıristiyan dünyasının hac yeri antik Efes, Kutsal Meryem Ana'nın mezarı var. Ordan Mersin'e dek kıyı kıyı gidin ve bana tüm o sahil boyu bir tek Türk lokantası söyleyin.. Bezos olarak değil, Türk olarak..
Antalya'daki 7 Mehmet dışında bir, tek bir ünlü Türk lokantası var mı Akdeniz'de?.
Onlarca, yüzlerce de luxe otel, dünya güzeli muhteşem tatil köyleri.. Bunların hepsi, ama hepsi yerli, yabancı, Rus, İsrailli, Alman, Fransız, aklınıza ne gelirse turist dolu.. Turizm Bakanı, ETS Turcu Mehmet Ersoy iftiharla açıkladı.
"Doluluk yüzde 80.." Bu milyonla turist demek.. Peki milyonlarca turist ağırlayan Akdeniz sahillerinde nasıl ünlü restoranlar olmaz!.
Çünkü Cem Kınay'ın ülkemize armağan ettiği o yerel esnafı ve kalkınmayı sıfırlayan korkunç sistem "Her şey dahil" var ya..
Onun yüzünden, gelen turistlerin, kaldıkları otel ya da tatil köyü dışında ayak bastıkları tek yer, havaalanı..
Meydan.. Otobüs.. Tatil köyü.. 15 gün, ye, iç yat.. Sonra tekrar, otobüs, meydan!.
İşte Türk turizmi bu, tur bağlama şirketi patronu Turizm Bakanımıza göre..
Ben ilk 1961'de gittiğimde Antalya'ya 7 Mehmet diye minik bir esnaf lokantası vardı. Antalya'da da pansiyonlar..
7 Mehmet, kendini kentle geliştirdi.
Bugün, Konyaaltı'nda gidenin bayıldığı bir mekanı var.. Sonra..
Sonrası yok.. Kaç harika restoran açıldı, Antalya'da.. Hele o dünya güzeli Kaleiçi'nde ne masraflarla ne dükkanlar.. Hiçbiri yaşamadı. Çünkü turist, akşam yemeğinden sonra, sabaha kadar içip zıbarıyor, otelinde..
Sabaha kadar içkiler bile bedava..
Niye çıksın dışarı, deli mi?.
Antalya'da dünya çapında bir müze var. Tarih hazinesi..
Giden yok. Dünyanın en güzel akvaryumlarından biri var. Giden yok.. Silyon var.. Binlerce yıllık tarih.. Rafting ve trekking alanı.. Duydunuz mu?.
Perge var.. Side var.. Manavgat.. O muhteşem şelaleler var.. Giden yok..
Aspendos var yahu.. Festivaliyle Aspendos..
Giden yok ki Aspendos'a..
Ne belediyenin umurunda, ne de otel, tatil köyü yönetimlerinin o festival..
Üç kişiye oynuyorlardı o tarihin içinde..
Üst yarısını kapattılar, kalan yarısı bile dolmaz oldu. Bu mudur turizm, Sayın Bakanım!.
Oteller yüzde 80 dolu..
Peki kaç dolar bırakıyor, adam başına o yüzde 80!.
Adam ailesiyle Köln'de kalsa, harcayacağı paranın yarısıyla Antalya'da, uçak da dahil tatil yapıyor.
Benim ülkemi tüketiyor, karasıyla, deniziyle..
Bu mudur, turizm!.Ülkeyi bedavaya satmak mı?.
Tur şirketleri komisyonunu alıyor. Otelci rekabet yüzünden iyice düşen fiyatlara rağmen, hiç değilse dükkanını kapamıyor..
Peki yöre esnafı..
Kan ağlıyor. Yerinde sayan mutlu.
Kapanan tonla..
Bezos'un geldiği Datça'dan, Mersin'e dek, güneş, kum, doğa, tarih, kültür cenneti Türk Rivierası'nda bana bir, tek bir ünlü yer söyleyin de görelim..
Bir de gidin İtalya, İspanya, Fransa sahillerine.. Nereye gideceğinizi şaşırırsınız.
Tatiliniz yetmez..
Ben St. Tropez'nin kırmızı tenteli Cafe Senequier'sinde, yanında onun 200 yıldır ünlü kurabiyesiyle bir kahve içmek için eşek yükü para verdim.. Dönünce de kasıla kasıla yazdım, "Le Senequier'yede oturdum" diye..
Hadi söylesin biri bana, Selçuk'tan Mersin'e "Ben oraya gittim" diye anlatacağım bir mekan, bir dükkan!.
Turizm kelleleri değil, o kellenin cebinden dökülen dolarları, Avroları saymaktır, Beyler!.
Yerel gelişmeyi, yerel esnafı öldüren "Her şey dahil" sistemine bir çare bulmaktır, turizmi yönetmek!.
Aranıyor..
Bir "Yönetici" aranıyor!.