Dostlar, haftalardır "Nereye gidiyorsun" diye soruyorlar..
Hiçbir yere!.
Ben sıcağı sevmem.. Deniz, kum ve güneşle işim yoktur.. Buna rağmen yıllarca Antalya ve Bodrum'a gittim her yaz..
Neden?. Otel lobisinde, klimalı salonlarda geçen gündüzlerden sonra geceleri çıkmak ve dünya güzeli festival etkinliklerini izlemek için..
Antalya'da Aspendos, Bodrum'da Kale içi Bale ve Turgut Reis Marina'daki harika klasik müzik festivalleri için. Dünya çapında etkinlikler yapılırdı, harika programlarla.. Ben de orada olurdum tabii.
Ne yazık ki, o festivallerin hepsinin içine tükürüldü. Hiçbiri kalmadı.. Benim de o kalabalık ve sıcak "işkence" odalarına gitmem için sebebim kalmadı..
İstanbul boş.. İstanbul rahat ve İstanbul geceleri, birine giderken, aklında öbürü kalan etkinliklerle dolu..
O zaman ne işim var, beni paramla rezil edecek yerlerde..
İşte İstanbul hafta sonum..
Üç gece.. Üç harika konser!.
İlki cuma.. Açık Hava'da Nilüfer..
İkincisi cumartesi.. Beylikdüzü Yaşam Vadisi'nde Balkan Paradise Caz Orkestrası..
Üçüncüsü pazar.. Gene Açık Hava Zülfü Livaneli..
Nilüfer'i 1970 yılında, daha 15 yaşında çocukken, Altın Mikrofonu kazandığı gece tanımıştım Açık Hava'da.. Bizim çocuklar, Modern Folk Üçlüsü, yani Doğan, Ahmet ve Selami jürideydiler.. Ben menecerleri Hıncal da kuliste..
Çok sevdiğim sanatçılardandır, o gün, bu gün.. Hiçbir konserini kaçırmam..
Cuma gecesi de harika şarkılar söyledi ama, gecenin tümü için "dört dörtlük" demem zor..
Yıllarca içindeydim bu işin..
En zor iş, repertuar hazırlamaktır.
Girişi "bom" diye yapacak milleti "Nilüfer geliyor" diye ayağa kaldıracaksın.. İmza şarkısıdır bunun adı.. Adına yapışır, her konserin onunla başlar..
Sonra ara zirveleri yerleştireceksin, en ünlü, en bilinen şarkılarından.. Sonra gene adınla özdeşleşmiş bir şarkıyla bitireceksin ki yer yerinden oynasın..
Nilüfer, onu 15 yaşından beri tanıyan benim bilmediğim bir şarkı ile girerek yanlış yaptı. Çıkışı da ayarlayamadı.. Aslında o cılız final alkışla bis bile yapılmazdı. Gene de perdeyi açtılar.
Dost acı söyler Nilüfer.. Bunları sana birinin söylemesi lazım ki, oturup sakin kafayla düşün ve bir uzmanla, madem dans ve Abba şarkılarını harika söyleyen bir vokal gurubun var, mesela Haldun Dormen'le hazırla geceni de, gör bakalım, nasıl yıkılıyor Açık Hava..
Cuma, öğleye doğru, belediye başkanı iken düzenlediği Beylikdüzü Opera Festivali'nde tanıştığımız ve dost olduğumuz Ekrem İmamoğlu'nu aradım.
Beylikdüzü'nde Opera Festivali yapan belediye başkanı.. Düşünün, bir hele..
"Başkan gelip kutlamak için etrafınızın boşalmasını bekliyorum" dedim.. "Ama keşke gene o Yaşam Vadisi'nde buluşsaydık.."
İttifaklar adaylarını açıklayınca sonucu beklememe lüzum kalmadan "İstanbul kazandı" demiştim..
Çünkü İmamoğlu'nu ve yarattığı Beylikdüzü'nü biliyordum. Eskişehir'i sıradan bir Anadolu kenti olarak alıp, ülkenin en yaşanacak yerlerinden biri haline getiren Yılmaz Büyükerşen dostum gibi, İmamoğlu da, İstanbul'a büyük katkılar yapacaktı.
Sevdiğim Binali Yıldırım, arkasına Ankara'nın desteğini de alarak neler yapacak ne sorunlar çözecekti.
Yani sandıktan "İstanbul" çıkacaktı, her hal ve karda, benim için..
Ekrem Başkan'dan cevap geldi..
"O zaman yarın akşam Yaşam Vadisi'nde buluşalım. Harika bir caz konseri var.."
"Ordayım" dedim ve orda oldum, gece 9.5'ta..
"Balkan Paradise" diye bir gurup.. 9 üflemeli, 2 vurmalı çalgıdan oluşan 11 genç kız.. Adları Balkan ama, geldikleri yer Barcelona..
Artık Balkan, Katalan dilinde ne manaya geliyorsa..
Nasıl müthiş, nasıl dinamik, nasıl harika üflüyorlar anlatmak zor.. Öyle caz yorumları yapmışlar ki, tanıdığım parçaları bile zor keşfettim.. Mesela bir Havana Gila üflediler.. "Bizi mutlu kıl" demek oluyor, İbranicede.. Biz üniversitede iken Harry Belafonte dünya gençliğinin marşı yapmıştı. Bizde de Dario Moreno enfes söylerdi..
Nasıl coşturdular milleti.. Yaşam Vadisi zaten cennet.. "Balkan Cennet Gurubu" da üfleyince yerinde oturmak imkansız.. 80 yaşında Hıncal ayağa fırladı, inanır mısınız?. Kafamı çevirdim, az ötede Ekrem Başkan da eşiyle ayakta dans ediyor.. Herkes ayakta. Herkes coşmuş, eğleniyor..
Bu konseri Yaşam Vadisi'ne koyan İKSV'yi yürekten kutlarım.
Konser alanı küçük ama insanları yere oturup izlediği Yaşam Vadisi çok büyük.. Binlercemiz ayakta bitirdik konseri..Kızlara çiçek vermek için Ekrem Başkanı sahneye davet ettiler. O da beni çağırdı..
İşte sanatın güzelliği, birleştirici gücü ve işte 23 Haziran'da yazılan demokrasi destanının bir hafta geçmeden etkisi..
CHP'li İstanbul Belediye Başkanı ile SABAH yazarı Hıncal Uluç, yan yana, bir Katalan müzik gurubu elemanlarına çiçek veriyor..
Ekrem Başkanla, ertesi gün, pazar akşamı Zülfü Livaneli Konseri'nde bir kere daha yan yana geldik.. Zülfü onun 5, benim 40, lafın değil, hesabın gelişi 40 yıllık arkadaşımız.. Onunla, şarkılarının tüm ülkeyi fethetmeye başladığı günden başlayarak dost olduk. Ruhi Su'dan bayrağı adeta devralan bir devrimci sanatçıydı Zülfü.. Şarkıları zirveye otururken, yazarlığı, yönetmenliği ile de edebiyat ve sinemada da harikalar yarattı. Ama solcu ve devrimci olduğundan o Sıkıyönetim yıllarında çok çekti. Hapislerde yattı, işkencelere uğradı.. Gitti, sürgünlerde yaşadı.. Ama heyecanını, umudunu hiç yitirmeden üretmeye devam etti.
Konseri muhteşemdi.
Zülfü, ara sıra söyleyen bir anlatıcıydı gece boyu.. O yılları anlattı, sırası gelen şarkılara paralel. Esas solistler, operamızın starları Zeynep Halvaşi ile Tevfik Rodos..
Müthiş bir senfoni orkestrası vardı arkada.. Aslında derleme ama, şef dünya çapında gururlarımızdan Rengim Gökmen olunca.. O sıcakta iki gün boyu prova yapmışlar..
Saat gece yarısını geçmiş, hatta biri de geçmişken final yaptı Zülfü.. Hayatı politika içinde geçmiş adamın anıları, anlattıklarının çoğu da politikti tabii..
Ama bu politik konserin, Açık Hava'yı dolduran binlerce kişiyle ayakta, bağıra bağıra söylediği son şarkısına bakar mısınız?.
Zülfü bütün konserlerini bu türkü ile bitirir..
"Bilmem şu feleğin bende nesi var" diye başlar hani..
..ve final dizelerine bakın..
"Eğer senin gönlün bende yoğ ise
Sen bana kardeş de canım, sen bana bacı!."
Mesaja bakın dostlar, mesaja bakın.. Devrimci Zülfü'nün insanıma mesajına.. Son sözüne..
"Fikrin gönlün bende olmayabilir.. O zaman kardeş olalım.. Bacı olalım.."
81 milyon kardeş ve bacı olmak.. Fikri, düşüncesi, gönlü ne olurda olsun..
"Kardeş ve bacı olmak!."
Yaşasın Türkiyem!.
Çok yaşa sen Zülfü..
Dostun olmak, benim gururum, sevgili kardeşim!.