Mazhar Fuat Özkan'ın Fuat'ı sevgili dostum, kardeşim Fuat Güner her cumartesi saat 11.30'da, TRT2'de "Aramızda Müzik Var" diye harikalar yaratıyor..
İzlerken zevk alıyorum, mutlu oluyorum, gurur duyuyorum, ama inanın biraz değil, fena halde de kıskanıyorum.
Çünkü Fuat, bu dünyada en sevdiğim yerlere gidip oraları dolaşıyor. Geçen gün gene yemek, gene sohbet buluşmasında "Bana nispet yapmak için seçiyorsun oraları, değil mi" dedim.. Güldü.. Ertesi gün, cumartesi açtım "Aramızda Müzik Var"ı.. Fuat bu defa Atina'da dolaşmıyor mu?..
Akropolis'ten başlayarak, en güzel yerlerinde gezdi, durdu Fuat önce. Sonra da oturdu, ülkemizde de tanınan ve sevilen sanatçı Antonis Remos ile birlikte çaldılar ve söyleştiler..
Antonis, Selanik'te doğmuş, büyümüş.. Çocukluğu, gençliği fakir. Aileye yardım için ne olsa yapıyor.. Amelelik dahil..
"Bütün işleri yaptım. İşçi oldum. Teknisyen oldum. Tesisatçı oldum. Ama ne yaparsam yapayım bütün gün şarkı söylüyordum" diyor..
Herkes de ona "Ne yaparsan yap, ama şarkı söyleme" dermiş, iyi mi?.
Oysa o hep şarkıcı olmayı hayal edermiş.. 17 yaşında cumartesi geceleri bir tavernada iş bulmuş. Giyecek ceketi yok. Tişörtüyle gitmiş..
"Böyle olmaz" demişler. O sırada işçi olarak çalışıp ayda 6 bin drahmi kazanıyor. Bir ceket almış, 6 bin drahmi.. Tam bir yıl o ceketi giymiş, sadece cumartesi geceleri, sahnede.. Sonrası..
"Ne kadar şanslıyım ki, Avustralya'dan gelen bir arkadaş bu tavernada klavyeci olarak çalışmaya başlamıştı. Odası küçük bir stüdyo gibi. Odada klavye başta her şey. Babası buziki çalıyordu. Perküsyonu vardı. Ben de çalıyordum ve yavaş yavaş kayıt yapmaya ve müziği keşfetmeye başladık."
Sonrası, tırnaklarıyla kazıyarak, merdiveni basamak basamak tırmanarak yükseliş.. İlk albüm..
Sonra ilk televizyon programı..
"Ben deneyim seven bir insanım. Televizyon benim için çok yeni bir şeydi. Bir filmde oynar mıyım bilemiyorum. Mesela Türkiye'de şarkıcıların filmlerde oynaması veya film yıldızlarının şarkı söylemesi olayı çok popüler. Mesela İbrahim Tatlıses'e çok saygı duyarım ve onu filmlerden hatırlıyorum. Türk filmlerinden.. "Mavi Mavi" mesela.." diyor.
Antonis sahnede 4-5 saat kalıyormuş.. Yunanistan'ı bilirim. Akşam onda yemeğe oturur siestacılar. 12'den sonra da eğlence, şov başlar.
Sabah 6'ya kadar söylediği oluyormuş.
***
Buradan itibaren sözü, Fuat'la Antonis'e bırakıyor, söyleşiyi ekrandan naklediyorum. Çünkü buradan itibaren, öğreneceğimiz çok şey, alacağımız çok ders var.
***
- En unutulmaz konserin hangisiydi?
- İnsanları mutlu ettiğimde, bu benim için en heyecan verici deneyim. Her gün, her konserimi bitirdiğimde yapmam gerekeni yaptığımı görüyorum. İnsanları mutlu ediyorum ve sonra "Tanrı'ya şükür, bu muhteşemdi" diyorum. İlki 2004'te Atina Olimpiyat Oyunları Kapanışında, Yunan Müziği'nin "Rüya takımı"yla binlerce kişiye konser vermiştik. Tüm dünyada 3 milyar insan televizyon başında takip ediyordu. Muhteşem bir andı.
En büyük anım da..
İlk defa Mikis Theodorakis'in klasik Yunan şarkılarını Akropolis'in altındaki Herodion Tiyatrosu'nda söylediğim andı. Dünyanın en muhteşem konser yerlerinden biri bence .
- Açık hava değil mi?
- Evet, açık hava.. Çok büyük bir yer orası. 7000 kişilik.. Ama büyük olduğu için değil mesele. Akropolis'in altında şarkı söylediğinde enerji muhteşem.. O çok büyülü bir an.
- Günün nasıl geçiyor? Mesela çok uyumuyorsun?
- İyi uyumuyorum, çünkü kızım yatağıma geliyor. Ve çalışmadığımda sabaha karşı beşte, çalıştığım zamanlar sabah sekizde uyuyorum.
- Sonra..
- İşimle ilgili yapmam gereken bir şey var ise, mesela röportaj gibi, eğer işim yoksa da arkadaşlarımla psikanaliz yapmayı severim. Sohbet etmek en sevdiğim şeydir 3-5 yakın arkadaşımla zaman geçiriyor, tavla oynuyor, her şey hakkında konuşuyoruz.
- Tavlayı iyi oynar mısın?.
- Sana tavla dersi verebilirim.
Biliyor musun, son 6-7 yılda Türk dinleyicisiyle iyi bir bağımız oldu. Müziğimi anlıyor, seviyorlar.. Gerçekten çok büyük saygı duyuyorum ve çok minnettarım. Bu kadar yıldan sonra gerçekten iyi anlamda bir çok arkadaşım oldu.
- Türkiye'den?
- Birini de söylemek istiyorum, çünkü oldukça meşhur. Nusret. Ona hayranım. Çünkü o sıfırdan gelip en tepeye çıkmanın bir örneği. Bir Türk müzisyenle şarkı yapmak için, Türkiye'ye geldiğimi hayal ediyorum. Olur mu? İnşallah."
- Sahi ister miydin?.
- Tabii!. Birçok bağlantım, arkadaşım olduğunu söyledim. Aynı zamanda sanatçı arkadaşlarım da var. Mustafa gibi..
Mustafa Sandal. Çok iyi insan.. Karakterini çok seviyorum. Çünkü çok alçakgönüllü.. Normal birisi.. Başka iyi müzisyen arkadaşlarım da var. Artık senle de iyi arkadaş olabileceğimizi düşünüyorum. Ama bu sene Türkçe bir şarkı öğrenmem ve söylemem gerekiyor.
- Sana bu konuda yardımcı olacağım. Söz veriyorum.
- Lütfen bana yardım et. Çünkü her zaman Türk şarkıcılar Yunan şarkılarını söylüyor ve ben Türkçe bir şeyler söyleyemediğim için utanıyorum ama bu yıl söz veriyorum.
- Çok güzel olacak.
- Yazın Türkiye'de bazı yerlere geleceğim. Ve orada beni gören insanlar için çok güzel bir sürpriz olacak, Türkçe şarkım. Onları şaşırtmaya çalışacağım. Her zaman paylaşmalıyız. Deneyimlerimizi, duygularımızı paylaşmalıyız. Çünkü gerçekten biz aynı insanlarız. Aynıyız. Ayrışmaktansa paylaşmak için çok şey var.. Hızlıca bir şey söyleyebilirim. Mesela bu sene Survivor gibi bir program Türkiye ve Yunanistan ile birlikte yayınlanıyor. Ortak yayınlanıyor. Çünkü yarışmada Türkiye ile Yunanistan'ın savaşı var, biliyorsun değil mi yarışmayı?
- Evet biliyorum.
- Ve burada reytinglerin iyi gitmediğini, izlenme oranlarının düşük olduğunu öğrendim. İlk yılı başarılı gitmiyor az izleniyor. Ve insanlarla konuştuğumuzda 'Türkler'le Yunan'ların savaşını görmekten hoşlanmıyoruz' diyorlar. Bu bence çok etkileyici.
- Evet!. Aynı zamanda çok da önemli.
- Türkiyede ne diyorlar bilmiyorum ama Yunanistan'da insanlar "Neden bunu seyredelim" diyorlar. Birinin buna dikkat etmesi lazım gerek. Gerçek, bu işte gerçek, siyaset değil. Biz iki millet birbirimizi seviyoruz ve özenli olmalıyız. Kontrol etmeliyiz.
- Pek çok ortak duygumuz, ortak tavrımız var.
- Biliyorum. Bunun hakkında çalışıyorum da. Biliyorsun burada, Yunanistan'da birçok etnik fanatiğimiz var. Türkiye'de de böyle. Yani bu fanatikler ruhen hasta insanlar. Normal insanlar için konuşuyorum. Normal insanlarla bir şeyler yapmak istiyorum. Ve normal insanlarla bağlantı kurmak istiyorum. Sen de bu konuda benim gibi düşünüyorsun..
- Senin ortağın olacağım.
- Biliyorum Yunan müziği ve kültürüne olan sevgini hissediyorum.
Bir sonraki sefere güzel şehir İstanbul'da görüşmek dileğiyle. Çok teşekkürler.
- İnşallah. Teşekkürler.