Dün "İstismar, Taciz ve Tecavüz" sözcükleri arasındaki farkı anlatmış ve hepsine birden "İstismar" denmesinin nasıl yanlış olduğunu izah etmiştim.
Yazılarım bitince, vaktim vardı, arşivlerimi karıştırmaya başladım.
Geçen eylül ayında Tevfik Levent Oğuz adlı okurumun yolladığı mektubun başlığı ve adresi ilginçti ve tesadüfe bakın, tam da az önce yazdığım konuyla ilgiliydi..
"Cinsel İstismar Nasıl İstismar Ediliyor" başlıklı mektup, Paşa Kapısı Cezaevi'nden gönderilmişti.
Size nakletmeye karar verdim..
***
Öğrencisinin alnını öpen, elini omzuna atan (doğal olarak 17 yıllık meslek hayatım boyunca bunu yüzlerce kez yaptım.) bir öğretmenin hayatının bitirilmesi ne yazık ki ülkemde çok kolay. Birilerinin ceza almaktan kurtulmak için "Cinsel istismar" gibi aşağılık bir suçlama yapmaları yeterli..
Öyle ki, devamında, attıkları iftiradan pişman olup, şikayetlerini geri almaları da hiçbir işe yaramıyor..
Çünkü ilk aşama da "Kesinlikle yalan söylemez" diyerek "Beyan"larını sorgusuz sualsiz "Doğru" kabul edenler, bu defa aynı kişilere "Yalancı" muamelesi yaparak para veya tehdit nedeniyle şikayetlerini geri aldıklarını kabul ediyorlar..
Yani, "Ben daha önce yalan söyledim, böyle bir şey olmadı" diyen kişiye;
"Hayır, yalan söylemedin, yalancı" diyorlar.
Mantığa bakın. "Asla yalan söylemez" diye beyanı mahkumiyet gerekçesi yapanlar, ayni kişilere daha sonra "Yalan söylüyorsun" deyip, bu defa onu mahkumiyet gerekçesi yapıyorlar.
Şikayetlerini geri alan kişilere, daha önce haksız yere neden şikayet ettiklerini sorduğunuzda ise "Şikayetimizi geri aldık, daha ne yapalım" şeklinde onlar için söylemesi kolay, sizin içinse kurşun kadar ağır bir cevapla karşılaşıyorsunuz.
Yani yaptıkları aynen şu..
Önce durup dururken sizi vuruyorlar sonra pişman olup ambulans çağırıyorlar. Doktor, "Artık yapacak bir şey yok, geç kaldınız" dediğinde ise "Biz elimizden geleni yaptık, gerisi doktora ve Allah'a kaldı" diyerek kendi kör vicdanlarını rahatlatıyorlar. Sanki sizin ölmeniz onların suçu değilmiş gibi.
Tabi bazı gazeteciler her taciz- istismar suçlamasında hiç araştırma gereği bile duymadan beni ve benim gibileri de anında Sapık ilan etmeyi çok doğal buluyorlar.
Bu olay başıma gelmeden önce ben de sizler gibi benzeri durumlarda hemen önyargılı davranıyor, suçlanan insana hatta küfrediyordum, ama bir farkımız var..
Siz, yazdıkları milyonlara ulaşan gazeteciler, kesin bildiklerinizi yazmalısınız.
Mesela şunları da sormalısınız..
- Kim, neden burada yatıyor?
- Suçlu ya da suçsuz olması hiç önem taşımaksızın kim, nasıl buradan çıkabiliyor?
- Cinsel istismar nasıl istismar edilerek intikam aracı yapılıyor?
Tüm bunların belki de hiç hoşunuza gitmeyecek cevaplarını, size verebilirim.
***
Mektuptan bu yana 7 ay geçti. Bay Oğuz, gelişmelerden haberdar ederse mutlu olurum.
Ama anlattığı konunun hiç yabancısı değilim. Gerçekten bu ülkede bir öğretmeni suçlamanın çok rahat, çok kolay mümkün olduğunu, sonunda beraat etse bile, üzerindeki lekenin "Çocuğa cinsel istismar" ithamı yüzünden toplumda asla silinmediğini biliyorum. Ama başka bir şey de biliyorum..
Öğrencilerini gerçekten istismar edenlerin savunması da "İntikam için anlaştılar" oluyor, genelde..
Yani bu tür davalar, çok ince, çok derin ve mutlak uzman psikoloji ve sosyoloji uzmanlarıyla birlikte yürütülmeli gibi geliyor bana..
Masumları yatırmamak, suçluları aramıza salmamak için..
.. ve hiç peşin hükümsüz!..