Roma'da müzik okuyan delikanlı, ünü dünyayı sarmış Leyla Gencer'in kentlerinde konser verdiğini öğrenince koşmuş.. Ama nerde bilet.. Karaborsa?. Ümitsiz, çaresiz dolanırken (Bilirim. Londra Tiyatrolarının kapılarında ben de öyle ümitsiz çok bekledim, biri "İade bilet getirir" diye.)
Kapıdaki görevlinin dikkatini çekmiş hali.. Çağırmış yanına.. Laf arasında,
"Sen hangi millettensin" demiş..
"Türküm" demiş delikanlı.. Güvenlikçi bakmış.. Bir kağıt uzatmış.. "Madem Leyla'nın ülkesindensin, o zaman gel benim davetlim ol" demiş..
O genç, Rengim Gökmen. Bugün ünü dünyayı saran Şefimiz. Rengim Şefim, çarşamba gecesi KODA'yı yönetmek üzere Boğaziçi Albert Long Hall'de idi. KODA, Karşıyaka Oda Orkestrası.. Türkiye'de bir ilçede kurulan ilk senfonik orkestra, ilk ama harika örnektir.
Birinci bölümü bence yanlış repertuar ve cılız alkışlarla geçti ama, ikinci bölümde Çaykovski ile orkestra da, seyirci de coştu. Bis üstüne bis.. Kıyamet.
Rengim Şefime bir kitap armağan etti, Boğaziçi.. Orda sanatçılara çiçek değil, kitap verilir, ne güzel değil mi?. Bu defa armağan dev bir eser, "Ben Leyla Gencer!."
Haftaya geniş yazacağım.. Evin Hocam'ın yıllardır üzerinde uğraştığı bu kitabı.. Şefim kapağını görünce, bu anısını nakletti, işte!.