Metin Türel'i de kaybetmişiz!. Futbolcu ve Hoca değil de, meslektaş, gazeteci olduğu dönemde yakın arkadaş olmuştuk onunla.
1982 Dünya Kupası sırasında nerdeyse üç hafta bir aradaydık İspanya'da.. Seyahatler, ya dostluklar kurar, ya dostluklar bitirir. Ben hepsini yaşadım, bilirim.
İspanya 82, beni Metin'le perçinleyen turnuva oldu.
O sırada işte.. Madrid'de, Bernabeu Stadı altındaki basın merkezinin kafe bölümünde Türk gazeteciler oturuyoruz. (O devirde Dünya Kupaları ve Olimpiyatları ortalama 20- 30 Türk gazeteci izlerdi. Düşünün.) Metin de aramızda.. Laf kalecilikten açıldı.
Metin anlatıyor, "Şöyle kaleciydim.. Böyle kaleciydim.." Sinyor Can (Bartu) arkamızda ayakta dinlermiş.
Laf attı..
"Hadi ordan be.. Dediğin gibi kaleci olsan, milli olurdun.. Ben bile giydim, milli takım kalecisi formasını, sen giyemedin." Doğru söylüyordu Sinyor.. Metin, başta Turgay, en iyi kalecilerin devrine düşmüş bir kez bile formayı kapamamıştı.
Ama o zaman, oyuncu değişikliği hakkı olmadığı için bir milli maçta galiba Turgay sakatlanınca kaleye, forvet oynayan Can, çok da iyi basketbolcu olduğundan geçirilmişti.
Hey gidi Metin Türel hey..
Çok sevdiğim kardeşin Cüneyt Türel'e de selam söyle.. "Tiyatro sahnelerinde bıraktığın yer hala boş duruyormuş. Hıncal söyledi" de..