Turizm Bakanlığı, 2018'i "Troya Yılı" ilan etti. İyi etti.. Ülkemizin en büyük hazinelerindendir, dünyaca ünlü, defalarca filmlere konu olan Troya Efsanesinin geçtiği Antik Truva kenti..
Bir 29 Ekim resepsiyonunda, bir Büyükelçimizin Troya Efsanesi/ Güzel Helen'e atıf yapması hoş düşünce aslında..
Mevlana yılında, Mevlana ve Semazen Kılıkları olsa bu tepki doğar mıydı, düşünüyorum..
Efendim Yunan kılıklarıymış..
Hala ırkçılık.. Hala düşmanlığı kaşımak.. Hem de kendilerini Atatürkçü ilan edenler başlattı kıyameti.
Savaş sonunda hem Yunanistan, hem de Balkan ülkeleriyle dostluk için kolları sıvayan ve başaran Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne, savaşta yendiği Venizelos aday göstermişken.
Turizm Bakanı, "Troya Yılı" diyor. Görevi gittiği ülkede, ülkesini tanıtmak, sesini duyurmak olan bir Büyükelçi de böyle bir şey düşünüyor.
Truva Efsanesi'nin kahramanı kim?. Yunanlı Helen..
Olay ne?.
Yunan Ordusunun onu geri getirmek için Truva'ya saldırması..
Yunan kılığı olmadan hadi hatırlatın bakalım efsaneyi..
"Kıyafetler ne kadar Antik Yunan?. Ne kadar şık?. Ne kadar çarpıcı.." Bunu üç gün, üç gece tartışalım..
Tamam!.
Ama hoş bir olayı "Milli ihanet" gibi göstermek ne oluyor?. Hele de Bülent Ecevit'e atıf yaparak..
"Sıla derdine düşünce anlarsın yunanlıyla kardeş olduğunu bir rum şarkısı duyunca gör gurbet elde İstanbul çocuğunu.." diyen Ecevit'e hem de..