Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Benim de “Canım acıdı” Dostlar!..

Sadık Gültekin kardeşimin içimi kan ağlatan yazısının başlığıydı "Canım acıdı" perşembe günkü Vatan'da. Son Vatan'da..
Her ama her gazetenin kapanması canımı acıtır benim.. 1957'de başladım bu mesleğe.. Çalıştığım onca gazete, dergi kapandı ki, "Kapanma acısı"nı çok iyi bilirim ben.. Her kapanmada, birlikte kapanışım bu yüzdendir.
"Bu, son yazı...
Yazması en zor yazı...
Kelimeler boğazımda düğümleniyor...
Aklım bulandı, her şey birbirine karıştı...
İçim acıyor, canım yanıyor...
16 yıldır kelimeleri yan yana getirdim...
Bugün kelimeleri değil, son noktayı koy dediler...
Gazetemi çok seviyordum.
Kanadım kolum kırıldı...
İşimi kaybettiğim için değil, gazetemi yitirdiğim için üzgünüm...
Onunla soluk alıyor, onunla yaşıyordum..." demiş, "Noktayı koymak için" kaleme aldığı satırlarında..
Öyledir gerçekten.. İşsiz kalmak da önemlidir ama yaşam, şöyle ya da böyle devam eder. Oysa onca emek verdiğin eserin artık yoktur. İşte o yüzden, canın öyle bir yanar ki.. Her sabah evinden çıkıp koşarak gittiğin o yer, dostlarınla, acısı tatlısıyla cıvıl cıvıl o mekân artık yoktur.
Can acımaz mı?.

***
Vatan, 4 Eylül 2002'de çıktığı zaman benim canım çok yanmıştı aslında..
Günlerdir, fiskoslar devam ediyordu. Ülkenin en sevilen, en okunan gazetesi Sabah'ı yok etmek için kollar sıvanmıştı. Yeni bir gazete çıkarılacak ve bu gazeteye Sabah'ı Sabah yapan herkes transfer edilecekti. O zaman Sabah'ın milyonla tavan yapan okuru, bu yeni gazeteye gidecek, Sabah çökecekti.
Erol Simavi, Hürriyet'in patronu, Ege Bölgesinde kendisini geçen Yeni Asır'ı yok etmek için bu yolu denemiş, Genel Yayın Müdüründen, Allah sizi inandırsın, çaycısına dek herkesi büyük maaşlarla transfer ederek, Ekspres gazetesini kurmuştu, İzmir'de.. Başlığını kapayın, bire bir Yeni Asır çıkardılar.. Ama İzmirli, yüz yıldır alıştığı aslı varken, kopyasına geçmedi. Yeni Asır gene 100 bin sattı. Çok kısa ömürlü Ekspres, 5 bin satabildi ancak onca transfer ve onca reklamla..
Bu İstanbul'daki denemeydi. Sabah'tan ilk koparılanlar benimle de görüştüler.. Akıllara seza teklifler yaptılar.. "Hayır" dedim.. "Ben kimseyi terk etmedim bugüne dek.. Gazetem kapanır, ya da kovulurum o ayrı.. Ama bugün "Köşe yazarı Hıncal Uluç olmamı sağlayan Sabah'ı ve Dinç Beyi (Bilgin) terketmem!."
Bekliyorduk, kopmayı.. "Ne zaman, kimler gidecek" diye bekliyorduk.. Ağustos sonunda, bugün Sofa Otel olan binamıza geldiğimde, boşluğu ve loşluğu gördüm.. Biri "Dinç Bey odasında seni bekliyor" dedi.. Çıktım odasına.. Dinç Bey dokunsan ağlayacak..
"Takımın yüzde doksanı gitti. Bir sen kaldın.. Güngör ve Ruhat'la konuştum. (Mengiler), onlar da bir saate gelecekler. Oturup ne yapacağımızı, gazeteyi nasıl çıkaracağımızı konuşuruz" dedi.. Odasında beklemeye başladık.. Ölüm sessizliği binada.. Ölüm sessizliği odada.. Mengiler'i onda bekliyorduk. 12 oldu gelmediler..
Bir faks geldi, onların yerine..
Özür dileyen ve gelmeyeceklerini söyleyen bir faks.. Onlar da son anda gitmişlerdi Vatan'a..
Dinç Bey bembeyaz oldu, okurken..
"Yarın gazete çıkacak Patron" dedim.. "Şimdi ona bakalım.. Sonra üzülürüz.."
"Kiminle çıkaracağız" dedi.
"Transfere falan gerek yok. Kalanlar arasında fırsat verilmeyen harika gençler var, onlarla çıkarırız" dedim..
"Yetişsin diye Amerika'ya gönderdiğiniz Ergun Babahan döndü. Onu Genel Yayın Müdürü yaparız. Bugüne dek yüzlerine bakılmayan gençler var.
Onlardan seçer, köşelere yerleştiririz.. Mesela Emre Aköz" dedim..
Dinç Bey hepsini çağırdı. Konuştu. Sabah ertesi gün, zerre sarsılmadan çıktı ve yoluna dimdik devam etti.
Vatan, Sabah'tan kadronun yarısından fazlasını götürdü ama, tirajımızı sarsamadı bile..
Sular biraz durulunca elime koca bir çikolata alıp, Vatan'a gittim. Hepsi, 1990'dan bu yana Sabah'ta omuz omuza çalıştığım arkadaşlarıma başarılar diledim.. "Hayırlı olsun" dedim.. Sosyal medya o zaman yeni yeni başlıyor. Yıkılmış..
"Hıncal Uluç da Vatan'a transfer ediyor. Zafer Mutlu ona şimdi gazeteyi gezdiriyor.. / Şimdi ikinci kattalar / Şimdi üçüncü kata çıktılar. / Şimdi Mutlu, Uluç'a odasını gösteriyor" diye notlar düşülüyormuş anında, canlı yayınla.. Ordaki dostlardan biri bana da gösterdi bilgisayarında..
"Zafer, aranızda canlı yayın yapan bir casus var" dedim gülerek..
Ordaki dostlarım hep dostlarım olarak kaldılar..
Vatan, giderek küçüldü. Hele kurumun beyni Ercan Arıklı'nın feci kazada ölümünden sonra, dergi gurubu da yok olmaya başladı ve..
..ve 1 Kasım Perşembe.. Benim Doğum Günümde Vatan kapandı. Canım acıdı, Sevgili Sadık..
Canım hem de nasıl acıdı, orta sayfadaki resim için son defa o binada bir araya gelen kardeşlerime bakarken..
"Geriye ne kaldı derseniz sadece ÜMİT ve SABIR derim" diyorsun..
Öyle be Sadık.. Öyle be..
Ümit ve sabır bizim meslekte hiç bitmez!.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA