Salı sabahı Antakya'dan ayrılıyoruz. Otelimiz Ottoman'ın önünde arabamıza biniyoruz.
Ağbimler beni hava alanına bırakıp Antep'e devam edecekler..
Öcal ağbim bizi uğurlamaya gelen ve "Bunu saymayız" diyen Antakyalı kardeşimize "Biz de saymayız" dedi.. "Gene geleceğiz mutlak..
Ama bu defa gelirken seni arayacağım ki, sen de izin alasın ve hep bizimle olasın.. Öyle "İşim var..
Toplantım var" olmasın" dedi..
"Aynen katılıyorum.. Sensiz olmaz Hüsnü" diye bağırdım..
Gerçekten artık bizim aile için, Hüsnü'süz Antakya olmaz..
Hüsnü, Antakya Valiliği Kültür Müdürü Hüsnü Işıkgör..
İlk bakışta görüyorsunuz zaten ondaki ışığı.. Müthiş kültürü, proje yapma ve iş bitirme yeteneği var.. Onları geçin..
Hepsinden önce adam..
Müthiş bir neşe kaynağı..
Bizimle olduğu ve olmadığı zamanlar arasındaki farkı anlamamak mümkün değil. Nasıl neşe saçıyor, bulunduğu ortama.. Hele yemek masalarına kattığı "Neşe ve keyif lezzeti", Hatay'ın efsane mutfağını misliyle zenginleştiriyor..
Aynen öyle..
Biz Hatay'a tatile giderken, Hüsnü de bizimle izne çıkmalı.
Hatay Mihmandarımız Erdem Çinkay, Hatay Müzesi için yarım gün ayırmış..
Eh.. Yeter..
Biz Hatay'dayken, 1954'te falan, dünya güzeli mozaikler, bahçede yığılı dururdu, yağmurun çamurun altında.. Şimdi üzerini kapamışlar işte..
Gider bakarız..
Ne yarım günü..
Hatay Arkeoloji Müzesi'ni gezmeye bir hafta yetmez inanın..
Ben büyülendim, dolaşırken.. Ağbim "Öldüm" dedi..
Hüsnü anlatıyor..
2014'ten beri dünyanın en büyük mozaik sergileme alanına sahip müze burası.. Ama ne mozaikler.. Birine bakıyor ve saplanıyorsunuz..
Adımlarınız öteye gitmiyor.. Nasıl gitsin. Hepsi ayrı tarih.. Ayrı güzellik.., Hititler.. Antik Yunan.. Roma.. Bizans mozaikleri..
Tarihin nerdeyse tamamı burda..
Müzenin toplam kapalı alanı 33 bin metre kare.
Yani 5 futbol sahası. 11 metre bin kare sergi alanı..
3500 metre kare de mozaik sergi alanı..
Müzenin yarısı daha açılmamış.. Açılan kısımda yedi bölüm var.. Biz yarım günde sadece Mozaik salonlarını gezebildik..
Bir de, ilkokuldan başlayarak tarih kitaplarında resmini gördüğümüz Mısırlı istilacıları Kadeş savaşında yenip geri gönderen Hitit Kralı Şuppiluliuma Heykelini.. Giriş kapısında gelenleri karşılıyor, bu gözleri hâlâ canlı gibi bakan heykel..
Müze Müdürü Nalan Hanım'a orada sımsıkı sarılıp, sımsıcak öpmek istedim..
Antakya Valisi Erdal Ata..
Kültür Müdürü Hüsnü kardeşim ve Müze Müdürü Nalan Hanım, nasıl el ele verip bu harikayı başarmışlar.. Hala da devamı için çalışıyorlar.
Antakya Arkeoloji Müzesi, İsa'dan 4 bin yıl öncesinden başlayarak bir dünya Kültür ve Sanat Anıtı..
"Napoli'yi gör ve öl" diyenler halt etmiş..
Bu müzeyi görmeden, gezmeden ölürseniz, gözünüz arkada kalır..
Üstelik bu müze, her metre karesi görülmeden; gezilmeden ölünmeyecek Hatay'da.. Doğa cenneti, tarih hazinesi ve her dil, din, inanç, ırk cins insanın asırlardır bir arada, kardeşçe yaşadığı Hatay'da..
Hatay İli tümüyle "Unesco Dünya Kültür Mirası" ilan edilmeli.
Hatay öyle Hatay.. Müze öyle müze..
En güzeli ne biliyor musunuz?.
İnsanlarımız farkında.. Müzenin önünde bir otobüs duruyor, bir otobüs kalkıyor..
Adapazarı'ndan gelenler.. Balıkesir'den gelenler..
Antep'ten, Trabzon'dan gelenler.. Hepsi tur otobüsü bunların!.
Tehlike.. Bizim başımıza gelen..
Bir gelen bir daha, iki daha, on daha gelmek istiyor.
Ey Koca Atam!.
Bu Hatay'ı ülkeme katmakla bize verdiğin armağanın büyüklüğünü bugün çok daha iyi anlıyorum.
Hataylılar da anlıyor, Atam!.
Hem de nasıl anlıyor!.