İkisi de çok sevdiğim dostlarımdır, Arzum Onan ve Mehmet Aslantuğ.. Ama ah bu İstanbul.. Görüşme imkanını öyle yok ediyor ki..
En son üç mü dört mü yıl önce Bodrum'daki evlerine çaya gitmiştim. Konuştuk o kadar..
Arzum, son yıllarda heykele iyice merak sarmıştı.. Çalışıyordu.
Duyuyordum..
"Kadın" adını verdiği sergiyi Tophane-i Amire'de açtığını görünce koştum..
Bu tarihi salonun kapısını Beşiktaş- Karaköy Caddesine almışlar.
Yani adeta "Gelmeyin" diyorlar..
Trafiği kesme pahasına durup ineceksiniz.
Araba gidecek. Mecbur..
Sonra..
Yahu sergiyi gezen, alış veriş yapanların çoğu arabalı.. Nasıl olacak?.
Onu düşünen yok..
"Ben yaptım oldu" kafası.. Oysa yukarda iken giriş daha rahattık..
Arzum, keyifle izlenecek çalışmalar yapmış..
Figüratif çalışmaları da var, soyutlar da.. Her çeşit malzeme kullanmış.. Ahşap.. Cam.. Çelik..
Mermer..
Ben hani harmanlarda buğdayı başaktan ayırır, dövenler vardır, onları kullanmış Arzum.. Onlara bayıldım..
Belki de nostalji.. Çocukken en sevdiğim şeydi, harman yerine koşup dövene binmek atlarla, başaklar üzerinde yarışır gibi dönmek..
Sonra da oturur, babaannemin yardımcılarıyla dövenin altında dökülen çakıltaşlarının yerine yenilerini koyardık. O malzemeyi iyi bilirim yani..
Malzeme gibi, ebatlar da değişik..
Yani her yere, her köşeye uygun bir şeyler var.
Her keseye de.. 7 bin liradan başlıyor marj, 150 bin liraya kadar gidiyor..
Bu hafta sonu son. Pazar günü kapanıyor, sergi!. Fazla vaktiniz yok..