Bugünün gençleri duydular mı bilmem.
Ama İstanbul'un bir taşına tüm İran'ı değişmeyen Nedim'in "İstanbul Kasidesi" aslında yüz yıllar önce, nasıl bir cennete sahip olduğumuzu anlatmıştır.
Bu dizeleri "İstanbul" yazımın yanına koymasam olmazdı. Biz lisede ezber bilirdik onları.. Anlamını da bilirdik tabii..
Buraya almıyorum o faslı.. Merak eden bizahmet arasın, sorsun,öğrensin..
İstanbul'un evsafını öğrenmek, bu zahmete değer!.
Bu şehr-i Sıtanbûl ki bî-misl ü bahâdır Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedadır Bir gevher-i yek-pâre iki bahr arasında Hurşîd-i cihan-tâb ile tartılsa sezadır Altında mı üstünde midir cennet-i a'lâ El-hak bu ne halet bu ne hoş âb u hevâdır Her bağçesi bir çemenistân-ı letafet Her gûşesi bir meclis-i pür-feyz ü safadır İnsaf değildir anı dünyâya değişmek Gül-zârların cennete teşbih hatâdır Hep halkın etvârı pesendîde vü makbul Derler ki biraz dilberi bî-mihr ü vefadır İstanbul'un evsâfını mümkün mü beyân hiç Maksûd heman Sadrı kerem-kâre senadır.