Pazar Hürriyet Spor'da manşet!..
"Fenerbahçe'yi aslar coşturdu/ Gençler üzdü!." Hadi ordan, gidinin tabelacıları..
Tüm yazıları tabelaya göre yazma adetinden ne zaman vaz geçeceksiniz siz?.
Fenerbahçe'yi gençler coşturdu Feyenoord önünde.. Hatta benim gibi bir Galatasaraylıyı bile coşturdu Fener'in iki yeni genci..
Altınordu'dan alınan Barış ve Türk asıllı Makedon Elif..
"Fener iki büyük yıldız kazanıyor" diye yazardım..
"Kim buldu bunları" diye sorardım..
"İki üç yıla kalmaz, 50'şer milyon euroya en büyük Avrupa takımlarına giderler" diye de bitirirdim.
Sayfayı da, manşeti de onlara ayırır, o sayfaya başka şey koymazdım.
Ama bunlar tabelacı doğmuş, tabelacı ölecekler. Tribünlere değil, skor levhasına bakıp sayfa yapıyorlar.
Öyle doğmuş, öyle gidecekler.
Yahu bu hazırlık maçı.. Hoca için tüm takım yepyeni.. Hepsini deneyecek tabii, ligin başlamasına 2 hafta kalmış.. Hepsini görecek ki, doğru karar verebilsin. O maçta tabelaya mı bakılır, Allah'ın adamları..
"Kanarya, Feyenoord ile son 8 dakikada yediği gollerle berabere kaldı" üst başlık..Yahu millet skoru mu merak ediyor, oyunu mu?.
Cocu nasıl oynattı takımı?.
Kocaman'ın ufacık futbolundan farkı ne?.
Aykut'un yok ettiği Valbuena, Cocu'nun elinde iki haftada nasıl böyle büyüdü, onu yazsana..
Ben mesela, Cocu ile Aykut Kocaman'ın kenar farkına sayfa hazırlardım.
Futbolcularının güzel hareketlerini kenarda hem de nasıl sevinçle izleyen, alkışlayan, o anı hem de nasıl bir gülerek yaşayan Cocu ile, ruhsuz, ifadesiz, buz gibi duran Aykut'un hem de yan yana resimlerle, foto roman gibi sunulması nasıl bir gazetecilik olurdu..