Yarım asırdan fazla önce birlikte spor yazarlığı yapmıştık, Safter Yılmaz kardeşimle.. Ben Ankara'da, o İstanbul'da.. Sonra Safter gitti, Los Angeles'e yerleşti biliyorsunuz.. Köşeme notlar yazıyor.. Biri daha geldi dün.. İlk mesleğinden, aşkından kopamamış..
İyi ki de kopmamış.. Dünya Kupası'nın ardından okuduğum en hoş şey yazdıkları.. İşte aşağıda.. Fikrime katılacaksınız, eminim.
***
Dünya Kupasını, tüm dünya ile birlikte seyrettik.. Eski bir spor muhabiri olarak finalin ardından iki satır da ben yazayım dedim Onun için bu notu yolluyorum.. Fransızların 1789 İhtilali'nden kalma ulusal sloganları "Liberte, Egalite ve Fraternite"dir. Yani, Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik.
Bunlara şimdi bir de "Diversite" yani "Çeşitlilik"i katmak lazım.. Zira
şampiyon Fransız ekibinin 23 futbolcusunun 16'sı son yıllarda Fransa'ya göçmen olarak gelen Martinik, Kamerun, Fas, Angola, Kongo ve Cezayirlilerden oluşuyor..
En golcü Griezmann bile saf Fransız değil.. Yarı Alman, yarı Portekizli..
Genç yıldız Mbappe , yarı Kamerunlu yarı Cezayirli..
Takım kaptanı kaleci Lloris'in şeceresi Ispanyol..
Ancak bu oyuncuların hepsi Fransız alt yapısından yetiştiler.. Rusya'daki Dünya
Kupası'nda diğer ülke takımlarında
da
Fransa'daki alt yapıdan yetişen
50 oyuncu vardı. Bunlar, Senegal, Fas, Portekiz,
Arjantin ve Tunus milli takımlarında oynadılar..
20 yıl önce
Dünya Kupası'nı kazanan Fransız milli takımında da 11 göçmen ailesinin çocukları vardı. Bunların en ünlüsü ise Fransa'da doğan Cezayir asıllı Zidane idi..
Ancak bugün futbolun vatanı İngiltere bile göçmen futbolcularla sahaya çıkıyor.. Dünya Kupası'nda kadrolarında
Afrika ve Karaib asıllı 11 oyuncu vardı..
Ve bu notun son noktası..
Afrika ülkeleri ilk turlarda elendiler ancak onları başka bayrak altında yine Afrikalı futbolcular başarı ile temsil ettiler..