Eskiler "Sinek ufaktır ama mide bulandırır" demişler.. O kadarla kalsa iyi.. Hele dünya kadar masraf, dünya kadar emekle kurduğunuz fevkalade lüks bir restoranda servis edilen bir çorbada çıkarsa..
Öyle işler vardır ki, isterseniz dünyanın en ileri teknolojisini kullanın, işi götüren servistir. Vezir de rezil de yapan servis!.
Türk Hava Yolları'nı daha 1960'lı yıllardan, Agasi Şen'den başlayarak nasıl desteklediğimi THY'ciler iyi bilir.. Sonra Tezcan Yaramancı/ Erman Yerdelen'le gelen büyük atılımı ve devamını.. Nihayet Temel Kotil'le zirveye, Avrupa'nın ve dünyanın zirvesine vuruşunu..
Bu ülkede, hep derim, üzerinde güneş batmayan iki kurum var. Biri Dışişleri Bakanlığı.. Öbürü THY!. Güneş bir yerde bu ikisi sayesinde bir bayrağımız üzerinde batarken, öbüründe Ay Yıldızı ışıldatır.
Bu yüzden hep sahiplenmeli, hep titizlenmeliyiz.
Geçen gece izlerken nasıl duygulandık. Kemal Kaptan 45 yıllık uçuş hayatını sona erdirirken, gene Kaptan Pilot olan oğlu ile uçmuş ve havada yaptığı anonsla THY'ye ve Yolcularına "Elveda" demişti.
..Ve dün okurken gene nasıl gururlandım..
Dünya Kupası'nda takımları elenen tam 243 bin taraftarı ülkelerine THY geri götürmüştü.
Hepsinin kendi hava yolu varken, ev sahibi Rusya'nın uçakları dünyanın her tarafına uçarken, çeyrek milyon THY'yi tercih etmişti.
Bu THY üzerine titizlenmeyeceğiz de ne yapacağız..
Şimdi sözü başa, ufak sineğe getiriyorum.
Milyarlık kurumu, vezir de rezil de eden "Servis" ekibine yani.
THY'nin mükemmel filosu ve mükemmel yönetimini uçaklarda "Servis" temsil ediyor.. Yani adları "Ev Sahibesi" anlamına gelen Hostesler. Çünkü yolcu müşteri değil, konuk Karşılar, uğurlar ve hizmet ederken "Güler Yüz" işin vazgeçilmezi..
60 yıldır uçtum. Tercihim hele son 40 yılda hep THY oldu.
"Benim uçağım" diye değil.. En İyi oldukları için.. Bir ikisi dışında hosteslerimiz de mükemmeldi.
Uçaklarda sohbet ettim onlarla..
Derneklerine gittim, sohbet ettim. Pırıl pırıl insanlardı, karşılaştıklarımın hemen hepsi.. Öyle oldukları için dünyaya sevdirmişlerdi THY'yi zaten.
Sözü burada kız kardeşim, kendisi de yıllarca gazetecilik yapmış, son yıllarda bu köşenin gönüllü Ankara notları yazarı olmuş, Serpil Gogen'e..
Yazdıklarına altında "Serpil Gogen" imzası olmasa inanmazdım.
Okuyacaksınız. THY Yönetimi de okusun lütfen..
Sanırım verecek bir yanıtları olacaktır. Onu da yayınlarım. Sonra gene konuşuruz. Konuşmalıyız. Çünkü..
Üzerinde güneş batmayan bu mükemmel kurum, bu THY, bizim!.
***
Günlerdir, var olduğu söylenen bir kuralı herkese soruyorum.
"Uçaklarda pilot kabinine giden koridorun mutfak girişine servis masası konulmuşsa... Bunun anlamı nedir?" Bilen hemen hemen yok!..
Sadece bir, bir tek kişi, Amerika'da, masanın yanında yolcuları uyarmak için ayakta bekleyen hostes bulunması kaydıyla, tekerleri kilitlenip, açılmayacak ve hareket etmeyecek biçimde yolu kapatan servis masası düzeninin, pilot kabininin kapısının açık olduğu anlamına geldiğini ve yolcuların o bölüme geçmelerinin kabin kapısı kapanana kadar yasak olduğunu söyledi.
Servis arabasının tekerlekleri kilitlenecek ve görevli hostes, sonuna kadar arabanın başında bekleyecek!..
Herhangi bir terör olayına karşı önlem...
23 Haziran Cumartesi günü saat 13.00'te Münih-
Sabiha Gökçen seferi yapan THY uçağındayız.
Business'te.. İtirazım üzerine değiştirilen yapış yapış bardakla yapılan meşrubat ikramı ve pek de düzenli olmayan yemek servisinden sonra ortalık sakinledi.
Yarım saate ineceğiz. Tuvalete gitmek için kalktım ve yürüdüm. Perde açıktı, kabine giden koridor üzerinde çarpık bir biçimde, sadece iki tekeri yol üzerinde olan, neden öylece bırakıldığını merak ettiğim masanın yanından rahatlıkla geçerek tuvalete girdim. O bölmede kimse yoktu.
Sarsıntılı ve gürültülü bir uçuştu...
Zaten kulaklarımın da iyi duyduğu söylenemez.
Birden sürgüsünü kapadığım kapı vuruldu. İlk aklıma gelen, dışarıda "sıkışık durumda bir hasta" olduğuydu.
Davranıp toparlanmaya çalışırken, tuvaletin sürgülü kapısı açıldı: Bir hostes hanımla karşı karşıya geldim. Kapıyı kapadı.
Şaşkınlık içinde hemen çıktım, telefonla görüşen ama görüşmesini kesmeden beni yanıtlayan hostese ne olduğunu sordum. Kapıyı iki kez vurduğunu (İlkini duymamışım! ),
servis arabası koridorda bırakıldığında, tuvalete girmenin yasak olduğunu söyledi.
Boş tuvalete girmek yasak!..
Ama yolcuları ikaz etme göreviyle masanın başında durmayıp uzaklaşmak, tuvaletin içeride bir insan olduğunu kanıtlayan sürgülü kapısını cart diye açmak ve en azından bir özür bile dilememek serbest!..
Arabanın koridoru kapatmadığını, yanından rahat geçtiğimi ve
böyle bir yasağı da 50 yıldır hiç duymadığımı söyledim. Koltuk ceplerine bu yasağı bildiren bir not koymaları, ya da kalkış sırasında anons etmeleri gereğini anlatmaya çalıştım. Dinlemedi!..
"Perde kapalı olsa, zaten geçmezdim.
Açıktı" dedim. Dinlemedi bile!..
Konuşmayı duyan diğer yolcuları, yasaktan çok görevli hanımın davranışı şoke etti.
Ve yazıyorum ki... Kimsenin bilmediği bir uygulama, "Duyduk duymadık" demeden duyulsun!.. Duyulsun ki, bundan böyle kimse tuvalette otururken kadın, erkek kabin görevlileri ile yüz yüze gelmesin.