Ekran önünde kala kaldım, dün alt yazıyı okuyunca.. Sabah gazeteye gelirken yol boyu seni, seninle günlerimizi düşündüm.. Ve seni hem de nasıl özlediğimi hissettim Şarık Ağabey..
Yazımın girişine o an karar verdim..
"Seni özledim bile Şarık Ağabey" diyecektim..
Bilgisayarın başına oturdum..
Bu ülke ve insanları için nasıl çırpındığın, neler yaptığın aklıma geldi..
"Seni ülkem özleyecek" lafları çıktı, ekranımda..
Seni tanıyanlar, sevenlerin, başta ailen çok özleyecek ama, senin gibi aldığının büyük bölümünü ülkesine geri veren Şarık Tara'yı tüm Türkiye özleyecek sevgili ağabey!.
Seninle yıllar önce Moskova'da tanışmıştık ağabey!. Bu ülke inşaat şirketlerine yurt dışı kapılarının açılmasına öncülük eden adamdın.
Senin cesaretin ve başarın, içerdekileri teşvik etmiş, dışarda kapıları ardına kadar açmıştı çünkü.
Rusya'da emekli Rus askerleri için bir site, bir de büyük hastane inşa etmiştin galiba.. Onlar için tören düzenlemişti, Sovyetler Birliği.. O zaman o devlet, o rejim vardı.
Moskova Belediye Başkanı başta, Rusya'nın ve başkentin ileri gelenlerinin sana nasıl saygı gösterdiklerini, nasıl içten davrandıklarını görmüş, şaşırmış ama çok gurur duymuştum.
Döndükten sonra sık sık karşılaştık, buluştuk..
Çünkü sen örnek, sen ideal bir işadamıydın Şarık Ağabey!.
"Ben bu halktan kazandım. Bir bölümünü onlara geri vermeliyim" dedin, hep!.
Kültüre, spora ve eğitime büyük yatırımlar yapmaya başladın.
Ayazağa Enka Tesisleri'nin ülkemde benzeri yok..
Dönümlerle arazi üzerinde benzeri yok..
Harika bir atletizm sahası..
Kapalı Olimpik Yüzme Havuzu.. Kapalı, açık tenis alanları..
Spora sponsor olan şirketler, adları duyulsun diye profesyonel takım formalarına ad yazarken, sen amatör sporları, bireysel dalları seçtin. Bu ülkede sahibi olmayan sporların bireylerinin yanında durdun. Amacın reklam değil, hizmetti çünkü.
Enka Spor Tesisleri'nin açılışında yaptığın konuşmayı unutmuyorum..
"Ben buraları Enka Spor bu dallarda şampiyon olsun diye yapmadım Burası alt yapı tesisidir. En iyi yönetim ve en iyi hocalarla yetişecek gençlerimiz yarın Fenerbahçe'de, Galatasaray'da yarışsınlar.. Yarışsınlar ki, rekabet içinde gelişsinler.. Avrupa, Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu olsunlar..
Bayrağımız göndere çekilirken kürsüdeki sporcuya bakıp 'Bu Enka'dan yetişmişti' dersem eğer, bu gurur bana yeter" demiştin Şarık Ağabey..
İçime işlemişti.
Sonra o müthiş parkın içinde açık ve kapalı tiyatrolar yaptın..
Oynayacak salon bulamayan yığınla tiyatroya kapılarını açarak.. Kış yaz, Enka salonlarında oyunlar, konserler, gösteriler izledik.. İzliyoruz hala.. Buralarda yüzlerce insan da çalışıyor. Enka ödüyor onları da..
Açtığın okullar.. Okuttuğun fakir çocuklar.. İzmit, Adapazarı depremlerine tüm iş makinelerini göndermelerin..
Daha neler neler?.
Bu ulus seni nasıl unutur, Şarık Ağabey!.
Yazdıkça aklıma bitmez tükenmez vasıfların geliyor.. Nasıl harika bir eş, bir aile babasıydın.. Lale Hanım, başınız sağ olsun.. Kızları Zeynep, Leyla, başınız sağ olsun..
.. ve Sinan!. Daha delikanlı bile değilken baban sana nasıl gururla bakardı..
"Oğlum bu işte.. "Büyüyecek tüm işlerimi devralacak" gururunu okurdum o gözlerde..
Bana anlatırdı, adım adım başarılarını.
Hem de nasıl keyifle anlatırdı.. Senin de başın sağ olsun Sinan!.
Ulusum!. Hepimizin başı sağ olsun!.