Odama girdim.. Bilgisayarın başına oturdum.. Evden ayırdığım malzemeleri, notlarımı getiren Ercan kapıdan çıkarken, Yasemin'in sesini duydum..
"Aaaaa!. Ümit Kayıhan ölmüş.." Kafamı kaldırdım.. Tam karşımdaki NTV ekranından da geçiyor haber..
Yahu olur mu Ümit?. Hem de bu yaşta?. Acelen ne?.
Hasta olduğunu bile bilmiyordum.
Son zamanların belası bir zatürre var ya. Ondan yatıyormuş hastanede..
Önce ağbime komşu Urla'da..
Ağırlaşmış olmalı ki, 9 Eylül Üniversite Hastanesine nakletmişler.. Orda..
Çok iyi dostum, arkadaşımdı.
Buluşamasak da telefonlaşırdık..
Futbolu en iyi bilenlerdendi.
Antrenörlük eğitimini İngiltere'de yapmış, FİFA lisansı almıştı. Ama bizim ülkede Türk pasaportu taşıyanlara ne Üç Büyüklerde, ne de Milli Takımda fazla itibar edilmez..
Ümit 2011'e kadar küçük takımlarda iş bulabildi, o kadar. Sonra yorumculuğa başladı, mecburen, Yayıncı Kuruluş Lig TV'de..
Sonra..