"Hayvanat bahçelerini seven Hıncal'a sorsak" demiş, Ömür (Gedik) kardeşim "Ne var ki bunda.. Çocuklar vahşi hayvanları başka nerde görecek, der" diye de devam etmiş..
Öyle tabii Ömür, öyle tabii..
Hepimiz hayvanlar âlemini kitaplarla tanıdık, canlısını hayvanat bahçelerinde gördük. Bir kaplanı, geçiniz dünya tatlısı pandayı nerde göreceğiz ki?.
Ankara'ya geldiğimizde 1954'te ilk gittiğim yerdi Atatürk Orman Çiftliği..
Pakistan'ın hediyesi Mohini'nin gelişi ülkede bayram olmuştu.
Bizler Ankara'da yaşayanlar talihliydik.
Dünyanın en büyük hayvanat bahçelerini gezdim. Oralarda çocukları beşer onar, file bindirir gezdirirlerdi. Ben koca adam çocukların yanında binmeğe utandığım için hâlâ kendime kızarım.
Ama Yunuslarla yüzme fırsatını kaçırmadım.
Katil Balina, Yunus ve Fok gibi hayvanları insanlarla tanıştıran su sirkleri de çocukların hayvanları sevmesinde başrolü oynadılar.
Bunları Ömür anlamaz. Anlamak istemez çünkü..
O çocukları korkutan sokak köpeği sürülerine sahiplenir çünkü. Dünyanın başka hiçbir ülkesinde, haklı olarak sokaklarda başıboş dolaşmalarına izin verilmeyen köpekleri savunur. Kuduz yaysalar da.
Çocukları korkutsalar da..
Onun için hayvan önemlidir çünkü, insan değil!.