Hayatımda bir kere gördüm onu..
Bodrum'da saray gibi evleri vardı, harika bir bahçe içinde..
Kalabalık bir davetli gurubundaydım..
Yemek öncesi kokteyl gibi sohbet ederken, "Bahçeniz ne güzel" dedim ona..
"O zaman size hayvanat bahçemi de göstereyim" dedi. Patikalardan yürüdük, minik bir bahçenin önüne geldik.. Dünya tatlısı hayvanlar.. En başta maymunlar ve dünya güzel kuşlar..
Saray gibi evi de, eşi gezdirdi bana.. Ev değil, sımsıcak bir yuva!.
Kadın eli değmiş, belli.. Yuvayı kim yapar zaten..
Adamın çalışma odası nasıl geniş.. Bir duvarı baştan başa ciltlenmiş kitaplar.. Edebiyat tarihinin en ünlü yapıtları.. Tarih kitapları..
Bilimseller.. Aklım almadı.. Hava atmak için metreyle ısmarlanmış, yoksa okunmuş da mı oraya konmuş..
En uzak ihtimalli bir kaçını elime aldım, lafını açtım.. Adam hepsini konuştu. Hem de nasıl konuştu.
Öbür duvar, video kasetler..
Sessiz sinema çağından, Hollywood'un en ünlü, en seçme filmleri.. Onları da denedim.
Hepsinden konuştu.
Gene Bente geldi aklıma, bu defa Tagore ile..
"Aleve aydınlığı için teşekkür et.
Ama tükenmeyen bir sabırla gölgede durarak, lambayı tutanı da unutma.."
O çok kısa zamanda tanıdığım Bente'ydi, o adamın arkasında duran..
Döndüm ve yazdım..
"İki Ali Şen!." Adam Ali Şen'di, inanmazsınız..
Fenerbahçe'nin deli dolu, kendinden başkasını adam yerine koymayan, sporumuza "Düşman" lafını ilk defa sokan, kişisel menfaatleri için her türlü yalanı çekinmeden söyleyen adamdı, birincisi.. İkincisi de, Bente'nin evinde karşıma çıkan, hiç beklemediğim entelektüel kişilik.
Beni o geceye Bodrum uçağında rastladığım dostum Abdullah Acar götürmüştü. "Yani, başkanı sevmezsin ama" diyerek.. "Kişisel sorunum yok. Ben eleştirilerimle duygularımı, olumlu, olumsuz karıştırmam" diye cevap vermiştim.
Sonra o Ali Şen, bana çok çirkin bir iftira attı. Hem köşesinde yazdı, hem de Meclis'in Türk sporu için açtığı soruşturmada ifade verirken tekrarladı..
"Hıncal Uluç'un yaşadığı bu renkli hayatı karşılamaya maaşı yetmez.
O, esas gelirini, Ertekin'le birlikte kadın satarak sağlar.." O günden bu yana, köşemde adı geçmedi. Sembolik bir tazminat davası açtım. Açmasam onu da kullanırdı çünkü. Davayı kazandım.
Bitti!.
Elveda Bente!.