Yıllardan beri aldığım gazetecilik ödüllerini evde saklayacak dolap kalmadı.. (Ben teşhir etmekten hoşlanmıyorum da..) Hatta bana ödül veren eğitim kurumlarına hitaben yazılar yazdım..
"Bana, benim yaştakilere oylar vermekten vazgeçin. Bu ülkenin gençlere ihtiyacı var. Sizlere.. Onların da teşvike ihtiyacı var. Her dalda oylarınızı onlara verin.. Görün bakın 'İşi olduğundan gelip kendi alamadı' özürleri nasıl azalacak.. O gençler, o ödülü elinizden heyecanla almak için nasıl koşacaklar" dedim..
Peki ben yaştakileri heyecanlandıracak, mutlu edecek ödül yok mu?.
Var..
Gittiğim bir sanat olayında yanıma yaklaşıp "Sayenizde öğrendik de geldik. Teşekkür ederiz" diyen okur mesela..
..ve Dr. Vahe Aliksanyan gibi yazanlar mesela.. Bir yazarın hayatta alabileceği en büyük ödüllerden birini verdi, Doktor bana, mektubuyla.. Teşekkürler ederim..
Buyrun ödülümü..
***
Bugünkü şiir dolu şahane yazınızı okuyunca (İş Sanat Şiir Gecesini anlatan yazım. hu.) size bu satırları yazma arzusu doğdu. Her yazınızı büyük bir zevkle okuyorum. Bugünkü şiirler gözlerimi biraz sulandırdı.
94 yaşında insan daha bir hassas oluyor. Konserler, bale ve operalar,
gösteriler hakkındaki her yazınız
kesip saklanacak kadar güzel.
Başta futbol ve atletizm olmak üzere, spor hakkında yazdıklarınız da öğretici ve aydınlatıcı nitelikte.
Şehir yaşamı, trafik, asayiş, hukuk hakkındaki yazılarınız da mükemmel.
Siyasetin koridorlarına seyrek giriyorsunuz, fakat onlar da çok aydınlatıcı. Mesela Kıbrıs'taki durum hakkında yazdıklarınızı hiçbir yerde okumadım. Bütün bunlar için teşekkür etmek geldi içimden.
Şimdi bir tavsiyede bulunmama müsaade eder misiniz?
Bu güzel yazılar kaybolmasın. Onları kitap haline getirin. Kitap kalıcıdır. Doktorların büyük çoğunluğu beni adımdan dolayı tanırlar ve onlara hiç hocalık yapmamış olmama rağmen bana "Hocam" diye hitap ederler. Bunun sebebi kitaplarımdır..
"Semptomdan Teşhise" 10 baskı.. "Teşhisten Tedaviye" 9 baskı.. "Teşhiste Temel Bilgi" 5 baskı..
Rahmetli hocamız Ekrem Şerif döneminin en şöhretli hekimi idi, fakat bugünün hekimleri onun adını bile bilmiyorlar. Çünkü kitap yazmamıştı. Kitap yazmaya "vakit" bulamamıştı.
Sizin de nasıl bir tempo ile çalıştığınızı tahmin ediyorum. Fakat o "vakti" bulun.
Her makaleniz kitaplaşacak güzellikte.
"Sanat ve
Hıncal Uluç.." "Spor ve Hıncal Uluç.." "Anadolu Gastronomisi", "Asayiş ve Trafik", "Ebediyete Uğurladığım Dostlarım" gibi isimlerle en az 6-7 kitap çıkarabilirsiniz.
Kusura bakmayın, tereciye tere satmak gibi oluyor benim yazdıklarım. Siz medyanın her branşında oldunuz.. Tabii ki her şeyi mükemmel planlarsınız. Tekrar teşekkürler..
***
Sevgili Vahe ağabey, (Size "Ağabey" dememe kızmadınız değil mi, Hocam?.)
Bana bir "Yaşam Boyu" ödülü verdiniz.. Asıl ben teşekkür ederim..
Piyasada sayılarını unuttuğum kitaplarım var. Defalarca da baskı yaptı. Özellikle dünya üzerinde gidip gördüğüm yerleri anlatan kitaplarım (Hıncal'ın Gördükleri 2 cilt) her devirde seyyahın el kitabı.. Çünkü hepsi gözlem ve araştırmayla yani emekle yazıldı. Seyahat acentaları o ülkelere, bölgelere düzenledikleri turlarda, ilgili yazıyı dosya halinde konuklarına dağıtabilir ki mesela Luxor'a gittiklerinde
Antik Mısır Uygarlığını, nereye nasıl bakarak, görerek tanısınlar?.
Ama bizde böyle bir heves ve heyecan yok.. Her şey okurumla benim aramda olup bitiyor. O da bana yetiyor.. Hele
sizinki gibi mektuplar alınca, başım göğe eriyor.
Tekrar Teşekkür ederim Üstat!.