Yazı da, başlık da bana ait değil.. Ama yabancıya da ait değil..
Sevgili ağbim Öcal Uluç, hayatında ikinci defa Zatürre'den ölümden döndü. İlki çocukken Bandırma'daydı. O zaman 7 yaşındaydı ve zatürre ölümcül hastalıktı. 7 aylık doğan ağbim zaten zayıftı. Tam o sırada penisilin icat edildi, ağbimi o kurtardı.
İkincisi bu kış. Rezil bir grip virüsü dolaşıyor ve zatürreye çeviriyor. Dünya üzerinde kaç kişi öldürdü. Gençler de var.. Ağbimin yaşı 81.. Olanları bizzat kendisi İzmir'de gazetesi Gözlem'deki köşesinde yazdı.
Herkese, ama herkese, başta bizim ailedeki doktor ve hastane özürlülere ibret olsun diye, aynen sütunuma aldım.. Okuyun.
Okutun.. Kesip cüzdanınıza koyun, her fırsatta gösterin.
***
İnsanlar neden ölür; hasta olur ölür, kazalarda ölür, intihar eder ölür, biri tarafından öldürülür, ölür, savaşta, çatışmada şehit olur, ölür...
Ölmenin sebepleri say say bitmez, ama bu arada "bir ölüm sebebi daha vardır" ki, işte
"o sebepten" de çok ama çok insan ölür..
"Aptallıktan!.."
Eğer, Kaya Oteli Genel
Müdürü kadim kardeşim
Muzaffer Tagil ve Urla
Hastanesi Başhekimi Adıgüzel
Demirel olmasalardı, işte ben
de "aptallıktan" ölmüştüm.
Anlatayım:
Ben, "hastane alerjisi olan" bir insanım. Neden alerjim var bilmiyorum; belki de çocukluk günlerinde bilinçaltıma yerleşen hatırlamadığım "olumsuz bazı olaylar" yüzündendir.
"Ameliyatlık" zorunlu gidişler dışında, beni hastaneye ancak "tabanca tüfekle götürür" ailem ve arkadaşlarım. Çekapmış, kan testiymiş, şeker / kolesterol aramakmış; onlar, bunlar bende yoktur. Bugüne dek "bir ameliyat, bir zorlama stent takılışı ve diş çekimi hariç" hastanelik bir durumum da olmadı.
Eh, soğuk algınlığı, grip, nezle olunca, aksırıp tıksırmaya başlayınca, eczaneye giderim, öksürük şurubu Snekod, ateş düşürücü Parol, bir gargara, buğuluk için Viks aldım mı, işlem tamam.
Zaten "grip aşısı oluyorum" ya, o beni korur!..
İşte bu defa da gribe yakalanınca, aynı tedaviyi uygulamaya başladım, ama her zamanki geçme zamanı geçti, grip geçmedi.
Uyansana Öcal!. Ne gezer!..
Derken, birden güçten düştüm, koca adam ayakta duramaz oldum. Resmen ve alenen beynim çalışmaz oldu, art arda iki cümle yazamaz hâle geldim.
Bende jeton nihayet düştü;
Muzaffer kardeşe telefon ettim;
"Ben bitiyorum!.." Atladı arabasına geldi, beni aldı, doğru Urla Devlet Hastanesi'ne.
Başhekim Adıgüzel Demirel yakın arkadaşı, onun odasına zor zor çıkabildim. Beni ve çarşaf gibi bembeyaz yüzümü görür görmez "
Öcal Abi seni hemen yatıracağız" dedi. Talimatlar, oda hazırlandı, beni yatırdılar.
Doktor Beray Can Hanım tedavimi üslendi. Kan aldılar, röntgen çekildi ve teşhis; Zatürre!..
Biz yaştakiler için en çok ölüm sebebi akciğer enfeksiyonları ve tabii zatürre de onlardan biri.
Buna ve de "asıl" bir de "aptallık eklenince" ortaya çıkan tabloya bakar mısınız;
gittik ve geldik!..
Bu satırları hastanedeki odamdan yazıyorum. İyiyim, herhalde yakında "İyileştin, güle güle" derler. Başhekimi, doktorları, hemşireleri, personeli ile hepsine can borcum olan ben de, onlara derim ki; "İyi ki varsınız!.."
***
Ağbim bu yazıdan bir hafta sonra sağlıklı olarak evine döndü..
"Bir tecrübe bin nasihatten iyidir" demiş eskiler.. Dilerim aptallıktan öleceğini itiraf eden ağbim artık akıllanmıştır.
Teşekkürler Muzo..
Teşekkürler, Sevgili Urla Hastanesi doktorları ve teşekkür, ağbimin hele bu "Aptal olduğu konuda" kahrını yıllardır çeken Özay Yengem!.