Aklınıza hemen "40 yıl hatrı var" diye devamı gelir değil mi, başlığı okuyunca..
Valla benim de aynen..
Kahve güzelliktir de ondan belki.. Her sabah en keyifli iki anımı paylaşır kahve hayatımda...
Evde sabahları mini kahvaltımdan sonra, masaya yaydığım gazetemi okurken yudumladığım kahve..
Gazeteye gelip, masama oturduğumda yazıma başlarken, bilgisayarın yanına konan kahve.. Mesela şimdi.. İzninizle bir an ara verip, bir yudum alacağım, dünyalar güzeli sade kahvemden.. Keyifli bir yazı niyetim var madem, ben de keyifli olmalıyım..
Meğer bu 40 yıllık hatırın bir de bilimsel yanı varmış..
Başlıktaki lafın devamı tam da o işte..
"Bir fincan kahvenin ne kadar suya ihtiyacı var?."
Şu masada önümde duran fincandaki kahve için ne kadar su kullanıyoruz yani. onu soruyorum..
"Adam kafayı iyice üşüttü" diyorsanız şaşmam.. Ama cevabı okuyunca siz kafayı üşüteceksiniz.. Öyle yarım bardak falan değil..
Tam 208 litre.. O suyu Sabah'a getiren damacana 20 litredir. Yani 20 damacana..
Bunu yazan Özay Şendir kardeşim (Pazartesi Milliyet.) Çok hoş şeyler takip ediyor dünya medyasından. Hayır o palavra sosyal medyadan değil.. Gazete okuyor, dünyadan..
Bir an şoke oldum, ama sonra düşündüm..
O kahve nerden geliyor?. Brezilya kahve ormanlarından. O ormanları sulamak için ne kadar su lazım?.
Peki o sulayanlar, o ağaçlara bakanlar, kahveyi toplayanlar.
Çuvallara doldurup tüccarlara satanlar..
O tüccar.. Onların adamları..
Kahveyi Brezilya'dan Türkiye'ye getiren araçlar ve onları kullananlar. Türkiye'de alanlar.. Perakendecilere dağıtanlar..
Orda kavurup çekenler, paketleyenler.. Kullandıkları araçlar..
Sabah'a getirenler.. Sabah'ta pişirip benim önüme getiren elemanlar.. Pişirenin cezveye koyduğu su devenin kulağı bile değil.. Kulağındaki yağmur damlası bile çok.. O fincanın yeniden yıkanıp temizlenmesi için kullanılan suyu da ekleyin..
Yıkayan kominin kullandığı sudan kahvenin payına düşeni de ekleyin.
Aklınız durdu değil mi?. Belki 208 litre bile çok küçük bir rakam.. Belki, belki binlerce litredir, hepsini katarsak..
Maliyet hesabı, üretimin ilk kademesinden, tüketim sonuna dek katkıda bulunanların tümünün payının dikkate alınmasıyla olur.
Suyun hesabını da ayni mantıkla yapın bakalım, o zaman bir fincan kahvenin hatrı için 40 yıl bile az değil mi?.
Kaç bin emek var onda?.
Özay yazısını "Aman suyu tasarruflu kullanalım" diye yazmış..
Valla ona itirazım yok da, fazla endişem de yok..
Daha ortaokulda iken Antoine- Laurent Lavoisier diye birinin resmini görmüştük, ders kitabımızda...
Adam kanun koymuş yahu.. Kanun.. Yasa..
"Var olan bir madde yok olmaz.
Yoktan da hiçbir madde var edilemez.." Yani bir fincan kahve için kullandığımız yarım bardak mı, 208 litre mi, yoksa tonlarla mı, her ne karın ağrısı su ise, yok olmuyor. Eninde sonunda gene bu dünyada kalıyor..
Sabah sabah kahve keyfimi kaçırma Özay..
Yazı bitti.. İzninizle ben de hafif soğumuş kahvemi bitireyim, öbür yazıya geçmeden önce..