Polisler üzerine çok yazı yazıyorum. Bir mektup geldi. Adı bende saklı. Sebebini anlarsınız.. İçini dökmüş.. Siz de okuyun ve nasıl yüzde 100 de değil, yüzde bin haklı olduğunu görün diye, aynen sunuyorum
***
Polislerle ilgili yazıları, genelde takip ediyorum etmeye çalışıyorum. Ben de 20 yıllık
polis memuruyum. Uzun yıllar başka birimlerde çalıştıktan sonra asayiş şubesine tayinim çıktı.
Yazınızda polisin görünür olmadığını ve olaylara etkin ve zamanında müdahale etmediğini belirtmişsiniz.
Bu doğrudur. Ben de ilk Asayiş şubeye geldiğimde de buna şaşırmıştım. Sonra anladım.
Sebebi şu:
1- Polisin yetkilerinin çok olduğu söylenir ama polise mukavemetin cezası yoktur bu ülkede. Hukukumuz sanki suçlu kutsama üzerine kurulu. Polis biraz zor kullansa suçlu oluyor. İnanın bazı polisler bıçaklı, silahlı olay gelecek diye resmen ürküyor. Çünkü Avrupa Amerika'da bu tip şahıslar polis tarafından anında etkisiz hale getirilir.. Bizde ise 20, 30 polis etrafını çevirir. Saldırgan ne tarafa yönelse oradaki polisler kaçışır.
Komedi değil mi?..
Ama polis çaresiz. Vursa, Yargıç Efendi "Başka çaren yok muydu" diye sorar.. "Vardı,
NATO'yu çağırabilirdim
ama kontörüm bitti" demek geliyor
içimden amma..
(Bunlar anlatılanlar. Şükür ben yaşamadım.)
Meslektaşıma bıçak sallayan adama gözaltı bile verilmedi..
2- Savcılığa akseden olayların hemen hemen tamamında saldırgan serbest bırakılır. Bir olayda, "Ayrıldığı karısının evinin kapısını balta ile kırmaya çalışıyor" anonsuna gittik. Adam tepe lambamızı görünce kaçmış.
Kadına "Şikâyetçi ol" dedim. Çaresiz gözlerle baktı bana, "Ne olacak ki" dedi "Defalarca şikâyet ettim. Hiçbir şey olmadı."
2 küçük çocukları korkudan ağlıyordu. Çaresiz döndük
Uzun lafın kısası "Yapın" demekle olmuyor. Çok şey var ama bu kadar yeter sanırım.