Bayım, (Yani lafın gelişi.. Siz Bay falan değilsiniz..)
Trafik Polisinin ortalarda görünmediği, görünenin de asla denetlenmeyeceğini bildiği için görev yapmadığı İstanbul adlı dağ başında zerre kural tanımadan, bildiğiniz gibi araba kullanmakta özgürsünüz. Diyeceğim yok.. Ama insanda biraz insanlık, biraz uygarlık, biraz vicdan olmaz mı?.
Sabah gazetesinin hemen üstünde bir kavşak var. Yukardan geldik, kavşağı geçtik. Tam çıkarken, durduk.. Çünkü soğuk ve yağmurlu günde iki kadın karşıya geçmek için bekliyorlardı. Bizde yol vermek ayıptır. Günahtır. "Ben geçeyim, arkamdaki yol versin" kuralı işler. Ama herkes öyle düşündüğü için "Arkadaki versin"ler bir türlü bitmez.
Caner durdu ve yol verdi. Verirken de, arkamızdan gelen sizi de uyarmak için hafif sol yaptı, önünüze doğru ki, düşünesiniz.. "Bu adam niye durdu" diyesiniz..
Biri yaşlı iki kadın çok mutlu oldular.. Yürüdüler. Benim araba koca minibüs olduğu için siz onları görmediniz. İnsanlık yanınız sıfır olduğu için, önümüzde yayalar olabileceğine de aldırmadınız. Bir de kornaya asılarak (Şoför dilinde bu küfür demektir. Aynen iade ederim.) gaza bastınız. Bizi, tozumuzu alarak solladınız.. O iki kadına çarpmanıza ve öldürmenize ramak kaldı.
Ama kadınlar Allah'tan solumuzdan her an bir hayvanın fırlayabileceğini bildiklerinden, durakladılar ve gaza basan sizi gördüler de, sabah sabah bir facia önlendi.
Siz hakkınızda tutuklama kararı bile verilmeden ve tek gün yatmadan kurtulurdunuz. Bu ülkede trafikte adam öldürmek ünlü birinin oğlu değilseniz serbesttir çünkü. Siz kurtulurdunuz kadınlardan biri en azından mezara giderken. Biz vicdan azabından ölürdük, onu öldürmenize sebep olduk diye.. Ama sizin vicdanınız zerre kanamazdı.
Kanasa, sizde kanayacak vicdan olsaydı, "Bu minibüs bu kavşakta birine yol vermek için durmuş olabilir. Ben de dikkat edeyim" derdiniz, korna ile söverek gaza basacağınıza..
Bu yazıyı niye mi yazdım.
Hiç.. Laf olsun, sayfa dolsun diye.. Ne bir sürücü okur da ibret alır.. Ne bu ülke yasama gücü, bu komik cezaları, "Önleyici" düzeye getirmeyi düşünür (Seçimler birbiri ardına gelirken, trafik cezası artar mı? Ben de saçmalıyorum bazan..) Ne de bu kentin Valisi, Emniyet Müdürü ve Trafik Müdürü, hele de böyle kötü havalarda, halkın vergisiyle eğlendikleri "Çay kahve makamları"nı terk edip denetlemeye çıkarlar..
Meydan da ayılara kalır..
Aman yayalar, dikkat!.
İstanbul trafiğinde, sadece Allah'a emanetsiniz çünkü..