Türkiye'de belki de en çok oynanan oyunlardan biri, yeniden sahnede..
Devlet Tiyatroları, çeşitli kentlerde oynadı. Özel Tiyatrolar oynadı..
Lise, üniversite Tiyatro gurupları oynadı..
Neden?. Oynanması kolay da ondan..
Dekor basit. Kostüm masrafı sıfır..
Bir oyuncu ve iki stajyer yeter oyun ekibi için..
Ama oynanması zor.. Çok da zor hem de.. Çünkü o "Oyuncu" dediğimin "Büyük" de değil, çok büyük oyuncu olması gerekiyor ki, izlensin..
Tankred Dorst'un "Ben Feuerbach" adlı oyununu Selçuk Yöntem'in 22 yıl sonra tekrar oynaması, oynanmasının hem kolay, hem de zor olmasından değil mi?.
Adı Almanca "Ateş ve dere" sözcüklerinden oluşan Feuerbach, bir ünlü tiyatro oyuncusu..
Şizofreni geçirmiş.
7 yıl uzak kaldığı sahnelere yeniden dönmek "Ben Feuerbach'ım..
Daha ölmedim" demek istiyor ve çok büyük bir rejisörün kadro kurmak için yaptığı oyuncu denemelerine katılmak için tiyatroya geliyor.
Ama orda yönetmen yok.
Gencecik bir asistan var.
Feuerbach kızıyor. "Ben çoluk çocuğun önünde deneme yapmam" diyor. Sonra hesaplaşmaya başlıyor.
Asistanla değil, kendisiyle aslında..
Oyuncu Feuerbach ile, insan Feuerbach'ın hesaplaşması..
Oyuncu denemeye, sahnedeki son rolü Goethe'nin Tasso oyunundan bir bölümle gelmiş.
Oyun kapkaranlık sahnede Feuerbach'ın "Biraz ışık" deyişi ile açılıyor.
Goethe'nin ölümünden önceki son sözü de "Biraz ışık!." Sema Engin'in çevirisi ve Ayşenil Şamlıoğlu'nun sahneye koyuşu başarılı..
Gala olmasına rağmen, kimse konuklara program dağıtma zahmetine girmediği için, kısa rollerinde alkışladığım iki genç oyuncunun adlarını yazamıyorum. Yapımcılar utansın!. Kendi sanatçıları ve tiyatro seyircisine saygı duymayan yapımcılar!.