Modern Folk Üçlüsü'nün yaşayan beyni Doktor Ahmet Kurtaran "Gençlere değil, büyüklerine bir diyeceğim var" dedi.. Ben de "De bakalım" dedim..
Buyrun dedikleri..
Gençler dikkatle okuyun. Büyüklerinize de mutlak okutun.
***
Babam doktordu, evimiz ve muayenehanesi de o zamanlar Ankara'sının makbul semtlerden Ulus Anafartalar'da idi. Birinci sınıfa yürüme mesafesinde, beyaz yaka-siyah önlükle Devrim İlkokulunda başladım. Şimdilerde yerinde Modern Çarşı var...
Cumartesileri Pekos-Bill dergisi çıkar, David Crocket, Jane Calamity, Pekos Bill'in sarı yeleli atı Tayfun'un maceralarını okumayı iple çekerdim...
Ancak, aynı cumartesileri özel müzik hocası akordeon dersi için eve gelir, bu da bende kâbus gibi mide ağrıları oluştururdu... Oysa müzik öğrenmek isteyen bendim, ama hoca biraz sertti.
Neyse ki 2 yıl sonra beni Ankara Koleji'ne verdiler, Bahçelievler'e taşındık.. Siyah önlükten, armalı kolej formasına terfi ettik, özel müzik dersleri de böylece bitti...
Yaşamıma büyük katkısı olan toprağı bol olsun efsane hoca Ragıba Kangal'ın sınıfındaydım artık... İkinci hafta okulun "müzik odasına" gittik. Kapıdan girince inanamadım, cumartesileri müzik hocası Muzaffer Arkan bizleri karşılardı... Sınıftan, müziğe yatkın beni ve sonralarda ünlü bir piyanist olacak Bedii Aran'ı, "Orf Vurmalı Çalgılar" orkestrasına seçti... Kader ağlarını örmüştü bir kere, müzik varsa Muzaffer Hoca da olacaktı, kurtuluş yoktu!..
Böylece, müzik daha o yıllardan yaşamımın bir parçası oldu...
Uzun yıllar geçti.
1969'da Modern Folk Üçlüsü'nü kurduk Selami ve Doğan'la... Konserler, plaklar, kayıtlar
koşuşturuyoruz. Bir gün Ankara
Radyosu'ndaki kayıt sonrası, elde çalgılar
koridorda yürürken müzik sesi gelen
bir stüdyonun önünden geçtik. Ankara
Radyosu Çocuk korosu provadaydı...
Ses geçirmez stüdyo kapılarında camlar vardı o yıllarda. İçeri bakınca yılların Muzaffer Hocası koronun başında... O da bizi gördü, buyur etti... Üçümüze bakıp, büyük bir iftiharla "
İşte benim en başarılı öğrencilerim" demez mi?.
Hayır, benim hocam malum da, bizimkilerin nereden hocası oluyor?
Sonrasında gerçek anlaşıldı, Selami'nin Kolej'de okurken, Doğan'ın da konservatuarda solfej hocası olmuş rahmetli ... Böylece
Modern Folk'un çocukluk yıllarındaki ortak kaderini Muzaffer Hoca çizmişti sanki!..
Sonraki yıllarda, halk müziği yanı sıra "çocuk şarkılarına" da bu nedenle eğildik. TRT'de, her hafta tekrarlanan "Bu Akşam Yine Sizleyiz" programını yapmaya başladık. Her program için yeni şarkılar hazırlamak gerektiğinden, 25-30 parçalık bir çocuk repertuarımız oldu...
Önemli besteciler çocuklarımız için ölümsüz eserlerini bizlere verdiler.
Ergüder Yoldaş "Ali-Veli", "Tiki-tikitak",
Muammer Sun "Annemize Türkü",
"Biz tam 7 cüceyiz",
Münir Ceyhan "Orda
bir köy var uzakta",
Salih Aydoğan "Bir dünya bırakın
biz çocuklara",
Ziya Aydıntan "Kırlara
Doğru",
Doğan Canku "Tıpkı güneş gibi ol",
"Oduncular",
Erdoğan Okyay'ın ölümsüz eseri "Gezsen
Anadolu'yu" ve daha nicelerini
seslendirdik...
Bestecilerin çoğu artık aramızda bile değil, ama eserleri dillerde, gönüllerde...
Bu hikâyeyi anlatış nedenim, sık sık röportajlarda sorarlar, "Gençlere ve sonraki nesle neler söylemek istersiniz" diye...
Esasında
diyeceğim gençlere değil, anne, babalar, teyze amca, dedelere...
Söylenen hep "Aman evladım müziğe, çalgıya fazla dalma, derslerinden geri kalır, serseri olursun..."
Boş laflar bunlar, bilakis
onlara müzik, spor başta hobileri olmasında destek olun... Sanatın her türü; müzik-resimşiir- edebiyat yani yaratıcı zekâyı destekleyen her şeyle uğraşmalarını sağlayın ki, yarınlarda
yoğun yaşamın stresinden kurtulmak
için sığınacak bir çatıları olsun, mesleklerinde
de başarılı olsunlar...
Kendimden misal, 45 yıldır hem de müzikle ve hem de diş hekimliği ile uğraşıyorum. Müzikte 300'ün üzerinde ülkemi temsil etmiş, yüzlerce konser, TV-radyo programı, 10'larca plakkaset- CD yapmış, diş hekimliğinde de, pek çok akademik çalışmaya imza atabilmişiz... (Tevazu..
İmplantı, yani diş ekimini getiren, öğreten, yayan hocadır, Ahmet!. Hıncal'ın notu.)
Özetle, denge korunabilse "İlimle
filim beraber götürülebilir!"...
Yıllar sonra bizlere destek olan
önce anne, babalarımızı, sonrasında da, Muzaffer Hoca'yı, Ergüder Yoldaş'ı, Erdoğan Okyay'ı ve aramızda olmayanları rahmet ve hürmetle anarız...