Bayramda ailesi ile Sinop'tan Samsun'a giden vatandaşa, Alaçam'dan geçerken ceza gelmiş. Trafik yasası 72. madde, 83.10 fıkrası yazıyormuş, gelen resmi ceza zaptında. Yani "Seyir halinde iken telefon ile konuşmak.."
Ercan Arslan "Geçen bayramda da, gene Alaçam'dan geçerken, ayni cezaya çarptırılmıştım. Ben telefon kullanmam araç sürerken ve tüm kurallara uyarım. Ne var ki itiraz etsem, telefon şirketi benim o saatlerde cepten aranıp aranmadığımı belgelemiyor. Yani ispat şansım yok.. Bu yüzden, Samsun'un bu ilçesinden geçen ve Samsun dışı plaka taşıyanların kurban seçildiği iddialarına inanasım geliyor" diyor..
Bir trafikçi dostuma gösterdim bu mektubu.. "Ne demek" diye.. Efendim, cezayı sürücüye değil, plakaya yazdın mı, bunların tümünü, Ankara'ya bildiriyormuş yerel yönetim.. Devlet de, o parayı peşin olarak yöre belediyesine yollayıp, ceza zaptını posta ile sürücüye gönderiyormuş.
Cezayı kesen devletin trafik polisi.. Parayı alan yerel belediye, yani.. Ama belediye cezayı peşin alıyor, hazineden. Güzel sistem değil mi?.
Paraya ihtiyaç mı var?. Kes uzak illerden gelenlere cezayı ki, seninle uğraşmasınlar. Al kestiğin cezanın parasını da anında Ankara'dan..
Vatandaş ile Ankara birbiri ile uğraşsın dursun, sen paraları kullanırken.. Keka, değil mi?.