Ablası Sevil Yurdakul, benim okuduğum Mekteb-i Mülkiye'nin sultanıydı. Bütün okul onu "Sevil Sultan" diye çağırırdık, zaten.. Hariciyeye girmiş, Paris Konsolosu olmuştu. 2009'da kaybetmiştik sultanımızı..
Kardeşi Doğan'ı bana o tanıştırmıştı. Kızılay'da her gün iki kez en az önünden geçtiğim SAS'te (İskandinav Hava Yolları) çalışırdı. Sık sık uğrar kahvesini içerdim.. Doğan'ın ora, kafe gibiydi adeta benim için..
Sonra yollar ayrıldı, koptu.. Yarım asır geçti nerdeyse aradan..
İzmir'den dönerken gazetede haberi okudum. Benden yedi yaş küçük Doğan da gitmiş.. O rezil Fetö kumpası ile aylarını içerde geçirenlerdendi Doğan da.. Hani "Ergenekon" olduğu iddia edilen düzmece dava.. Sağlık sebepleriyle tahliye edilmese, 15 Temmuz'a kadar yatanlar arasında olacaktı kesin..
Nurlar içinde yat Doğancım.. Bu dünyayı cehennem yaptılar sana.. O dünyada mekânın cennettir kesin.