Her gün yaşıyoruz. Ekranlarda izliyoruz.. Trafik ve huzur katili motosikletler, İstanbul'da yeni bir terör estiriyorlar..
Sadece kural değil, vicdan da taşımıyorlar.. Hem vücut, hem ruh sağlığımız için hem de nasıl tehlike oluşturuyorlar.. Ama umurlarında değil.
Neden değil?.
Çünkü İstanbul'da "Trafik denetimi" diye bir şeyin olmadığını biliyorlar.
İstanbul'un dağ başı olduğunu biliyorlar.
Azdıkça azıyorlar.. Ama ne kadar azarlarsa azsınlar, bu kentten sorumlu olanların, başta Vali ve Emniyet müdürü, kılları kıpırdamıyor.
Aciz olsalar, imkânları olmasa "Hadi" diyeceğim.. Ama mesela 1 Mayıs günü yüz binlerce insanı kontrol edecek güce, insan ve araç olarak nasıl sahip olduklarını, Ankara'dan emir gelince, nasıl "Aslan" kesildiklerini gördük..
"Bu kentin trafiğini düzeltin" emri de Ankara'dan mı gelmeli?. Onu mu bekliyorlar?.
Görevlerini bilmiyorlar mı?. Yetkilerinin, hem de Ohal Valisi ve Emniyet Müdürü olarak, nasıl sınırsız olduğunun farkında değiller mi?.
Polislerine "Hiç değilse gözlerinizin önünde işlenen suçlara seyirci kalmayın. Hemen ve sert tepki gösterin. Gösterdiğinizi millet de görsün" diyemiyorlar mı?.
***
Trafik katili motosikletlerin başında kuryeler geliyor..
Kuryeler, hiçbir iş güvenliği ve sosyal sigortası olmayan zavallı insanlar.. Onlara kızamıyorum bile.. İşsizlik oranının onda birleri aştığı ülkemizde, hele İstanbul'da durum belli.. Bir yerden bir motosiklet temin ediyorlar.. Evlere servis yapan bir fast food dükkânının kapısını çalıyorlar.. Vergisiz, sigortasız günü gününe işe razılar.. Ertesi gün gene iş almaları, verilen siparişleri ne hızla yerine getirdiklerine bağlı. Adam utanmadan ilan da veriyor..
"Yarım saatte ulaşmayan siparişten para alınmaz.."
Şimdi o eve ekmek parası götürmek zorunda olan kurye ne yapsın?.
Tabii tüm kuralları ihlal ediyor.. Kaldırımdan gidiyor, yaya geçidine dalıyor. Tek yönlü yolda ters gidiyor. "Girilmez" sokaklara giriyor. Ana caddelerde ters şeride girmekten çekinmiyor..
Bu arada kırk tane polisin önünden geçse de, üniformasıyla devleti temsil eden adamın aldırış etmediğini görünce, bir siparişi götürürken 40 trafik kuralı ihlal ediyor..
***
Polislerle konuşuyorum.. Aldığım bilgiler korkunç.
Bu döküntü kurye motosikletlerin çoğunun plakası yokmuş. Olanın çoğu da sahteymiş.. Muayene falan hak getire.. Polis bunu da biliyor, ama gene karışmıyor..
Neden?.
Ortak mı bunlar, pizzacı, hamburgercilerle?.
***
Şimdi İstanbul'un başında "Ohal Valisi" olarak oturan zat, bu işi üç günde kökünden çözer, isterse..
İs- ter- se!..
Çok kolay çünkü yapacağı..
1- Evine ekmek parası götürmek için bu tehlikeli sürüşü yapan zavallıyı değil, onu sigortasız, güvencesiz, gündelikçi gibi kullanan patronu muhatap alacak..
Diyecek ki, "Kuryenin işlediği her suç sana yazılacak.. Bu suçlar devam ederse, dükkânın kapatılacak."
Hadi görelim bakalım, ruhsatsız, sahte plakalı motosiklete "20 dakikada götüreceksin, yoksa karışmam" talimatı versin, o patron.
Hadi görelim, sigortasız, güvencesiz işçi çalıştırsın..
2- Muayenesi olmayan, trafiğe kayıtlı, yasal, geçerli plakası olmayan motosikleti hemen bağlayacaksın. Al altından motoru, çek Trafik Parkına da görelim, ne oluyor?.
3- Trafik polislerine, "Kurye motosikletlerini yakından izleme" talimatı vereceksin. Kural ihlal edeni, anında
yakalayacaklar ve hatta dükkâna geri götürüp
patrona "Bir daha bu işi yaptırırsan,
kapatırız" diyecekler..
Ohal Valisi'nin bunlara yetkisi var..
Hadi yaptırsın!.
Niye yaptırmıyor?.
Umurunda değil de ondan..
Tıpkı otomobil fiyatına satılan de luxe motosikletlerle yapılan rezilliklerin de umurunda olmadığı gibi..
Onu da yarın yazacağım..