Pazartesi akşamı Ahmet Hakan'ı izledim gene..
Gözle görülür bir ilerleme var.. Spikerlikten sunuculuğa müthiş bir adım atmış bir defa.. Elindeki not kâğıdı, duruşu, okumayı azaltıp, anlatmaya başlaması olumlu adımlar..
Belli bültene de dokunmuş.
Protokoler bir sıralama değil yaptığı artık... Ne kadar özel, seyirci için ne kadar ilginç, o kadar başa koymuş..
Gereksiz uzun haberleri azaltmış.
Böylece kısa kısa, ama tonla ilginç haber vermeye başlamış.
Hepsinden önemlisi..
Haberleri fiilen bitirip "Kısa bir ara" demiyor artık.
Gene "Kısa" diyor, 15 dakikaya ama bültenin sonunda değil, ortasında diyor. Dönüşte 20 dakika falan devam ediyor..
"Hıncal her gün yükleniyorsun, fazla oluyor" diyen dostlarım şimdi anlayabildiler mi, "Günah benden gitsin" diye bir defa yazıp unutmakla, düzeltene dek uğraşmanın farkını..
Pazartesi gecesi bir şey bekledim ondan..
"Tatil bitti, bu sabah okullar açıldı" haberi ve..
Daha bir hafta evvel "Okul servislerinin yüzde 99'u kusurlu" özel haberini veren bir anchorman..
Bir muhabir kamera ile,bir okula gidip servisleri beklese..
Ahmet'in haberde saydığı kusurları, mesela, emniyet kemerlerini denetlese..
Öğrencilerle, servisteki okul aile birliği görevlisi ile (Varsa tabii.. ki yoksa da haber) ve Okul Müdürü ile konuşsa..
"Bu çocuklar bu servise nasıl bindiriliyor" dese..
Bir muhabir bir kameraman da yoğun bir servis durağında beklese çocuklarla.
Baksa gelen servisi, hele o haberden sonra görmeye gelen, itiraz eden, çocuğunu bindirmeyen bir anne baba var mı?. Varsa onunla konuşsa..
"Haber Takibi" gazeteciliğin en büyük ilkesidir, benden iyi bilirsin Ahmet..
Nasıl gelmedi aklına..
Hâlâ da geç kalmış sayılmazsın!.
Son bir not.. Gazlara kapılma..
Tabak sevdiği deriyi yerden yere vurur. Biz öyle öğrendik, ustalarımızdan!.