Salı sabahı, 9.5 suları..
Tepecik Yolu'ndan Akmerkez'e doğru ilerliyoruz.
Arkamızdan durmadan kornaya basıyor, bu 34 JC 1117!.. Yol, sağ tarafa park etmiş arabalar yüzünden iyice daralmış.. Yol vermek için çekilecek kenar bile yok..
Kornacı sabırsız kardeşimin istediği gaza basmam..
Oysa benim yardımcılarım Ercan ve Muhammed kesin talimatlı..
Benim arabam trafik suçu işlemeyecek.
Benim arabam örnek olacak..
Ama onlar da bu İstanbul'da yetişmişler..
Herkes gibiler.. Düzelsinler diye çırpınıyorum.
En son "Polis yoksa ben keseceğim cezanızı" dedim. O yüzden İstanbul'un en çok kaza olan caddelerinden Tepecik Yolu'nda tam kurallara uygun hızla gidiyorlar.
34 JC 1117'nin de aklı almıyor tabii, önümüz boşken niye gaza basmadığımıza..
O basıyor devamlı kornaya.. Oysa Tepecik meskûn bir yol.. Dükkânlar değil, evler var.. Ola ki, gece servisinden gelmiş, o saatte uyuyanlar..
Kaldı ki, Valisi, Emniyet Müdürü, Trafik Müdürü de bilmez ama korna İstanbul'un tamamında, her zaman yasak.
Yol genişleyince, kornacı bizi solladı..
Nispetiye Caddesi'ne girdi. Kırmızı ışık.
Durdu.. Biz de arkasında..
"Şimdi sen korna çal" dedim, Muhammed'e.. Güldük!.
İnsana saygı İstanbul sürücüleri..
İnsana saygı!.
İnsana saygı, kendinize saygı demektir.
Siz de İstanbullusunuz çünkü..