Belediyenin aldırışsızlık, ya da ihmali, ne derseniz deyin, bazen 35 dakikayı bulan, yetmez, 10 dakika arayı da karanlıkta geçirten reklamlara benim gibi deli olmayan yoktur.
Sinemalar da bir yerde haklı..
O reklamlar olmasa, bilet fiyatları en az 50 lira olur. Bu konuyu ayrı yazacağım.
Geçen hafta gittiğim film öncesi izlediğim 2 reklama bayıldım.
Birisi Turkcell'indi.
"Engelsiz Eğitim Programı.." Görmeyen bir küçük kız, annesinin tablosunu yapıyor..
Gözleriniz nemlenmeden izlemeniz zor..
Öteki bir kampanya.. Her daldan ünlüler, kendi dilleri ile günümüzün en önemli mesajını veriyorlar..
"Evde kalmayın.. Çıkın.
Alışveriş yapın, para harcayın!."
Ülkemdeki ekonomik sıkıntının baş sebebi evde oturmak.
Tüketmemek.
Terörün istediği tam da bu..
Kapanmamız ve harcamaları nerdeyse sıfıra indirmemiz..
O zaman, canlı bombalardan daha fazla zarar vereceklerini biliyorlar.
Evlerden çıkalım dostlar..
Çıkalım arkadaşlar..
Bu arada, çıkmamızı bekleyen mekân sahiplerine de düşen şeyler var..
Cazibeyi arttırmak.. Evde oturanı çıkmaya tahrik etmek.. 2001 krizinde olduğu gibi, ortak ve müthiş bir indirim kampanyası mesela..
Restoran ve cafeler için, canlı müzik mesela..
Bunun için bir araya gelmeli, konuşmalı, karar vermeliler.. Bir süre hiç kazanmasınlar. Dükkân zarar etmesin yeter.. Yeter ki, insanlarımız, çıkma, dolaşma, oturma, yeme içme ve alışveriş yapma alışkanlıklarını yeniden edinsinler..